İsteyerek düşüklerde mifepriston ve misoprostol ile uygulanan tıbbi ve cerrahi yöntemin sonuç ve yan etkilerinin karşılaştırılması
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
ÖZET Koçoğlu G.O., isteyerek Düşüklerde Mifepriston ve Misoprostol ile Uygulanan Tıbbi ve Cerrahi Yöntemin Sonuç ve Yan Etkilerinin Karşılaştırılması. Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı, Uzmanlık Tezi, Ankara 2002. Türkiye'de halen bir halk sağlığı sorunu olan isteyerek düşük hizmetlerinin yaygınlaştırılması için yeni yaklaşımlar gerekmektedir. Dünyada ABD, Fransa, Çin, Tunus gibi 20 ülkede olduğu gibi, isteyerek düşüklerde tıbbi yöntemin kullanılması, klinik yükü ve malzeme ihtiyacını azaltması, daha ekonomik olması, daha az zamanda yapılabilmesi, invazifbir işlem veya cerrahi girişim gerektirmemesi, anestezi gereksinimi olmaması, yan etki ve komplikasyonlarının az olması, fertilizasyonu takiben daha erken haftalarda uygulanabilmesi, karşılanamayan hizmet gereksinimini azaltacak olması kadın sağlığına önemli katkılar sağlayacaktır. Tıbbi düşük yöntemin Türkiye'de rutin sağlık hizmetleri içinde cerrahi yöntemle düşüğe alternatif bir yöntem olarak sunulmasından önce, başta kabul edilebilirliği olmak üzere, hizmet sunumunu etkileyecek bazı faktörlerin belirlenmesi amacıyla Ankara'da Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum AD Kliniği, Gülveren AÇS/AP Merkezi'nde, Eskişehir'de Eskişehir Çocuk Bakımevi ve Doğum Kliniği işbirliği ile Osman Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum AD Kliniği'nde ve İzmir'de Konak Doğumevi ve AP Kliniği'nde, Temmuz 2000 - Haziran 2001 tarihleri arasında 209 tıbbi düşük, 261 cerrahi yöntemle düşük olmak üzere toplam 470 isteyerek düşük yapan kadının katılımı ile tamamlanmıştır, ilk başvuruda kadınların %58.4'ü tıbbi düşük yöntemini tercih etmişlerdir. Tercih etme nedenlerinin başında, kolay olması ve cerrahi yöntemle düşükten korkma gelmektedir. Araştırmada kadınlara 200 mg mifepriston ve 48 saat sonra 400 mikrogr. misoprostol verilerek tıbbi düşük uygulanmış ve kadınların %91.8'inde düşük başarı ile sonuçlanmıştır. Cerrahi yöntemle düşükte ise başarı %95.6'dır. İsteyerek düşük yöntemleri arasındabaşarı ile sonuçlanma açısından anlamlı fark bulunmamaktadır (p=0.2). Bu kadınların %71.6'sı tıbbi düşük yönteminden çok memnundur ve %92.4'ü tekrar tercih edeceğini, %93.9'u başkalarına önereceğini belirtmiştir. Tıbbi düşük yönteminin en önemli özelliği ise, vakaların hiçbirinde enfeksiyon meydana gelmemiş olmasıdır. Aynı dönemde gerçekleştirilen cerrahi düşüklerin %20.0'sinde enfeksiyon meydana gelmiştir. Ayrıca, tıbbi düşüklerin cerrahi girişimlerin bilinen diğer risklerini taşımadıkları, ihtiyaç duyulan araç-gereç ve sağlık personelinin işlemi gerçekleştirmede kullanacağı zaman yönünden cerrahi düşüğe olan üstünlüğünün yanında hastalar için de klinikte geçen süre cerrahi yöntemle yapılan düşüklere göre daha kısadır. Sonuç olarak, tıbbi düşük yöntemi rutin hizmet içinde cerrahi yöntemle düşüğe alternatif olabilecek kadar başarılı ve güvenli bir yöntemdir ve bu yöntemin ülke düzeyinde uygulanmasının hizmet açığının kapatılmasına ve kadın sağlığına yapacağı katkı çok önemlidir. Anahtar kelimeler: isteyerek düşük, tıbbi düşük, cerrahi yöntemle düşük, mifepriston, misoprostol. ABSTRACT Koçoğlu G. O. Results and Side Effects of Surgical Abortion versus Medical Abortion With Mifepristone and Misoprostol Hacettepe University, School of Medicine, Department of Public Health, Thesis in Public Health, Ankara 2002. In order to establish the widespread use of induced abortion services on a national basis which still constitutes a major public health problem in Turkey, innovative approaches are needed. The use of medical approach for induced abortions is available in 20 countries worldwide including U.S.A., France, China and Tunisia and seems to contribute much to the women's health with its advantages of being more cost-effective and less time-consuming. Method reduces the equipment needs, reduces the number of clinical visits, does not need the performance of neither anesthesia nor an invasive nor surgical procedure. Again it has fewer side effects with less risk of cervical injury, uterine perforation, bleeding and infection and can be carried out in the eariy-postfertilization period, will surely decrease the health service gap and will contribute to a significant degree to the women's health. Before introduction of the medical abortion method as an alternative to the surgical abortion for routine health care use, to determine certain factors that may affect the provision of service (being mainly the acceptability of the method) a total of 470 induced abortions were performed between July 2000- June 2001 in Hacettepe University Faculty of Medicine Department of Obstetrics and Gynecology clinic and Gulveren Maternal-Child Health/ Family Planning Center in Ankara, Osman Gazi University Faculty of Medicine Obstetrics and Gynecology Department in cooperation with Eskişehir Child Foster House and Maternity Hospital in Eskişehir and Konak Obstetrics and Family Planning Center in Izmir, of which 209 were medical and 261 were surgical. 58.4% of first time visitors have chosen medical abortion, the reason of such a preference being mainly dependent on the convenience of the method and the fear of undergoing of a surgical procedure. Women involved in the study were required to take 200 mg of mifepristone followed by 400 micrograms of misoprostol after 48 hours which culminated in successful medical abortion in 111 tcyöKSEKö?urrmıajRüUJ DOKÜMAN1ASVUN UEBKEZ&91.8% compared to a value of 95.6% in surgical abortions. However, this difference was not found to be statistically significant (p=0.2). The mean duration of vaginal bleeding was found tolast longer which had no effect on patient satisfaction. 70.4% of women have defined the bleeding similar to that of menstrual bleeding. Besides, one out of every four women did not report any pain. Of the involved women, 71.6% were quite satisfied with the medical abortion method of whom 92.4% and 93.9 % stated that they would prefer the method in their subsequent pregnancies and would suggest the method to others. The most prominent characteristic of the medical abortion method is the absence of any infections whereas the concurrently performed surgical abortions have resulted in infections by 20.0%. Medical abortion method has the advantages of not bearing the risks of surgical abortion, not necessiating the use of surgical equipment and when the time consumption taken into consideration, being more time efficient both for the doctor and the patient. As a result, the medical abortion method was found to be a reliable and successful method which might be an alternative to surgical abortion method for routine use and the contribution it will make to women's health and to the closure of the gap of health service provided its widespread national use would be significant. Keywords: Induced abortion, medical abortion, surgical abortion, mifepristone, misoprostol. IV
Collections