Okul öncesi eğitim kurumlarında çalışan personelin cinsel istismar bildirim durumları
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Dil, din, ırk, milliyet, cinsiyet gözetmeksizin her çocuğun şiddetten uzakta ve sağlıklı bir yaşama sahip olma hakkı vardır. Ne yazık ki dünyanın birçok yerinde çocuklar istismar ve şiddetin her türüne tanık olmakta ya da maruz kalmaktadırlar. İstismar yaşantıları olan bu çocukların sayıları her yıl milyonları bulmakla birlikte çocukların istismar ve ihmali küresel düzeyde karşılaşılan bir problem niteliği taşımaktadır. Bu evrensel sorunun günümüzde de; yarattığı fiziksel ve ruhsal yıkımlar çocuklar üzerinde yaşam boyu etkisinden kurtulmaya çalışılan derin bir sorun olarak varlığını sürdürmektedir. Çocukluk çağında karşılaşılan bu yıkımlar, zaman içerisinde genişleyerek toplumun diğer yapıları üzerinde de olumsuz etkiler yaratmaktadır (Dünya Sağlık Örgütü, 2006).Çocuklara yönelik istismarın toplum içinde yaygın olması ve dünya genelinde bakıldığında istismarın özellikle çocuğun en yakın çevresi olan aile yapısı içinde meydana gelmesi; eğitim kurumlarının ve özellikle öğretmenlerin çok daha fazla sorumluluk almalarını gerektirmektedir. Bu noktada öğretmenlerin görevleri yalnızca çocuğun akademik başarısına katkıda bulunmak değil; aynı zamanda çocuğun fiziksel, duygusal ve ruhsal gelişimindeki farklılaşma, aksama ya da değişime ilişkin ipuçlarını da doğru gözlemleyebilmektir. Eğitim kurumlarında görev yapan öğretmenlerin; ihmal ve istismarın kapsamı, saptanması, bildirim süreçleri ve önlenmesiyle ilgili bilgi düzeylerinde meydana gelecek artış; gerek ihmal ve istismarı ortaya çıkarmada gerekse istismar vakası gerçekleştikten sonra erken müdahale ile zararı en aza indirip çocuğu koruma noktasında kayda değer katkılar sağlayacaktır. Bu noktada öğretmenlerin konuyla ilgili bilgi düzeyleri hayati önem taşımaktadır (Pala, 2011, s.15).Bu çalışma çocuk cinsel istismarının fark edilmesinde önemli rolü olan okul öncesi eğitim kurumlarında çalışan personelin; çocuk cinsel istismarını bildirimde bulunma bilgileri, istismarı bildirmeme kararlarını etkileyen etkenler ve cinsel istismar bildirimine yönelik tutumlarını belirlemenin yanı sıra bu amaçla geliştirilen bir ölçme aracını ulusal alanyazına kazandırmak amacıyla ile yapılmıştır. Kullanılan ölçek Benjamin P. Mathews, Kerryann Walsh, Desmond A. Butler, Ann Farrell, Mehdi Rassafiani ve Sam Kilby tarafından geliştirilen `Eğitim Kurumları Personeline Yönelik Cinsel İstismar Bildirim Ölçeği'dir. Araştırma, her il için Milli Eğitim Bakanlığı izni alındıktan sonra Ankara, Bursa, İzmir, Antalya, Gaziantep, Samsun ve Van illerindeki MEB'e bağlı anaokullarında; okul yönetimi tarafından izin verilen okullarda çalışan ve ölçeği doldurmayı kabul eden 2100 öğretmen ile gerçekleştirilmiştir. Boş dönen ölçekler çıkarıldıktan sonra uyarlama çalışması için 552 ve çalışma için 698 olmak üzere toplamda 1250 öğretmenle çalışılmıştır. Ölçekler Eylül, Ekim, Kasım 2014 tarihleri arasında toplanmıştır. Araştırmanın birinci kısmında; ölçeğin geçerlik güvenirlik çalışması; ikinci kısımda ise öğretmen eğitim ve iş bilgileri, bildirimde bulunma bilgileri, bildirimde bulunmaya ilişkin tutum ve öğretmenlik görev bilgisi değerlendirilmiştir. Araştırma sonuçlarında okul öncesi eğitim kurumlarında çalışan personellerin çocuk cinsel istismarı bildirimine ilişkin tutumları olumlu yönde iken; çalışmaya katılanların tamamına yakınının daha önce hiç çocuk cinsel istismarı bildiriminde bulunmadığı ve katılımcıların bir kısmının meslek yaşamları süresince şüphe duydukları durumlarda da bildirimde bulunmadığı ortaya çıkmıştır. Şüpheli bir cinsel istismara ilişkin bildirimde bulunmama sebeplerinin en başında ise şüphe edilen duruma ilişkin yeterli delil bulamamak ve resmi bir işlem yapmadan önce aile ile görüşmeyi daha uygun bulmak ifadeleri yer almıştır. Katılımcıların yarıya yakınının cinsel istismar bildirim zorunlulukları olmadığını düşündükleri ya da buna ilişkin kararsız oldukları görülmüştür. Son olarak çocuk cinsel istismarı bildirim tutumlarının ve bildirimde bulunmama sebeplerinin okul öncesi eğitim kurumlarında çalışan personelin yaş, cinsiyet, mesleki pozisyon ve konu hakkında alınan eğitimler bazında farklılık oluşturmadığı görülmüştür. Regardless of religion, race, nationality, gender and language; all children has the right to have a healthy life away from violence. Unfortunately, children are witness to or exposed to all forms of abuse and violence in many parts of the world. The number of these children who have abuse experiences rise to millions every year and child abuse and neglect is a problem encountered at the global level. This universal problem causing physical and psychological destruction on children; continues to exist as a deep issue that individuals try to recover lifelong. These psychological exhaustions encountered in childhood, expand over time and create negative effects on other structures of the society (Dünya Sağlık Örgütü, 2006). Due to the fact that child abuse is widespread in the society and worldwide occurs in the family structure that is especially closest to the child's environment; educational institutions and especially teachers are required to take more responsibility. At this point the duties of teachers are not only contributing to academic achievement but also observing the tips of disruption or change in terms of physical, emotional and psychological development differentiation.In educational institutions the increase in teachers' knowledge regarding the sope of abuse, abuse detection, notification process and prevention; will provide a significant contribution to uncover abuse and minimize loss of child with protective early intervention after abusive cases occurred. At this point teachers' knowledge on the subject has vital role (Pala, 2011, s.15).This study is conducted to examine the information of reporting child sexual abuse, factors affecting the decision of not reporting child sexual abuse and attitudes toward reporting sexual abuse of the staff working in pre-school institutions who have important roles in recognition of reporting child sexual abuse. Moreover this study targets to adapt a measuring tool for Turkish literature. The questionnaire developed by Benjamin P. Mathews, KerryAnne Walsh, Desmond A. Butler, Anna Farrell and Sam Kilby NEW Mehdi Rassafi names `Teacher Reporting Questionnaire`. The study sample is gathered from public preschools in Ankara, Bursa, Izmir, Antalya, Gaziantep, Samsun and Van; with 2100 teachers who are allowed by the school management and agreed to fill out the questionnaire. After eliminating blank questionnaires; for adaptation study 552, for the study 698 and in total 1250 teachers are involved in the research. Questionnaires were collected between September, October and November, 2014.In the first part of the study; the validity and reliability study of the scale; In the second part the information of reporting child sexual abuse, factors affecting the decision of not reporting child sexual abuse and attitudes toward reporting sexual abuse of the staff working in pre-school institutions and deontology of teachers are evaluated.At the end of the study, it is founded that, while the staff working in children's pre-school institutions have positive attitudes regarding sexual abuse reporting; almost all of the study participants have no previous sexual abuse reporting experience. Some of the participants did not report child sexual abuse during professional life even they suspected. The main reasons of not reporting are first being unable to find sufficient evidence for suspected cases and the idea that it is better to communicate with parents before starting official act. Another finding of the research is that almost half of the participants think that they are not responsible of reporting sexual abuse or they are irresolute about the duty. Finally, there is no difference between the attitude toward reporting sexual abuse and the reasons for not reporting sexual abuse and age, gender, educational background and professional position.
Collections