Beliren yetişkinlerde toplumsal cinsiyet rollerine yönelik tutumun, benlik kurgusunun ve benliğin ayrımlaşmasının eş seçme stratejilerini yordamadaki rolü
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Araştırmanın amacı; beliren yetişkinlerin toplumsal cinsiyet rollerine yönelik tutumun, benliğin ayrımlaşmasının ve benlik kurgularının eş seçme stratejileri üzerindeki yordayıcı rolünü ortaya koymaktır. Eş seçim süreciyle ilişkili değişkenleri ortaya koymaya yönelik yapılan çalışmalar incelendiğinde; bireylerin toplumsal cinsiyet rollerine yönelik eşitlikçi tutumlarının, benlik kurgularının ve ayrımlaşma düzeylerinin eş seçim süreciyle ilişkili olduğu görülmektedir. Tüm bu değişkenleri birlikte ele alan bir araştırmanın yapılmasının ve bireylere bu konularda farkındalık kazandırılmasının önemli olduğu düşünülmektedir. Araştırmanın çalışma grubunu; Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Eğitim, Edebiyat, Fen, İktisadi ve İdari Bilimler, Mühendislik ve Sağlık Bilimleri Fakültesi'nde 2018–2019 eğitim öğretim yılının bahar döneminde öğrenim görmekte olan 460 kadın ve 241 erkek olmak üzere toplam 701 üniversite öğrencisi oluşturmaktadır. Katılımcıların yaşları, 18-25 yaş aralığındadır ve yaş ortalaması 20.83'dür. Araştırmada veri toplama aracı olarak `Kişisel Bilgi Formu`, `Eş Seçme Stratejileri Envanteri`, `Toplumsal Cinsiyet Rolleri Tutum Ölçeği`, `Benliğin Ayrımlaşması Ölçeği` ve `Özerklik-İlişkisellik Ölçeği` kullanılmıştır. Araştırmada toplanan verilerin analizi `SPSS 22.0` paket programı kullanılarak yapılmıştır.Ölçme araçlarından elde edilen verilerin betimsel istatistikleri yapıldıktan sonra ele alınan değişkenlerin bireylerin cinsiyetine ve ilişki durumuna göre farklılaşıp farklılaşmadığını ortaya koymak amacıyla Bağımsız Örneklemler için T Testi yapılmıştır. Daha sonra Pearson Momentler Çarpımı Korelasyon analizi ile bağımsız ve bağımlı değişkenler arasındaki ilişkiler; Çoklu Regresyon Analizi ile de toplumsal cinsiyet rollerine yönelik eşitlikçi tutumun, benliğin ayrımlaşmasının ve benlik kurgularının eş seçme stratejilerini yordamadaki rolü araştırılmıştır. Çalışma grubunda yer alan bireylerin toplumsal cinsiyet rollerine yönelik eşitlikçi tutuma sahip oldukları sonucuna ulaşılmıştır. Ele alınan değişkenlerin cinsiyete göre farklılaşıp farklılaşmadığı incelendiğinde, kadınların toplumsal cinsiyet rollerine yönelik tutumlarının erkeklere kıyasla daha eşitlikçi olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Kadınların eş seçim sürecinde aile kurumu ve güven, sosyoekonomik durum, dini ve siyasi benzerlik, çocuk bakımı ve aşk boyutlarına erkeklerden daha fazla önem verdikleri; ilişkisel ve özerk-ilişkisel benlik kurgusuna daha fazla sahip oldukları görülmektedir. Öte yandan kadınlara kıyasla erkeklerin benliklerinin ayrımlaşma düzeylerinin daha fazla olduğu ve eş seçim sürecinde fiziksel özellik ve bekâret boyutuna daha fazla önem verdiği görülmektedir. Bağımlı ve bağımsız değişkenlerin bireylerin ilişki durumuna göre farklılaşıp farklılaşmadığı incelendiğinde ise romantik ilişkisi olanların olmayanlara göre toplumsal cinsiyet rollerine yönelik daha eşitlikçi tutuma sahip oldukları ve eş seçim sürecinde aşk boyutuna daha fazla önem verdikleri görülmektedir. Ek olarak romantik ilişkisi olmayan bireylerin eş seçim sürecinde fiziksel özellik boyutuna daha fazla önem verdikleri söylenebilmektedir.Yapılan analizler sonucunda toplumsal cinsiyet rollerine yönelik eşitlikçi tutum ile eş seçme stratejilerinden aile kurumu ve güven, dini ve siyasi benzerlik, fiziksel özellik, bekâret ve çocuk bakımı arasında olumsuz yönde, anlamlı ilişki olduğu bulunmuştur. Benliğin ayrımlaşması ile eş seçme stratejilerinden sosyoekonomik durum, dini ve siyasi benzerlik, bekâret ve çocuk bakımı arasında olumsuz yönde, anlamlı ilişki olduğu sonucuna ulaşılmıştır. İlişkisel benlik ile eş seçme stratejilerinden aile kurumu ve güven, dini ve siyasi benzerlik ve aşk arasında olumlu yönde, anlamlı ilişkiler olduğu görülmektedir. Özerk benlik ile eş seçme stratejilerinden aile kurumu ve güven, dini ve siyasi benzerlik, bekâret, çocuk bakımı ve aşk arasında olumsuz yönde, anlamlı ilişki olduğu bulunmuştur. Son olarak özerk-ilişkisel benlik ile eş seçme stratejilerinden olan aile kurumu ve güven ve aşk arasında olumlu yönde; dini ve siyasi benzerlik ve bekâret arasında olumsuz yönde, anlamlı ilişki olduğu görülmüştür. Yapılan regresyon analizleri sonucunda ise; toplumsal cinsiyet rollerine yönelik eşitlikçi tutumun ve özerk-ilişkisel benliğin aile kurumu ve güven alt boyutunun anlamlı yordayıcıları olduğu görülmüştür. Benliğin ayrımlaşmasının sosyoekonomik durum alt boyutunu; toplumsal cinsiyet rollerine yönelik eşitlikçi tutumun, benliğin ayrımlaşmasının ve ilişkisel benliğin dini ve siyasi benzerlik alt boyutunu yordadığı sonucuna ulaşılmıştır. Ek olarak toplumsal cinsiyet rollerine yönelik eşitlikçi tutumun fiziksel özellik alt boyutunu; toplumsal cinsiyet rollerine yönelik eşitlikçi tutum, özerk benlik, özerk-ilişkisel benlik değişkenlerinin ise bekâret alt boyutunu yordadığı görülmektedir. Ayrıca toplumsal cinsiyet rollerine yönelik eşitlikçi tutumun ve benliğin ayrımlaşmasının çocuk bakımı alt boyutunu; ilişkisel benliğin ise aşk alt boyutunu yordadığı görülmektedir. Araştırma sonucunda elde edilen bu bulgular ilgili alan yazın ışığında tartışılmış ve yorumlanmış; elde edilen sonuçlar paylaşılarak bu alanda çalışan araştırmacılara önerilerde bulunulmuştur. The aim of the study is to reveal the effects of the attitudes towards gender roles of the emerging adults, the distinction of the self and the self-construals on the strategies of the partner selection. When the studies revealing the factors that relate the spousal selection are processed, it is seen that the attitudes, self-construal and differentiation levels of individuals towards gender roles are the factors that relate the process of spousal selection. It is thought to be important to conduct research that considers all these variables together and to raise awareness of individuals on these issues.The study group consisted of 701 university students (460 female and 241 male) studying in the spring term of the 2018-2019 academic year at the Faculty of Education, Literature, Science, Economics and Administrative Sciences, Engineering and Health Sciences of Muğla Sıtkı Koçman University. The age of participants ranges between 18-25 and the average age is 20.83. In the study, Personal Information Form, Choosing Partner Strategies Inventory, Gender Role Attitude Scale, The Differentiation of Self Scale, and Autonomous-Related Self Scale were used as data collection tools. The data were analyzed by using SPSS 22.0 software.After the descriptive statistics of the data obtained from the measurement tools, the Independent Samples T-Test was performed in order to determine whether the variables differ according to gender and relationship status of the individuals. Then, Pearson Product-Moment Correlation Analysis was used to investigate the relationships between independent and dependent variables. Multiple Regression Analysis was also used to investigate the predict of gender attitudes on gender roles, self- differentiation, and self-construals.Considering whether the variables are differentiated according to gender; women's attitudes towards gender roles are more egalitarian than men. Females' family and trust in the process of spousal selection, socioeconomic status, religious and political similarity, child care and love are given more importance than males; it is seen that females have more relational and autonomous-relational self. On the other hand, it is observed that male's self-esteem is higher than that of females and that they pay more attention to physical feature and virginity in the process of spousal selection. When the dependent and independent variables are differentiated according to the relationship status of the individuals, it is seen that those who have romantic relationships have a more egalitarian attitude towards gender roles than those who do not and they give more importance to the love dimension in the process of spouse selection. In addition, it can be said that individuals who do not have a romantic relationship give more importance to the physical feature dimension during the spousal selection process.As a result of the analyzes, it was found that there was a negative and significant relationship between the attitudes towards gender roles and the strategies of mate selection with family institution and trust, religious and political similarity, physical feature, virginity and child care. It has been concluded that there is a negative, significant relationship between self-differentiation and peer selection strategies between socioeconomic status, religious and political similarity, virginity and child care. It is seen that there are positive relationships between family institution and trust, religious and political similarity and love. It has been found that there is a negative relationship between family institution and spouse selection strategies, family institution and trust, religious and political similarity, virginity, child care and love. Finally, there is a negative, meaningful relationship between the family institution which is one of the autonomous-relational ego strategies and the positive relationship between trust and love, religious and political similarity and virginity.As a result of the regression analysis; It was found that the attitude towards gender roles and autonomous-relational ego were significant predictors of the family institution and trust sub-dimension. The socioeconomic status sub-dimension of the distinction of the self has been found to predict the attitudes towards gender roles, the distinction of the self and the sub-dimension of the religious and political similarity of the relational self. In addition, it can be seen that the attitudes towards gender roles predict the physical feature sub-dimension, the attitude towards gender roles, the autonomous self and the autonomous-relational self-variables predict the virginity sub-dimension. It is also observed that the attitudes towards gender roles and self-differentiation of the child care while the subscale predicted lower self-relational dimension of love.These findings obtained from the research were discussed and interpreted in the light of the literature and suggestions were given to the researchers working in this field.
Collections