İlkçağ Anadolu devletlerinde ordu
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Savaş olgusu, Taş Devri'nden modern çağlara kadar, insanlığın farklı amaçlar uğruna çeşitli biçimlerle sürdürdüğü, uygarlık tarihinin en somut gerçeğidir. Savaşlar, oluşum, gelişim ve sonuçlanma bakımından; amaca, silahlara, tarafların sosyo-ekonomik ve politik profillerine göre farklı boyutlarda gerçekleşirler. Bu noktada savaş olgusu, kör bir şiddet olmayıp, devletlerin, belli amaçları gerçekleştirmek için sınırları çizilmiş bir takım faaliyetler çerçevesinde uyguladığı planlı şiddet etkinliğidir. Devletler, bu etkinliği yine belli bir düzen ve sınırlılıkla oluşturdukları ordu dediğimiz kurum aracılığı ile yürütmektedirler.Kamu silahlı gücü olan ordu, tabiatı gereği siyasal erkin doğuşu ile birlikte kurumsallaşmıştır. Kurumsallaşan ordu, varlığını borçlu olduğu devletle ilgili ekonomik ve politik misyonları da üstlenmiştir. Çünkü devlet, var oluş amacı gereği meta üretimini destekler, ticaretin yapılacağı ekonomik ortamı ve güvenliği sağlar, hukuk düzenini kurar. Bu aşamadan sonra devlet büyümek zorundadır. Devleti var eden güçler onu genişlemeye zorlar, ondan daha güçlü olmasını ister. Böyle yeni devlet, sonul sınırlarına ulaşmış doymuş olsa bile yok olma tehlikesi karşısında genişleyip büyümeye zorlanacaktır. İşte bu noktada ordu, hem ekonomik hem de politik misyonu sürdürecektir.Ordunun bu tarihsel rolü ışığında, İlkçağ Anadolu'suna bakıldığında, Hitit, Urartu, Lidya, Frigya ve İyonya ordularının ortak ve farklı yönleri kaynakların elverdiği oranda tespit edilebilir. Tarihsel misyonlarının ve teknik donanımlarının bu devletlerin ordularında pek çok ortak payda yarattığı görülür. Tunç ve demir madeninin silah teknolojisinde kullanımı, savaş arabalarının etkin bir savaş aracı haline dönüştürülmesi, İlkçağ Anadolu devletlerinin izini taşır. Bunun yanı sıra, her devletin var olduğu coğrafi mekanın getirdiği kültürel farklılıklar ve pratik ihtiyaçlar da orduya yansımıştır. Kuşkusuz denizci kent devletleri olan İyonyalıların savaş donanımlarından, stratejilerine kadar sahip oldukları askeri ögeler, çetin dağlık bir coğrafyaya egemen olmaya çalışan Urartularda farklı bir biçimlenmeye uğramıştır. Doğal olarak bir kavimler köprüsü olan Anadolu, doğudan ve batıdan gelen insan topluluklarının kültürel dalgaları sonucu sürekli yeni askeri kavramlarla tanışmış, bunlardan etkilenmiş ama sonuçta onları bünyesinde özgün hale getirerek üzerine kendi uygarlık mührünü vurmuş ve bu özgün değeri diğer uluslara da yayabilmiştir.İlkçağ Anadolu Devletlerinin bu ortak ve farklı ögelerle oluşturdukları ordu kavramının kurumsal ve sistemli varlığı, Anadolu yarımadasında egemen olmak isteyen tüm devletlerin tarih boyunca askerlik olgusu ile birincil boyutta ilgilenmeleri gerektiğinin ilk kanıtı olmuştur. Zira, bu coğrafyada var olanın başat koşulu bu siyasal kurumun varlığına belki de her şeyden önce gereksinim hissettirmiştir. İlkçağ Anadolu Devletlerinin orduları, sistemli, dinamik, çağın silah teknolojisine uyumlu, kendine has saldırı ve savunma yapan, iktisadi ve politik misyonları olan birer kurum olarak tarih boyunca bu siyasal iklimde yaşam savaşı verecek devletlerin biçimsel değişikliklerine rağmen anlam ve işlev bakımından hep aynı kalacak bir oluşumun ilk tarihsel örneği olmuştur. The concept of war has been the most remarkable fact throughout the history of civilization.It has been used in various types for different aims from Stone Age to Modern Ages.The wars in terms of formation,development and results, take place in different situations according to the aim,weapons,socio-economic and political profiles of the sides in the war.At this point the concept of war is not a pointless violence but a planned violence that nations apply to reach their aims.The nations carry out this activity by means of army which is formed with a special order and restrictions.Army,the public armed force,has constitutionalized naturally with the birth of political power.The constitutionalized army has undertaken economic and political missions of its own state.Because the state, by its nature,supports production, provides the economic atmosphere of trade and safety, and makes up constitutional order. Following this phase, the state has to improve.The powers that create the state, force it to expand and be much more powerful.Such a new state, even it has reached its ultimate borders,will be compelled to expand and improve when faced the risk of falling.At this point,the army will continue both its economic and political misions.Considering the historical role of the army,in the First Age Anatolia, the common and different features of the Hittite, the Urartu, the Lydian, the Frigian, the Ionian armies can be settled as much as possible.It is seen that their historical missions and technical equipments create several common points in the armies of these states.The use of bronze and iron in weaponry technology and conversion of war-carts into effective war machines have the traces of First Age Anatolian States.Furthermore, cultural differences and practical needs, coming with the geographical areas of each state, also reflect to the army.Of course, military components, such as war equipments and strategies, that Ionians,a maritime state, was formed differently compared to the Urartus who tried to dominate hard mountainous regions.Anatolia,a natural bridge for people,always met new military concepts which resulted from the cultural waves of people coming from East and West; at the same time Anatolia was affected by these waves but in the end,it converted these military concepts into original ones to Anatolia, then it spread this original value to other nations.Constitutional and systematic existence of the army concept that the First Age Anatolian States composed with common and different components has been the first proof of necessity that all the states, which always wanted to dominate the Anatolian Peninsula,should deal with the military concept in the first place throughout the history.However,for those in this geography,the dominant condition has been primarily necessary for the existence of this political constitution. The armies of the First Age Anatolian States were systematic, dynamic and suitable for the weaponry technology of the time. They were constitutions which had their own offense and defense powers and also economic and political missions.Throughout the history they have become the first historical example of a formation which will always be the same in terms of meaning and function despite the formal changes of the states that will survive in this political climate.
Collections