Yoğun bakım hastalarında perfüzyon indeksi ile arter kan gazı ölçüm değerleri arasındaki korelasyonun araştırılması
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
AMAÇ: Yoğun bakımda takip edilen hastalarda gerek direkt akciğer kaynaklı gerekse akciğer dışı sebeplere bağlı olarak solunumsal problemlerin ortaya çıkma olasılığı yüksektir. Bu problemlerin başında ise, yoğun bakımda sık görülen Akut Respiratuvar Distres Sendromu (ARDS) gelmektedir. ARDS' de hızlı tanı koyabilmek ve uygun tedaviyi başlayabilmek mortaliteyi azaltmaktadır. Yapılan çalışmalarda ARDS hastalarının tanısında ve klinik değerlendirmesinde, parsiyel arteriyel oksijen basıncı (PaO2) ile inspire edilen havadaki oksijen yüzdesi (FiO2) arasındaki oran (P/F) kullanılmıştır. P/F oranı hesaplanabilmesi için, invaziv, pahalı ve teknik beceri gerektiren arter kan gazı ölçümü yapılaması gerekli olduğu için, P/F oranının yerini tutabilecek değerler araştırılmaktadır. Bu sebeple çalışmamızda, non-invaziv, ucuz ve devamlı olarak ölçülebilen, hastaların genel durumu ile ilişkisi bulanan perfüzyon indeksi (Pİ) ile P/F oranının arasındaki ilişkiyi ortaya çıkarmayı amaçladık.YÖNTEM: Ocak 2017 ile Ocak 2018 arasında yoğun bakım ünitemizde ARDS gelişimi açısından risk faktörü taşıdığı belirlenen, mekanik ventilatör desteği alan 60 hasta çalışmaya dahil edildi. Hastaların yoğun bakıma yatış anında, 12. ve 24. saatlerinde rutin olarak alınan arter kan gazı ölçümleri esnasında eş zamanlı olarak alın bölgesinden Pİ ölçümü gerçekleştirildi. Ölçüm sonucunda hesaplanan P/F oranının yanında, hastaların demografik bilgileri (cinsiyet,vücut kitle indeksi, ARDS açısından taşıdıkları risk faktörleri, ventilatör modu) vital bulguları( kalp hızı, ortalama arter basıncı), diğer kan gazı parametreleri (pH, parsiyel karbondioksit basıncı, bikarbonat, baz açığı), laktat seviyeleri, Acute Physiology and Chronic Health Evaluation (APACHE-II) skorları, Sequential Organ Failure Assesment (SOFA) skorları, inotropik ve sedatif ilaç kullanımları kaydedildi. Ayrıca hastalar 60 gün boyunca takip edilip, yoğun bakım sonlanımları (mortalite, taburcu, sevk) not edildi.BULGULAR: Pİ ile P/F oranı arasında yoğun bakıma yatıştan 12. saat ve sonraki ölçümlerde anlamlı ilişki bulundu. Pİ değeri 1,4' ün üzerinde olduğu durumlarda P/F oranının 300' ün üzerinde olduğu, Pİ değeri kötüleştikçe P/F oranının da azaldığı görüldü. Pİ ile ortalama arter basıncı arasında tüm ölçümlerde anlamlı ilişki bulunmuş olup, ortalama arter basıncının 60 mmHg' nin altında olduğu durumlarda Pİ' nin ortalama 0,35'in altında olduğu bulundu. Laktat seviyesi, APACHE-II ve SOFA skoru ile Pİ arasında ters orantılı bir ilişki olduğu görüldü. Pİ ile diğer kan gazı parametreleri arasında anlamlı ilişki bulunamadı. Mortalite ile sonuçlanan hastalarda Pİ' nin daha düşük olduğu ve mortalite hakkında yorum yapabilmek için ortalama Pİ' nin eşik değerinin ROC (Receiver Operating Characteristic) analizine göre 0,87 ( %77 sensitivite, %78 spesifite) olduğu sonucuna varıldı.SONUÇ: Pİ değeri ile P/F oranı arasında ARDS gelişimi açısından risk faktörü bulunan hastalarda 12. saat ve sonrasında yapılan ölçümlerde bağlantı bulunmaktadır. Pİ ile diğer kan gazı parametreleri arasında anlamlı ilişki bulunamadığından Pİ' nin P/F oranı yerine tam olarak kullanılamayacağını düşünmekteyiz. Ancak Pİ' nin kritik hasta takibinde kullanılan laktat seviyesi, APACHE-II ve SOFA skorları ve de mortalite ile anlamlı ilişkisi bulunmaktadır. Bu sebeple, hızlı uygulanabilir, güvenli ve non-invaziv bir yöntem olan Pİ' nin kritik hasta takibinde kullanılmasını önerebiliriz. OBJECTIVE: The possibility of the emergence of respiratory problems in patients followed up in the intensive unit departments is high depending on either pulmonary or non-pulmonary factors. The leading one of these problems is the Acute Respiratory Distress Syndrome (ARDS), which is common in the intensive care units. Rapid diagnosis and appropriate treatment decrease the mortality rate in ARDS. In the studies, the ratio of the partial arterial oxygen pressure (PaO2) and the fraction of inspired oxygen (FiO2) are used (P/F) for the diagnosis and clinical assessment of the ARDS patients. As, in order to calculate the P/F ratio, arterial blood gas measurement, which is an invasive, expensive and technical skill-demanding intervention, is necessary, parameters, that can replace the P/F ratio, are investigated. Therefore, in our study, our objective was to demonstrate the correlation between the P/F ratio and the perfusion index (PI), which is a non-invasive, inexpensive and routinely available parameter and is related to the general status of the patient.METHOD: 60 patients, who had risk factors for the ARDS development and received mechanic ventilator support in our intensive care unit between January 2017 and January 2018, were included in the study. Arterial blood gas and concomitant PI measurements at the frontal region were performed at the admission to the intensive care unit and 12th and 24th hours after the admission. After the measurements, along with the calculated P/F ratio, the demographic characteristics (gender, body mass index, risk factors for ARDS, ventilator mode), vital signs (heart rate, mean arterial pressure), other blood gas parameters (pH, partial carbon dioxide pressure, bicarbonate and base deficit), lactate levels, Acute Physiology and Chronic Health Evaluation(APACHE-II) scores, Sequential Organ Failure Assesment(SOFA) scores, usage of inotropic and sedative drugs were recorded. The patients were followed up for 60 days and the outcome in the intensive care unit (death, discharged, referred) was recorded.FINDINGS: There was a significant correlation between the PI and P/F ratio in the measurements at the 12th hour and at later hours after the admission to the intensive care unit. It was determined that P/F ratio increased above 300 if the PI value was larger than 1,4 and P/F ratio dropped with the decrease of the PI value. There was a significant correlation between the PI and mean arterial pressure in all measurements. In cases of mean arterial pressure below 60 mmHg, the mean PI value was also below 0,35. There was an inversely proportional correlation between the PI and the lactate level, APACHE- II and SOFA score. There was no significant correlation between PI and other blood gas parameters. It was observed that PI value was low in deceased patients and it was concluded that the mean PI threshold value, which can be used for the prediction of the possibility of the mortality, was 0.87 according to the ROC (Receiver Operating Characteristic) analysis (77 % sensitivity, 78 % specificity).CONCLUSION: There was a correlation between the PI value and P/F ratio regarding the development of ARDS in patients with risk factors in the measurements at the 12th hour and later. As there was no significant correlation between PI and other blood gas parameters, we believed that PI could not fully replace P/F ratio. However, there was a significant correlation between the PI value and the lactate levels, APACHE II and SOFA scores, which are used for the monitoring of the patients, and mortality. Therefore, we can still recommend the usage of PI in the follow-up of critically-ill patients, as it is a rapidly-implementable, safe and non-invasive method.
Collections