Ülke içinde yerinden edilen ikinci kuşak ve sosyo- ekonomik nedenlerle göç eden ikinci kuşak bireylerin travmatik stres belirtileri, başa çıkma ve uyum düzeylerinin karşılaştırılması
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Amaç: Göç olgusu insanlık tarihi kadar eski bir olgu olmakla birlikte dünyadaki değişim ve gelişimlerden etkilenen siyasi, ekonomik, sosyal, kültürel, ekolojik vb. nedenlerle zorunlu ya da gönüllü gerçekleştirilen bir olgudur. Literatüre bakıldığında zorunlu göçlerin ülke sınırları içinde gerçekleşmesi durumunda ''ülke içinde yerinden edilme'' kavramıyla, ülke sınırları dışında gerçekleşmesi durumunda ise '' mülteci'' kavramıyla ele alındığı görülmektedir. Özellikle son yüzyılda yaşanan iç savaşlar gerek dünya genelinde gerekse de Türkiye'de ülke içinde yerinden edilme ve mültecilik kavramlarını tekrar gündeme getirmiştir. Giderek artmakta olan 'ülke içinde yerinden edilme ve mültecilik' başta ruh sağlığı olmak üzere sosyal, kültürel, ekonomik vb. birçok alanda sorunları da beraberinde getirmiştir. Özellikle Türkiye'de Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde 1990'lı yıllarda çatışma ya da güvenlik nedeniyle gerçekleşen ülke içinde yerinden edilmeler sonucu, göçe maruz kalan kişiler ruhsal anlamda çeşitli sıkıntılarla karşı karşıya kalmıştır. Kaynaklarda yerinden edilmiş kişilerin yaşadıkları ruhsal sorunların ikinci kuşaklarında da ortaya çıkabileceğini gösteren veriler mevcuttur. Bununla birlikte ülkemizde ülke içinde yerinden edilen ikinci kuşak bireylerin ruhsal durumu ile ilgili yapılan çalışma sayısının yok denecek kadar az olduğu görülmektedir. Söz konusu çalışmada ikinci kuşak bireylerin yaşam boyu karşılaştıkları travmatik yaşantılar, travmatik stres, stresle başa çıkma ve sosyal uyum düzeylerine ilişkin veriler elde edilerek literatüre katkıda bulunacağı umut edilmektedir. Temelde; bu araştırmanın genel amacı; ülke içinde yerinden edilen ikinci kuşak bireyler ile sosyo-ekonomik nedenlerle göç eden ikinci kuşak bireylerin, ruhsal travma belirtileri, kullandıkları başa çıkma yöntemleri ve uyum düzeylerini belirlemek ve her iki grubun başa çıkma yöntemleri ve uyum düzeylerini karşılaştırarak her iki grup arasında anlamlı bir farklılık olup olmadığını saptamaktır.Yöntem: Tanımlayıcı nitelikte olan bu çalışma ağırlıklı olarak 1990'lı yıllarda, Diyarbakır ilinin kırsal bölgelerinden yine Diyarbakır kent merkezine çatışma ve güvenlik nedeni ile ülke içinde yerinden edilen ikinci kuşak ile sosyo-ekonomik nedenlerle göç eden ikinci kuşak on sekiz yirmi üç yaş arası otuz kadın ve otuz erkek bireyle yapılmıştır. Kartopu örneklem tekniği ile kişilere ulaşılmış ve kişilerin hanelerinde yüz yüze yapılan görüşmelerde katılımcılara ''Sosyo-demografik, Göç Süreci ve Ruhsal Travma Bilgi Formu, Çocukluk Çağı Travmaları Ölçeği, Travmatik Stres Belirti Ölçeği, Stresle Başa Çıkma Ölçeği ve Sosyal Uyum Ölçeği'' uygulanmıştır. Bulgular: Yapılan çözümleme sonucunda her iki grubun yaşam boyu karşılaştıkları travma yaşantıları, travmatik stres belirtileri, stresle başa çıkma ve sosyal uyum düzeyleri açısından arasında istatistiksel açıdan anlamlı bir farklılık bulunmamıştır. Bu sonucun her iki gruptaki bireylerin aynı yerleşim bölgesinde ikamet etmeleri, bununla birlikte yaşanılan yerleşim yerinde çatışmalı ve süreğen travmatik yaşantıların uzun süredir devam etmesi ve çatışmalı ortam içinde yaşamanın etkisinin ekonomik nedenlerle göç edenleri de etkileyebilmesi ile açıklanabilir. Bununla birlikte her iki kuşağın çocukluk çağı travmaları ve travmatik stres belirtileri anlamlı düzeyde yüksek çıkmıştır. Sonuç: Süreğen çatışmaların devam ettiği bölgelerde kuşaklararası çatışmaların etkisini saptamak güç olabilmektedir. İkinci kuşakla ilgili yapılacak çalışmalardan sağlıklı sonuçlar elde edilmesi için bu çalışmaların çatışma ve şiddetin etkisinin daha az olduğu alanlarda yapılarak, çatışma ve şiddet yaşantılarının yarattığı travmatik etkilerin kontrol altında tutulduğu bölgelerde yapılması önerilmektedir. Objective: Immigration, being as old as human history, is a compulsory or voluntary phenomenon affected by global change and development of political, economic, social, cultural, ecological reasons etc. If the forced migration is compulsory within the borders of a country, it is seen to be called `internal displacement` in literature; if the immigration takes place outside of the country's borders, the concept changes and it is called `refugee`. Civil wars that experienced especially throughout the last century has brought up the concepts of `internally displaced person` and `refugee` both worldwide and in Turkey. An increasing `internal displacement and refugee` has brought the problems in many areas including particularly mental health, social, cultural, economic etc. During the 1990s especially in Eastern and Southeastern Anatolia in Turkey, people who are exposed to forced migration as a result of conflict and security reasons within the country have faced various mental health problems. The mental health problems experienced by internally displaced people also can occur in the second generation, however, in our country, the number of studies about the mental status of second-generation who was displaced in the country is to be seen little or none. In this work, it is supposed to contribute to the literature by obtaining data on traumatic stress, life time traumatic experiences, stress-coping and social adaptaion level of the second generation. Basically; The overall objective of this research is to compare the level of stress-coping and mental health status of the second-generation that immigrate in the country because of socio-economic reasons and of the second generation that displaced in a southeastern metropolitean city; Diyarbakır in Turkey.Method: This study is done with 30 men and 30 women aged between 18-23 are choosen among the second generation internally displaced from rular area of Diyarbakır to the center of Diyarbakır because of security and conflict and the second generation immigrate because of socio-economic reasons. Snowball sampling was used in order to reach the migrant and it has been interviewed with participant face to face in their household. ''Socio Demografic, Migration Process and Psychological Trauma Assesment Form, Childhood Trauma Questionnaire (CTQ) , Traumatic Stress Scale, Stress Coping Style Scale (SCSS) and Social Adaptation Self-Eveluation Scale (SASS) have been applied. Results: As a result statistically significant differences between both groups in terms of life time trauma experiences, traumatic stress symptoms, stress-coping styles and social adaptation levels. It is thought that this can be explained because of that both groups inhabit same area and also there are conflict and ongoing traumatic events in this area. However, both generations of childhood trauma and traumatic stress symptoms has been found significantly high. Conclusions: It can be difficult to determine effects of transgenerational trauma clash in the regions where the chronic conflicts are going on. Two have more results, studies about second generation should be carried out on the areas where there has been less conflict and violence, thereby controlling the traumatic effects of these events. Key words: İnternal displacement, second generation, traumatic stres, stress-coping style, adaptaion.
Collections