OMÜ Tıp Fakültesi kız öğrencilerinde premenstrüel sendrom görülme sıklığı, şiddeti ve etkileyen faktörler
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Amaç: Menstrüel siklus; sadece dişi üreme sisteminde görülen, hipotalamus, hipofiz ve ovaryum hormonları arası etkileşim oluşturan, biyolojik bir döngüdür. Premenstrüel Sendrom ise adet siklusunun geç luteal döneminde, bu döneme spesifik olarak gelişen, birçok siklusta tekrarlayan, menstruasyonun başlamasıyla kısa zamanda hafifleyip kaybolan, foliküler dönemde en az bir hafta süreyle görülmeyen, fiziksel, psişik ve davranışsal değişikliklerin bulunduğu bir kavram olarak tanımlanmaktadır. Azımsanmayacak sıklığı, tanısının sıkça atlanması, tedavisinin güç olması hastalığı önemli kılmaktadır. Bu çalışmada Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesinde öğrenim gören kız öğrencilerde premenstrüel sendrom görülme sıklığı, şiddeti ve etkileyen faktörlerin analiz edilmesi amaçlanmıştır.Materyal ve metot: Bu çalışma tek merkezli bir anket çalışması olup, temmuz- ekim 2016 tarihleri arasında, Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencisi olan 17-49 yaş arası bekar bayanları kapsayacak şekilde yürütülmüştür. Katılımcılara 'Premenstrüel Sendrom Görülme Sıklığı Anketi' ve 'Menstrual Distres Şikayet Listesi anketi' uygulanmıştır. Menstrual Distres Şikayet Listesi'nde yer alan şikayetler sekiz alt grupta toplanmıştır. Verilerin analizinde SPSS 20,0 paket programı kullanılmıştır.Bulgular: Çalışmaya katılan 286 bireyin yaş ortalaması 20,67±1,91 yıl, ilk adet görme yaş ortalaması 13,07± 1,19 yıl idi. Tanı kriterleri göz önünde bulundurularak yapılan analize göre katılımcıların %18,9'unda (n=54) PMS hastalığı mevcuttur. PMS olan kadınların ilk adet görme yaş ortalamasının daha düşük olduğu gözlenmiştir (p<.05). PMS tanılı kadınlarda, şikayetlerin görüldüğü bu sürecin fizyolojik bir süreç olduğunu düşünme oranı, PMS tanısı olmayanların çok altındaydı (p<.05). Günde üç veya daha fazla fincan çay/kahve tüketenlerde PMS daha yüksek saptanmıştır. Aile içi geçimsizliği olan katılımcılarda da PMS daha belirgindir. PMS tanısı olanlarda adetten 1 hafta önce en sık görülen şikayet anksiyete (%78,8), adet süresince en sık görülen şikayet karın ağrısı (%72,2), diğer günlerde en sık görülen şikayet ise ciltte leke ve sivilce (%29,6) idi. Negatif duygulanım alt grubu, menstruasyon öncesi, esnası ve sonrasında en sık görülen şikayetler bütünüydü. Hastaların %18,3'ü şiddetli veya çok şiddetli düzeyde PMS tanılıydı. Bu oran, genel katılımcı sayısının ise %3,5'ine denk geliyordu.Sonuç: Katılımcılarımızda PMS sıklığı azımsanmayacak boyuttadır. Kaydedilen şikayetler hastaların ailevi durumlarını ve sosyal entegrasyonunu olumsuz etkilemektedir. Kadınların ve dolayısı ile ailelerinin biyopsikososyal problemler yaşamasının önüne geçilmesi, hastalığı tanımlamak ve tedavi sürecini sağlamaktan geçecektir. İlgili şikayetlerden PMS tanısına giden süreçte hekime önemli bir rol düşmektedir. Introduction-Aim: Menstrual cycle is a biological cycle occurring only in female reproductive system and generates an association between hormones secreted by hypothalamus, pituitary gland and ovary. Premenstrual syndrome (PMS) is defined as a term involving physical, psychical and behavioral alterations that develop specifically to the late-luteal period of the menstrual cycle, repeat in several cycles, fade out by the initiation of menstruation and do not occur for at least a week in the follicular period. Its substantial incidence, the frequent oversight of the symptoms and difficulties in the treatment make this disease important. The present study aimed to analyze the incidence, severity and affecting factors of premenstrual syndrome in female students in Medical Faculty of Ondokuz Mayıs University.Material-Methods: This study is a single-center survey study conducted in between July and October 2016 among the single students aged between 17 and 49 years. `Survey of Premenstrual Syndrome Incidence` and `Menstrual Distress Questionnaire (MDQ)` were performed on the participants. The complaints listed in MDQ are grouped under eight subgroups. SPSS 20.0 package program was used for data analysis.Results: The mean age of the participants (n=286) was 20.67±1.91 years and the mean age of first menstruation was 13.07±1.19 years. By considering the diagnostic criteria, PMS was present in 18.9% (n=54) of the participants. The mean age of initial menstruation of students having PMS was observed to be lower (p<0.05). The ratio of students diagnosed with PMS who considered that this period was a physiological period was highly below than those not diagnosed with PMS (p<0.05). PMS was higher in students consuming three or more cups of tea/coffee daily. PMS was more obvious in those having marital discord. In students having the diagnosis of PMS, the most common complaints before the menstruation were anxiety (78.8%) and the most common complaint during the menstruation period was stomachache (72.2%), and the most common complaints were skin spot and ache (29.6%) in other days. Negative sensation subgroup was the overall most common complaints in the pre-menstruation period, in the course of menstruation and post-menstruation period.The 18.3% of the patients had severe or very severe PMS. This ratio was 3.5% of the total number of participants.Conclusion: The incidence of PMS was substantial among the participants. The recorded complaints are negatively affecting the familial conditions and social integration of the patients. It is important to define the disease and provide treatment in order to avoid biopsychosocial factors in women and their families consequently. Physicians have important roles through the period from relevant complaints to the diagnosis of PMS.
Collections