Ortaokul çocuklarındaki istifleme bozukluğu sıklığının araştırılması
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Ortaokul Çocuklarındaki İstifleme Bozukluğu Sıklığının AraştırılmasıGiriş: İstifleme, DSM-5 öncesinde Obsesif Kompulsif Bozukluğun (OKB) bir belirti kümesi olarak düşünülse de DSM-5 ile birlikte İstifleme Bozukluğu, OKB ve ilişkili bozukluklar başlığı altında ayrı bir bozukluk olarak sınıflandırılmıştır. İstifleme Bozukluğu çoğunlukla erişkin yaş grubunu ilgilendiriyor gibi gözükse de hastaların çoğu ilk istifleme belirtilerinin çocukluk ve ergenlik yıllarında başladığını ve kronik bir süreç gösterdiğini bildirilmektedir. Ruhsal rahatsızlıkların tespit edilebilmesi, tedavi edilmesi ve önlenmesi bu yaş grubundaki mevcut sıkıntıların ortadan kaldırılması kadar erişkin yaşamındaki işlevselliğin arttırılması ve sorunların ileride tekrarlanmasının önlenmesi açısından da önemlidir. Ülkemizde, İstifleme Bozukluğu sıklığının, olası risk faktörlerinin ve eşlik eden komorbid psikiyatrik rahatsızlıkların ayrıntılı bir biçimde araştırıldığı bir çalışma bulunmamaktadır. Bu nedenle, çalışmamızda ortaokul çocuklarındaki İstifleme Bozukluğu sıklığını saptamak, olası risk faktörlerini araştırmak ve İstifleme Bozukluğu olan çocuklardaki komorbid psikiyatrik rahatsızlıkları tespit etmek amaçlanmıştır.Yöntem: Çalışmamız, iki aşamalı epidemiyolojik çalışma olarak planlanmıştır. İlk aşamada, Erzurum İl Milli Eğitim Müdürlüğü'nden resmi izinler alınarak il merkezindeki 68 ortaokuldan basit rastgele yöntemle 12 ortaokul seçilmiş ve okulun yetkili müdür yardımcısı veya rehber öğretmenler ile dersin işleyişi bozulmayacak şekilde İstifleme Bozukluğu ile ilgili anket ve onam formları dağıtılmış ve öğrenciler yoluyla ailelere ulaştırılmıştır. Çalışmanın ikinci aşamasında ise ebeveynleri tarafından İstifleme davranışı tarif edilen çocuk ve aileleri Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalına davet edilmiştir. Verilen randevu tarihlerine gelen çocuk ve ebeveynleri ile klinisyen tarafından bire bir psikiyatrik görüşme, sosyodemografik veri formu, DSM-V bazlı İstifleme bozukluğu görüşmesi, Klinik Global İzlenim Ölçeği (CGI) ve yapılandırılmış görüşme yöntemi olan Gelişim ve Ruhsal Sağlık Değerlendirmesi (DAWBA) uygulanmıştır.Bulgular: Dağıtılan 6073 Anket formundan 3249'u (%53.4) geri dönmüş olup İstifleme davranışı tarif edilen 329 (%10.1) olgu klinik görüşmeye davet edilmiştir. 329 olgudan 318'ine ulaşılarak değerlendirmeye alınmış ve yanıt oranı %96.6 olarak saptanmıştır. Psikiyatrik değerlendirme neticesinde; 318 çocuktan 32'si İstifleme Bozukluğu tanısı almıştır. 5 olguda eşik altı İstifleme davranışı tespit edilmiştir. Sonuç olarak, ortaokul çocuklarındaki İstifleme Bozukluğu sıklığı %0.98 olarak saptanmıştır. İstifleme Bozukluğu tanısı alan çocukların ortalama yaşının 12 (12.65 ± 1.12) olduğu ve İstifleme Bozukluğu tanısının kızlarda daha fazla (K/E=3/1) olduğu saptanmıştır. İstifleme Bozukluğu tanısı alan çocukların doğum şekli, doğumda komplikasyon, doğumda çocuğun tıbbi sorun yaşaması, arkadaş ilişkisi, fiziksel hastalık, psikiyatrik başvuru ve stres faktörü, annelerinde; psikiyatrik hastalık, fiziksel hastalık ve hamilelik sürecinde psikiyatrik bir sorun yaşama, ailelerinde; aile tipi, ailede psikiyatrik hastalık öyküsü ve aynı evde yaşayan birey sayısı açısından İstifleme tanısı almayan çocuklara kıyasla istatistiksel olarak anlamlı ilişki saptanmıştır. Çocukların psikiyatrik komorbiditesi değerlendirildiğinde, İstifleme Bozukluğu tanısı alan çocuklarda; herhangi bir psikiyatrik hastalık, Özgül Fobi, Sosyal Fobi, DEHB ve DEHB-Dikkatsizlik alt tipi açısından İstifleme tanısı almayan çocuklara kıyasla istatistiksel olarak anlamlı ilişki saptanmıştır. SDQ total güçlük skoru, CGI ve CSI skorlarının İstifleme Bozukluğu grubunda daha yüksek olduğu saptanmıştır.Sonuç: Çalışmamız; yeterli sayıda ve iyi belirlenmiş okul örneklemiyle, iki aşamalı değerlendirme yapılarak, DSM-V tanı ölçütleri kullanılarak, birebir yüz yüze çocuk ve ebeveynle yapılandırılmış tanı görüşmesi yapılan (DAWBA), epidemiyolojik çalışmalar için önerilen ölçütlerin çoğunu karşılayan ve İstifleme Bozukluğunun toplumdaki sıklığını, olası risk faktörlerini ve eşlik eden psikiyatrik eş tanıları araştıran Türkiye'deki ilk epidemiyolojik çalışmadır.Anahtar Kelimeler: İstifleme Bozukluğu, Prevalans, Epidemiyoloji, Komorbidite Investigation of Hoarding Disorder Prevalence in Secondary School ChildrenIntroduction: Although hoarding is considered as a symptom cluster of Obsessive Compulsive Disorder (OCD) before DSM-5, now it is classified as a Hoarding Disorder under the title of OCD and Related Disorders with DSM-5. Hoarding Disorder seems to be mostly related to the adult age group however, it is reported that most of the patients had first signs of hoarding symptoms in childhood and adolescence and showed a chronic process. The diagnosis, treatment and prevention of mental disorders is also important in terms of elimination of problems in this age group as well as increasing the functionality in adult life and preventing the recurrence of problems in the future. In our country, there are no studies investigating the possible risk factors for the frequency of hoarding disorder and comorbid psychiatric disorders. Therefore, the aim of our study was to determine the prevalence of Hoarding Disorder in secondary school children, to investigate possible risk factors and identify comorbid psychiatric disorders in children with Hoarding Disorder.Method: Our study was planned as a two-stage epidemiological study. In the first stage, 12 secondary schools were selected from 68 secondary schools in the city center by simple random method with taking the official permits from Erzurum Provincial Directorate of National Education then, a questionnaire related to Hoarding Disorder and consent forms were distributed to the families through the students, with the help of the deputy director or guidance counselors of the school. In the second stage of the study, the children who were reported hoarding behavior by their parents were invited to Atatürk University Faculty of Medicine, Department of Child and Adolescent Mental Health and Diseases with their families. The children and parents were administered a one-to-one psychiatric interview, a sociodemographic data form, a DSM-V based hoarding disorder interview, a Clinical Global Impression Scale (CGI), and the Development and Well-Being Assessment (DAWBA) which is a structured interview method.Results: Of the 6073 questionnaires distributed, 3249 (53.4%) returned and 329 (10.1%) cases reported hoarding behavior were invited to clinical interview. 318 of 329 cases were reached and administered with the response rate was 96.6%. As a result of psychiatric evaluation, 32 of 318 children were diagnosed with Hoarding Disorder. In 5 cases, sub-threshold hoarding behavior was determined. As a result, the prevalence of hoarding disorder in secondary school children was determined to be 0.98%. The mean age of the children diagnosed with Hoarding Disorder was 12 (12.65 ± 1.12) and the diagnosis of Hoarding Disorder was higher in girls (F / M = 3/1). In terms of children with hoarding disorder, the types of delivery, the complication at birth, the child's medical problems at birth, friendships, physical diseases, psychiatric admissions and stress factors were found to be statistically significant compared to children who were not diagnosed with hoarding disorder. In terms of mothers of children with hoarding disorder, psychiatric disease, physical disease and a psychiatric problem during pregnancy were found to be statistically significant compared to mothers whose children were not diagnosed with hoarding disorder. Also in terms of families of children with hoarding disorder, family type, history of psychiatric disease and number of individuals living in the same house were found to be statistically significant compared to families of children without hoarding disorder. In the case of children with psychiatric comorbidity, a statistically significant relationship was found between the children diagnosed with hoarding disorder compared to the children who were not diagnosed with hoarding disorder in terms of any psychiatric disease, specific phobia, social phobia, ADHD and ADHD-Inattention subtype. SDQ total difficulty score, CGI and CSI scores were higher in Hoarding Disorder group.Conclusion: Our study is the first epidemiological study that shows the prevalence of hoarding disorder in the population, possible risk factors and comorbid psychiatric comorbidity with sufficient number and well-indicated schools, two-stage evaluation method, using DSM-V diagnostic criteria, and structured diagnostic interview (DAWBA) (one-to-one, face-to-face) with parent and child. Also it complies most of the recommended criteria for epidemiological studies.Key words: Hoarding Disorder, Prevalence, Epidemiology, Comorbidity
Collections