Meme kanserlerinde stromal COX-2 ve TGF β yoğunluğunun klasik prognostik parametrelerle karşilaştirilmasi
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Dünyada her yıl 1 milyon yeni vaka ile meme kanseri, kadınlarda, en sık görülen kanser olup, kadınlarda görülen tüm kanserlerin %18'ini oluşturur. Yine bu kanser, kadınlarda kansere bağlı ölümlerin ikinci en sık nedenidir. Meme kanseri farklı tedavi seçenekleri birçok farklı histolojik alt tipi ile, heterojen bir gruptan oluşur.Meme kanseri, memenin yapısında meydana gelen kötü huylu bir gelişim olarak tanımlanmaktadır. Meme dokusunun östrojene uzun süre ve yüksek dozda maruziyeti, çevresel ve genetik faktörlerin meme kanseri riskini artırdığı bilinmektedir. Bu kanser için yaşam sürecini etkileyen prognostik parametreler ise; lenf nodlarının durumu, tümör çapı, histolojik tip ve histolojik grade başta olmak üzere; steroid hormon reseptörleri (östrojen ve progesteron reseptörü), onkogenler (HER-2/neu), tümör supresör genler (p53), proliferasyon belirleyicileri (Ki-67), son yıllarda yapılan çalışmalarda anjiogenez ve proteazlarında meme karsinomu prognozu üzerine etkilidir.Son yıllarda prognoz üzerine yapılan detaylı analizlerde, stromal biyoloji yönleri ile korelasyon kurulmaya çalışılmış ve bu ilişkiler hücre dışı matriks (ECM) değişiklikleri, stromal hücre türlerinin ifadesi, stroma genindeki değişiklikler, sinyal basamaklarının hücre biyolojisi değişiklikleri olarak sınıflandırılmıştır. Stromal ilişkiler incelenirken stromal hücrelerde bulunan, COX-2 ve TGF-β üzerinde yoğunlaşılmış ve COX-2 ile TGF β nın artan oranlarının, tümöral hücrelerde apopitoz, proliferasyon, immünosüpresyon, anjiyogenez ve metastaz potansiyeli etkileri saptanarak meme kanserinde prognostik faktörler olabilecekleri düşünülmüştür.Çalışmamız da, ana tema olarak stromal COX-2 ve TGF- β ekspresyonunun meme karsinomlarında, varlığı kabul edilen klasik prognostik parametreler ile ilişkisini ortaya koymayı hedefledik Bu esnada adı geçen belirteçlerin glandüler ekspresyonlarının durumu da ikincil hedef olarak belirlendi. İmmunohistokimyasal metotla saptadığımız ekspresyon varlıkları ve derecelerini klasik parametrelerle karşılaştırdığımızda anlamlı bir beraberlik saptayamadık. Sonuçta COX-2 ve TGF-β ekspresyonu bizim çalışmamızda, mevcut prognostik parametrelerin önüne geçemese de; olgu sayısının azlığı ve histolojik tiplerin dağılım sınırlılığı çalışmamızın kısıtlı alanını oluşturmaktadır. Bu açıdan bakıldığında, konunun, geniş serilerde tekrarlanan çalışmalarla tekrar irdelenmesi önerilir. With one million new cases in the world each year, breast cancer is the commonest malignancy in women and comprises 18% of all female cancers. This cancer is the second most frequent cause of the deaths depending on the cancer in the women. Different treatment options of breast cancer consisted of a number of different histologic subtype and a heterogen diseas group. Breast cancer is defined as a malign development occuring in the sturucture of the breast. It is known that breast tissue exposed to estrogene for long at high dose and environmental and genetical factors increased the risk of breast cancer prognostic parameters affecting survival process for this cancer; the situation of lymf nodes, diameter of tumor, histologic type, histologic grade aspecially, steroid hormone reseptors, (estrogene and progesteron reseptor), onkogenes (HER-2/neu), tumor supressor genes (P53) and proliferation remarkables (Ki 67) had important effect on angiogenesis and proteases and breast carcinome prognoses. In addition, in detailed analyses carried on prognosis in recent years. The correlation with stromal biology direction was thried to be formed, and these relations have been classified as cell biology changes of signal steps changes in stroma genes, expression of stromal cell types, and extracelluar matrix changes. While stromal relationsare examined, we intensified on COX-2 and TGF-β found in stromal cells, and we think that increased rates of COX-2 and TGF-β may be prognostic factors in breast cancer. By detecting metastatic potential effects and angiogenesis, immunosupression, proliferation, apopitoz in tumoral cells. In our study, as main subject, me aimed to indicate the relationship between stromal COX-2 and TGF-β expression with classic prognostic parameters accepted their existence in breast carcinomas. During this time, the situatıon of glandular expressions of mentionned remarks were detected as the second goal. We compare expression existences and grades we determined by immunochemical method, we couldnt find a significant relationship. In conclusion, in our study although COX-2 and TGF-β expression cannot pass front of prognostic parameter. The fact that the number of the cases become low, and distribution limitation of histologic types constituted of limited field of our study . When looking from this direction, we suggest that the subject should be investigated along with repeat studies.
Collections