Türkiye susam (Sesamum indicum L.) populasyonlarında bazı özelliklerin varyasyonu ve verim ile kalite tipi hat geliştirme olanakları
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Ülkemizde yetiştirilen yerel susam populasyonlarının önemli bazı özelliklerinin varyabilitesini saptamak, bu varyabiliteden saf hat seleksiyonu ile yüksek verim tipi, yüksek yağ tipi, yüksek oleik asit tipi ve yüksek linoleik asit tipi hat geliştirme olanaklarını araştırmak amacıyla, 1993-1996 yılları arasında yürütülen bu çalışmada elde edilen önemli sonuçlar aşağıda sunulmuştur. Türkiye'de kültürü yapılan yerel susam çeşitlerinin X99. 60' sınırı iki karpelli (4-lokuslu) ve 550.40'nın dört karpelli (8-lokuslu) ; %94.82'sinin tek kapsüllü ve %5.18'nin üç kapsüllü olduğu saptanmıştır. Tohum kabuğu rengi bakımından %48.93'nün kahverengi, %30.11'nin sarı, %/ 2. 83 'nün beyaz, %7.18'nin koyukahve rengi ve %0.95'nin siyah tohumlu olduğu belirlenmiştir. Marmara bölgesinde daha çok sarı (%73.08), Ege bölgesinde daha çok kahverengi (%38.09) ve beyaz (%34.86), Akdeniz bölgesinde daha çok kahverengi (%87.68) ve G.Doğu Anadolu'da ise daha çok koyukahverengi (%47.88) ve kahverengi (3537.22) tohumlu yerel çeşitlerin kültürü yapılmaktadır. Populasyonların ortalama olarak yaprak şekilliligi bakımından %48.36'smın parçalı, %51.73'nün düz veya hafif yırtmaçlı olduğu; sap tüylülügü bakımından %80.19'nun çıplak veya çok kısa, %19.14'nün seyrek ve %1.25'nin sık tüylü olduğu; kapsül tüylülügü bakımından ise %42.61'nin çıplak veya çok kısa, %47.24'nün seyrek ve %11.57'sinin sık tüylü olduğu saptanmıştır. Türkiye susam populasyonlarının tamamının dallanan ve kapsüllerini çatlatan bitki tiplerinden oluştuğu, gelişme süreleri bakımından ise daha çok erkenci ve orta erkenci olgunlaşma grubunda yer aldıkları saptanmıştır. Dallarını ve ilk kapsüllerini yukarıda oluşturan populasyonların daha çok orta geççi grupta, aşağıda oluşturan populasyonların ise daha çok erkenci grupta yer aldığı gözlenmiştir. 85Türkiye susam populasyonlarının ortalama 244.1 oranında yağ içerdiği ve populasyonlar arasında %16.8 ( %35. 1 -51. 9 ) oranında bir değişim aralığı olduğu saptanmıştır. Palmitik asit içeriğinin %8. 7-10.2 arasında, stearik asit içeriğinin %4. 0-5.0 arasında, oleik asit içeriğinin 241.1-47.2 arasında ve linoleik asit içeriğinin 238.2-43.4 arasında değişim gösterdiği, ayrıca çok düşük miktarlarda miristik, palmitoleik ve arasidik asit bulunduğu saptanmıştır. Türkiye'nin farklı ekolojik bölgelerinde yetiştirilen yerel susam çeşitleri arasında yağ içeriği ve yağ asitleri bakımından belirgin farklılıklar bulunmuştur. Kuzey enlemlerinden güney enlemlerine doğru inildikçe düzenli olarak palmitik ve linoleik asit içerikleri azalırken, yağ, stearik ve oleik asit içeriklerinin arttığı saptanmıştır. 1993 yılında 72 susam populasyonu içinden verim, yağ, oleik ve linoleik özellikleri bakımından 8 üstün populasyon belirlenmiş, 1994 yılında bu populasyonlardan amaçlanan özellikler ile ilgili toplam 800 (8x100) adet tek bitki örneklenmiş, 1995 yılında ise bu teksel örneklerden üstünlük gösteren toplam 160 (8x20) adet hattan 16 (8x2) adedi yüksek verim, yağ, oleik ve linoleik tipi hat olarak seçilmiştir. 1996 yılında Tesadüf Blokları Deneme Desenin1 de 4 tekerrürlü olarak denenen 16 hat arasında, verim tipi hatlardan TR 3821560 ve TR 3821593 hatları sırasıyla 107.41 ve 106.16 kg/da verimle ilk iki sırada yer almışlardır. Her iki hattın kontrole (Muganlı-57) göre 216.9 ve 215.9 daha yüksek verimli olduğu belirlenmiştir. TSP 933749 hattı 263.25 oranla diğer tüm hatlar arasında en yüksek yağ içeren hat olarak belirlenmiştir. Bu hattın kontrole göre 25.98 daha yüksek yağ içeriğine ve 214.52 daha yüksek yağ verimine sahip olduğu saptanmıştır. 86Oleik tipi hatlar arasında %45.69 ile TSP 933229 hattının en yüksek oleik, linoleik tipi hatlar arasında %45.96 ile TSP 932410 hattının en yüksek linoleik asit içerdiği saptanmıştır, %45'in üzerinde oleik asit içeren TSP 933229 ve TR 3821512 hatları yüksek oleik tipi, %45'in üzerinde linoleik asit içeren TSP 932410 ve TSP 932403 hatları yüksek linoleik tipi hatlar olarak belirlenmiştir. Oleik tipi hatların linoleik tipi hatlara göre oleik/linoleik oranlarının daha yüksek, iyot değerlerinin daha düşük olduğu belt rlenmiştir. Bu sonuç, oleik tipi hatların yag stabilitesinin linoleik tipi hatlara göre daha yüksek oldugununu göstermiştir. Korelasyon ve stepwise regresyon analizleri sonucunda, tohum verimi; yag verimi, hasat indeksi, bitki tohum verimi ve 1000 tohum ağırlığı ile 0.01 düzeyinde önemli ve olumlu, ilk kapsül yüksekliği ile 0.01 düzeyinde önemli ve olumsuz ilişkiler vermiştir. Yag içeriğinin genel olarak linoleik asit ile olumlu, oleik asit ile olumsuz ilişkiler verdiği belirlenmiştir. Ancak, yüksek yag içeriği yönünden yapılacak seleksiyonlarda yag kalitesinde önemli bir değişiklik olmayacağı tespit edilmiştir. Yüksek oleik veya yüksek linoleik asit içeriği yönünden yapılacak seleksiyonlarda ise; oleik asit artarken linoleik asidin, linoleik asit artarken oleik, stearik ve palmitik asidin önemli oranlarda düşüş göstereceği saptanmıştır. This research counducted between 1993 and 1996 was aimed to determine the variability of certain characters in local sesame populations grown in Turkey and to develope superior lines with high yield, high oil, high oleic and high linoleic acid types via pure line selection. It was found that local varieties grown in Turkey were 99.60% of feica#pellata with guadriloculi and 0.40% of guadricarpellata with octoloculi types; 94.82% of monocapsulle and 5.18% of tricapsulles types. The distribution of mean frequencies for the seed coat colour in the sesame populations were brown, yellow, white, darkbrown and black with the percentages of 48.93%, 30.11%, 12.83%, 7.18% and 0.95%, respectively. The frequency of seed colours among the region was different: brown was most frequent in Mediterranean (87.68%) and Aegean (38.09%), yellow was in Marmara (73.08%) and darkbrown was in South East Anatolia (47.88%) regions. Frequency of leaf shape was 48.36% tri- lobed or tri-foliate and 51.73% ovate or slightly serrate on average. Stems of the varieties were 80.19% with naked or short hairy, 19.14% with sparse hairy and 1.25% with dense hairy, while 42.61% of the capsules was naked (or smooth), 47.24 % was sparse and 11.57% was dense hairy. All Turkish sesame populations had branching habit and dehiscent capsule types. They were placed in early and middle early maturity goups. Varieties that constitute their branches and first capsules on the upper part of the main stem were in the late maturity group, while varieties constitute their branches and first capsules on the bottom part of the main stem were in the early maturity group. 88The average oil content of Turkish sesame populations were 44.1% with a range of 35.15 and 51.9%. Fatty acid composition of the oil in the populations had the following range; palmitic acid 8.7-10.2%; stearic acid 40-50%; oleic acid 41.1-47.2% and linoleic acid 38.2-43.4%. Other fatty acids present in small quantities were myristic, palmitoleic and arachidic acid. Oil and fatty acids contents varied dramatically according to the growing regions. The varieties introduced from northern altitudes contained more palmitic and linoleic acid, but less #il, stearic and oleic acid contents than the varieties from southern altitudes. 8 out of 72 sesame populations were determined as superior for the characters of seed yield, oil, oleic acid and linoleic acid contents in 1993. 800 (8x100) single plants for the characters mentioned above were sampled within the superior populations in 1994. 160 (8x20) lines selected from the 800 single plants were grown in 1995. Total of 16 (8x2) superior lines selected from the 160 lines were planted along with the control variety Muganli-57 in Randomized Complate Block Design with four replication in 1996. TR 3821560 and TR 3821593 lines which had 16.9% and 15.9 % higher seed yield respectively than the control variety were determined as superior for high yield. TSP 933749 line with 63.25 % oil content was determined as superior for high oil content. It gave 5.98% more oil content and 14.52% more oil yield when compared to the control variety. The highest oleic acid content (45.69%) was found in TSP 933229 and highest linoleic acid content (45.96%) was found in TSP 932410. TSP 933229 and TR 3821512 lines which had oleic acid over 45% were determined as high oleic acid type lines and also TSP 932410 and TSP 932403 lines which had linoleic acid over 45% were determined as high linoleic acid type lines. It was found that oleic type 89lines had higher oleic/linoleic ratios and lower iodine values when compared to linoleic type lines. For this reason, oil stability of oleic type lines was higher than that of linoleic acid type lines. According to correlation and step-wise regression analysis results, it was found that correlation coefficients between yield and yield components and among oil quality criteria were statistically significant. Seed yield showed significant positive correlations at 0.01 levels* with harvest index, plant seed yield and 1000 seed weight, but significant negative correlation was found at 0.01 level with first capsule height. It was determined that there will not be any significant changes in oil quality for the selection of high oil content. In the selection of the high oleic or linoleic acid content, it was determined that when oleic acid increased, linoleic acid decreased; when linoleic acid increased, oleic, stearic and palmitic acid decreased in significant amounts.
Collections