Kobaylarda deneysel hipertrofik skar modeli
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Hipertrofik skar ve keloidlerin biyolojisi ve efektif tedavilerinin bir çok yönü hala aydınlatılamamıştır. Bu durum kısmen proliferatif skarların sistematik olarak çalışılabileceği doğru, tekrarlanabilen, pratik ve ekonomik hayvan modellerinin bulunmamasından kaynaklanmaktadır. Kobaylarda tek başına pannikulus karnosus eksizyonu veya pannikulus karnosus eksizyonu ve katran uygulaması kombinasyonu ile hipertrofik skar oluşturularak bu hipertrofik skarın hipertrofik skarlara özgü morfolojik ve biyokimyasal özellikleri taşıyıp taşımadığını ışık mikroskopisi, elektron mikroskopisi ve G6PD enzim aktivitesi ölçümleri ile araştırıp yeni bir deneysel hipertrofik skar modeli tanımlanması amaçlandı. Çalışmada kullanılan 35 albino erkek kobay üç gruba bölündü. 1. ve 2. gruptaki 20 kobayda gövde ventral yüzünde pannikulus karnosus eksizyonu yapılan bölgenin üzerindeki deride dairesel deri eksizyonu (1. grup) ve derin 2. derece yanık (2. grup) ile oluşturulan yaraların hipertrofik skarla iyileşip iyileşmediği araştırıldı. 3. gruptaki 15 kobayda gövde dorsal yüzünde pannikulus karnosus eksizyonu yapılan bölge üzerinde dairesel deri eksizyonu ile oluşturulan yaralara katran uygulaması yapıldı. Oluşan hipertrofik skarlardan ve kontrol amacıyla normal skarlardan ve normal deriden alınan örnekler morfolojik olarak ışık mikroskopisi ve elektron mikroskopisi ile incelendi. Ayrıca bu örneklerden G6PD enzim aktivite ölçümleri yapıldı. 1. ve 2. grupta hipertrofik skar oluşumu gözlenmezken 3. gruptaki kobayların üçte birinde morfolojik ve biyokimyasal olarak hipertrofik skar özelliklerine sahip hipertrofik skarlar oluştu. Bu çalışma sonucunda kobaylarda tanımlanan deneysel hipertrofik skar modeli morfolojik ve biyokimyasal özellikler açısından insan proliferatif skarlarına (hipertrofik skar ve keloid) benzer özelliklere sahip yeni, pratik ve ekonomik deneysel bir hipertrofik skar modeli olduğu kanısına varıldı. Many aspects related to the biology and the effective therapy of proliferative scars have remained undefined, in part due to a lack of an accurate, practical, reproducible and economic animal model with which to systematically study them. This study was designed to investigate if hypertrophic scar formation could be produced by removal of panniculus carnosus alone and by removal of panniculus carnosus and coal tar application combined in guinea pigs. Hypertrophic scars thus produced were examined morphologically by using light microscopy and electron microscopy and biochemically by measuring the activity of G6PD to check whether these scars carry morphologic and biochemical characteristics specific to hypertrophic scars. 35 albino guinea pigs used in this study were divided into 3 groups. Removal of panniculus carnosus was performed from ventral aspect of the torso in 20 animals in groups 1 and 2. On the skin overlying the area of panniculectomy circular skin excision was performed in group 1 and deep second degree burn injury was inflicted in group 2 to see whether wounds would heal with hypertrophic scars. in 15 guinea pigs in group 3 wounds were produced by circular skin excisions following panniculectomy on right and left sides on dorsal aspect of the torso and coal tar was applied to one side. Tissue samples from hypertrophic scars thus produced and for comparison samples from normal scars and normal skin were taken. Light microscopic, electron microscopic examinations and G6PD activity measurements were performed on these samples. While hypertrophic scar development was not seen in group 1 and group 2, hypertrophic scars having morphological and biochemical properties specific to hypertrophic scars were present in one third of animals in group 3. In conclusion, this experimental hypertrophic scar model defined in guinea pigs have morphologic and biochemical properties similar to those of human hypertrophic scars and is a new, practical and economic experimental scar model to study proliferative scars.
Collections