Tarihi yapıların sürdürülebilir mimarlık ilkelerine göre yeniden işlevlendirilmesi: Boğaziçi Üniversitesi erkek yurdu (Hamlin Hall) örneği
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Fransız Devrimi ile ortaya çıkan tarihi yapı koruma gerekliliği, tekil koruma anlayışlarından Avrupalı devletlerin konuya hassasiyet göstermesine evrilerek, bugünkü kurallı şeklini almıştır. Önce Sanayi Devrimi'nin, sonra ise II. Dünya Savaşı'nın kentler ve yapılar üzerinde bıraktıkları etki, belge niteliği taşıyan tarihi yapıların kurallarla korunması gerektiğini göstermiştir. Aynı zamanda, Sanayi Devrimi'nin bir başka etkisi olan çevre sorunları da, II.Dünya Savaşı'ndan birkaç yıl sonra gündeme gelerek `sürdürülebilirlik` kavramını ortaya çıkartmıştır.Tarihi yapı ve çevre koruması; kültürel devamlılığı, sürdürülebilirlik ise, kaynakların devamlılığını sağlamayı hedefleyen ve gelecek nesillere bu iki unsuru eksiksiz bir şekilde bırakmayı amaçlayan uygulamalardır. Günümüzde Dünya'nın birçok ülkesinde, özgün işlevini yitirmiş olan çoğu yapı yeniden işlevlendirilerek ve işleve uygun bir şekilde iyileştirilerek aktif halde kullanılmaktadır. Tarihi yapının devamlılığının sağlanması açısından, yapının aktif halde kullanılıyor olması ve rutin bakımlarının yapılması önemlidir. Tıpkı diğer koruma yöntemlerinde olduğu gibi, yeniden işlevlendirme ve iyileştirme projelerinin de belirli kuralları bulunmaktadır. Tarihi dokuya zarar vermeden kullanıcıların güncel ihtiyaçlarının karşılanması, özellikle iyileştirme projelerinin ana hedefidir. Tarihi yapıların gündelik hayatta kullanılması ve gelecek nesillere düzgün bir şekilde bırakılması kadar çevre sorunlarının önlenmesi de önemlidir. 21. yüzyıl insanının günlük problemleri arasına giren çevre sorunları, kaynakların dikkatlice tüketilmesi gerekliliğini ortaya koymuştur. Bu bağlamda, çevreye oldukça zarar veren ancak bir ihtiyaç da olan yapı sektörünün, çalışmalarını çevreye en az hasarı vererek, geri dönüşüm ve atık yönetimi konularına hassasiyetle yaklaşması gerekmektedir. Modern yapılarda olduğu gibi, tarihi yapılarda da oldukça fazla enerji tüketimi olması, sürdürülebilir yapı ögelerinin kullanılabileceği türden tarihi yapıların da çeşitli sistemlerle iyileştirilmesi gerekliliğini ortaya koymuştur. Modern bir yapıya uygulanan sistemler kadar özgürce planlama yapılmasına fırsat vermeyen tarihi yapılarda, sürdürülebilirlik anlamında yapılan çalışmalar kısıtlı fakat etkilidir. Tarihi yapıları ve çevreyi korumanın birincil adımı, toplumu bu iki konuda bilinçlendirmekten geçmektedir. Bir toplumu bilinçlendirmenin uzun vadeli ancak sağlam temelli yöntemlerinden biri olan üniversite eğitimi de son yıllarda özellikle sürdürülebilirlik konusunda çalışmaların yapıldığı bir alandır. Ülkemizde henüz çok yeni olan bu uygulama, Batı'lı ve Asya'lı gelişmiş devletler tarafından benimsenerek sadece ders programlarına değil, aynı zamanda kampüs yaşamına da yayılmıştır. Literatüre `yeşil kampüs` adıyla geçen bu uygulama, genel sürdürülebilir yapı sistemi kurallarının benimsendiği ve bu şekilde öğrencilerin sürdürülebilirlik kavramı hakkında yaşamlarının ilk safhalarında bilinçlenmelerini sağlamaktadır. Bu amaç, köklü ve kampüs içinde tarihi yapı barındıran üniversiteler için ise, kampüsü ya da kampüs yapılarını tarihi dokuya zarar vermeden sürdürülebilir yapı ögelerine uygun şekilde iyileştirmeleri, aynı zamanda da öğrenci ihtiyaçlarını karşılayabilmeleri gerekliliği nedeniyle bambaşka bir zorluğa sokmaktadır. Ülkemizde, bu amacı gerçekleştiren ilk üniversite olan Boğaziçi Üniversitesi, inşaa ettiği yeni yapılarda sürdürülebilirliğe önem verirken, ana kampüste tarihi yapılara sahip olması nedeniyle, üniversitenin en ünlü ve eski yapısı olan Hamlin Hall'u yeşil bina haline getirerek Leed Gold sertifikası almaya hak kazanmıştır. Robert Kolej'in Bebek'de bulunan yapısından sonraki binası Hamlin Hall, içinde yatakhanelerin de bulunduğu bir eğitim yapısıyken, 70'li yıllarda Boğaziçi Üniversitesi'ne verilmiştir. Bugün hâlâ Boğaziçi Üniversitesi'ne ait olan yapının, günümüzde yalnızca yurt işlevine sahip olması nedeniyle yeniden işlevlendirilmiş bir yapı olduğunu söylemek mümkündür. Bunun yanı sıra yapıya 2011 yılında iyileştirme projesi uygulanmıştır. Yapılan iyileştirme projesinde yapıya yeşil yapı sistemleri de eklenerek hem tarihi hem de enerji etkin yapı olması sağlanmıştır. Robert Kolej bir Amerikan okulu olduğu için, Hamlin Hall'da bu standartta yapılmıştır. İyileştirme yöntemi incelenen yapıda kullanılan sistemlerin yeterliliklerinin anlaşılması için başka bir Amerikan yapısı olan ve Hamlin Hall gibi yurt yapısı olarak kullanılan Harvard Üniversitesi Hamilton Hall da incelenerek, bu araştırma özelinde kıyaslama yapılmıştır. Harvard Üniversitesi, kampüste bulunan hem tarihi hem de modern yapılara yeşil bina sistemleri uygulayarak `Yeşil Kampüs` ünvanı alan bir başka Üniversitedir. The necessity of preserving the historical building, which emerged by the French Revolution, has evolved from the conception of personal conservation ideas to its present form. Impacts of both the Industrial Revolution, then II. World War, showed that the historical structures and ecology has to be protected by rules. At the same time, the environmental problems which are another impact of the Industrial Revolution had come into the agenda a few years after the Second World War and revealed the concept of `sustainability`.Historical building and environment conservation ensures cultural sustainability, besides `sustainability` provides the continuity of resources. Both are applications that aim to leave these two elements in a complete way to future generations.Nowadays, in many countries of the world, most of the buildings that have lost their original function are used in an active state by being re-functionalized and improved in accordance with the function. In order to ensure the continuity of the historical structure, it is important that the structure is used in an active state and routine maintenance is carried out. As with other protection methods, re-functionalization and renovation projects also have specific rules. Meeting the current needs of users without harming the historical texture is the main goal of improvement-renovation projects. In addition to the use of historical buildings in daily life and the proper transmission of the future, it is also important to prevent environmental problems.Environmental problems, which are among the problems of the 21st-century man, have revealed the necessity to consume the resources carefully. In this context, the building sector, which is very harmful to the environment but has a need for it, needs to be sensitive especially to the issues of recycling and waste management by giving the least damage to the environment. As in modern buildings, the fact that there is quite a lot of energy consumption in historical buildings has revealed the necessity to improve the historical structures such as the sustainable building elements with various systems. In historical buildings-which do not allow for free planning as much as the systems applied to a modern structure- studies on sustainability are limited but effective.The primary step in protecting historical buildings and the environment is, to raise awareness of society on these two issues. University education, which is one of the long-term but well-established methods of raising the awareness of society, is an area where studies on sustainability have been made in recent years. This application, which is still very new in Turkey, has been adopted by the Western and Asian developed countries and has spread not only to the curriculum but also to the campus life. This practice, called `green campus` in literature, adopts the general principles of the sustainable building system and in this way, enables students to be aware of the concept of sustainability in the early stages of their lives.For the universities that have long-established and historical structures in their campus, this goal puts the campus or campus buildings into a different challenge due to the fact that they can improve the structure according to the sustainable building elements without damaging the historical texture, as well as meeting the student needs. In Turkey, Boğaziçi University, which is the first university to realize this aim, gave importance to sustainability in the new buildings that they built, and since it has historical structures on the main campus, it has been awarded with the Leed Gold certificate by turning the Hamlin Hall -the most famous and old structure of the university- into a green building.Hamlin Hall is the second building of Robert College, which started its education in Bebek. While this building was an educational structure with dormitories, it became the universities dormitory after the establishment of Boğaziçi University in the early 1970s. It is possible to say that the building that still belongs to Boğaziçi University today is a structure that has been re-functionalized since it has only the function of dormitory today. In addition, the renovation project was implemented in 2011. In the renovation project, green building systems have been added to the structure and both historical and energy efficient structure has been ensured.Since Robert College is an American school, Hamlin Hall has done in an American architectural style. In order to understand the qualifications of the systems used in the Hamlin Hall, the renovation method was analyzed in Harvard Universities Hamilton Hall which is another American structure and also a dormitory. Harvard University is a university that has been termed as `Green Campus` by applying green building systems to both historical and modern buildings on campus.
Collections