Eritrosit Dağılım Genişliği (RDW) ve Nötrofil/Lenfosit Oranının (NLR) rezeksiyon uygulanan küçük hücreli dışı akciğer kanserli hastalarda mortalite ve morbiditeye etkisi
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Akciğer kanseri dünya genelinde en sık tanı alan ve en sık ölüme neden olan kanser türüdür. Erken evre küçük hücreli dışı akciğer kanserinin tedavisi cerrahidir. Tüm olguların %15-25'i operable'dır. Akciğer rezeksiyonu ve mediastinal lenf nodu disseksiyonu ile bu hastalarda kür elde edilebilmektedir. Tümöre yanıtta inflamasyonun önemi bilinmektedir. Dolaşımdaki eritrositlerin boyutlarının değişkenliğinin kantitatif ölçümü olan eritrosit dağılım genişliği (RDW) ve nötrofil/lenfosit oranı'nın (NLR) kronik inflamasyon belirteçlerinden olabileceğine dair literatürde bilgiler mevcuttur. RDW yüksekliği ile pulmoner hipertansiyon, koroner arter hastalığı ve miyokard enfarktüsü arasında güçlü bir ilişki mevcut olup RDW kardiyak hastalıklarda bağımsız risk faktörü olarak kabul edilmektedir. NLR kolorektal, gastrik, pankreas kanserleri gibi malignitelerde önemli bir prognostik gösterge olarak kabul edilmektedir. RDW ve NLR tam kan sayımında rutin olarak değerlendirilmektedir. Çalışmamız RDW ve NLR'nin küçük hücreli dışı akciğer kanseri (KHDAK) nedeni ile opere edilmiş hastalarda mortalite ve morbiditeye etkisini belirlemek amacıyla planlanmıştır. Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Cerrahisi Anabilim Dalı'nda Ocak 2002 – Aralık 2012 tarihleri arasında KHDAK nedeniyle cerrahi uygulanan hastalar retrospektif olarak incelenmiştir. Hastalara ait demografik veriler, laboratuar parametreleri, tümör patolojisine ait özellikler, uygulanan cerrahi yöntemler, preoperatif hazırlık, postoperatif komplikasyonlar, sağkalım ve hastalıksız sağkalım verileri hasta dosyalarından ve nüfus kayıt sisteminden kaydedilmiştir. RDW değeri yüksekliği ile sağkalım arasında negatif bir ilişki mevcut olup istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur (p:0,019). RDW değeri yüksekliğinin hastalıksız sağkalımı olumsuz etkilediği görülmüştür (p:0,057). Kan nötrofil değeri arttıkça hem sağkalım (p:0,007) hem de hastalıksız sağkalım olasılığı azalmakta (p:0,009), lenfosit değeri arttıkça tam tersine sağkalım (p<0,001) ve hastalıksız sağkalım olasılığı (p<0,001) artmaktadır. NLR değeri arttıkça sağkalım ve hastalıksız sağkalım olasılığı azalmaktadır ve bu istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur (p<0,001). RDW ve NLR'nin morbidite öngörüsünde prognostik belirteç olarak kullanılabileceğine dair kayda değer bir bulgu saptanmamış olsa da RDW ile postoperatif yatış süresi ve mekanik ventilasyon desteği arasında pozitif ilişki bulunmuştur. RDW ve NLR değerleri sağkalım ve hastalıksız sağkalım öngörüsünde prognostik belirteç olarak kullanılabilir. En önemli kullanım avantajları kolay, ucuz ve tekrarlanabilir parametreler olmalarıdır. Daha büyük serilerle ve prospektif çalışmalarla desteklendiğinde rutinde kullanılabilir. Lung cancer is the most frequently diagnosed cancer type and it is a leading cause of cancer death in worldwide. Treatment of early-stage non-small cell lung cancer is surgery.15-25% of all cases are operable. Treatment model of lung resection and mediastinal lymph node dissection can be made for cure. It is well-known that the importance of inflammation in response to tumors. Researches indicates that the quantitative measure of the variability of circulating red blood cells, which is the size of the red cell distribution width (RDW) and neutrophil/lymphocyte ratio (NLR) may be the markers of chronic inflammation. There is strong correlation between RDW elevation and pulmonary hypertension, coronary arter disease and myocardial infarction thus, RDW is considered as an independent risk factor for cardiac disease. NLR is an important prognostic indicator for some types of malignancies as colorectal, gastric and pancreatic. RDW and NLR are evaluated by routine complete blood count. Our work is planned to determine the impact of RDW and NLR on mortality and morbidity in patients who have been operated because of non-small cell lung cancer (NSCLC). The patients who are treated by surgery due to NSCLC were analyzed retrospectively between January 2002 and December 2012, in the Department of Thoracic Surgery, Hacettepe University Faculty of Medicine. The demographic data, laboratory parameters, the characteristics of the tumor pathology, surgical procedures, preoperative preparation, postoperative complications, survival and disease-free survival data were recorded from patient charts and the population register system. Correlation between RDW level elevation and survival rate is negative and statistically significant (p:0,019). Influence of RDW level elevation on disease-free survival rate is negative (p:0,057). As blood neutrophil level elevated survival (p:0,007) and disease-free survival (p:0,009) rates are decreased, but if lymphosit level elevated survival (p<0,001) and disease-free survival (p<0,001) rates are increased as well. Correlation between NLR level and survival and disease-free survival rates are negative and statistically significant (p<0,001). Because findings about the correlation between survival and disease-free survival rates and RDW and NLR levels, these can be used as prognostic markers for predicting survival and disease-free survival rates as an easy, cheap and reproducible method. The correlation between RDW and postoperative length of stay and mechanical ventilation support was identified. If supported with bigger series and prospective studies, these can be used as a routine prosedures.
Collections