Farklı bitirme ve cila tekniklerinin kompozit rezinlerin yüzey pürüzlülüğü üzerine etkilerinin ın-vitro incelenmesi
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Bu in-vitro çalışmanın amacı, farklı bitirme ve cila sistemlerinin, anterior bölgede kullanılabilecek farklı kompozit rezinlerin yüzey pürüzlülüğü üzerine etkisini değerlendirmektir. Doğal diş rengindeki restoratif materyallerden olan bir nanohibrit (Herculite XRV Ultra Anterior), bir nanofil (Filtek Ultimate Universal Enamel) ve bir mikrohibrit (G-aenial Anterior) kompozit değerlendirildi. Alt ve üst yüzeyleri şeffaf bant ile kaplanmış paslanmaz çelik kalıp (10 mm çap, 2 mm kalınlık) kullanılarak 168 (n=56 herbir kompozit için) adet örnek elde edildi. Polimerizasyon ve düzeltme işlemlerinden sonra, her gruptan herhangi bir polisaj işlemi uygulanmamış sekiz örnek kontrol grubu olmak üzere ayrıldı. Herbir kompozit grubu için örnekler rastgele altı gruba ayrıldı: Sof-Lex Disk (3M ESPE), Sof-Lex Spiral (3M ESPE), Optidisc (Kerr), HiLusterPlus (Kerr), OptraPol (Ivoclar), CLEARFIL Twist DIA (Kuraray). Ortalama yüzey pürüzlülüğü yüzey profilometresi ile ölçüldü. Elde edilen veriler her iki test için de 0.05 anlamlılık düzeyinde; tek yönlü varyans analizi (One Way Anova) ve Tukey Post Hoc Test ile karşılaştırıldı. Çalışmamızın sonuçları incelendiğinde; tüm kompozit grupları için polisaj yöntemlerine göre en pürüzsüz yüzeyler kontrol gruplarında elde edildi (p<0.05). Profilometre ile yapılan ölçümlere göre çok aşamalı cila sistemleri (Optidisc ve Sof-Lex disk) uygulanan grupların, tek ve iki aşamalı cila sistemleri uygulanan gruplara göre daha pürüzsüz yüzeylere sahip olduğu tespit edildi (p<0.05). Kompozit tipleri arasında en düşük yüzey pürüzlülüğü değeri nanofil (Ra=0.21µm±0.08µm), en yüksek yüzey pürüzlülüğü değeri ise mikrohibrit kompozit rezin (Ra=0.73µm±0.15µm) grubunda bulundu. Farklı kompozit tipleri arasında anlamlı fark bulunmadı (p>0.05). Ancak çok aşamalı sistemler diğer cila sistemleriyle karşılaştırıldığında anlamlı fark gözlendi (p<0.05). Sonuç olarak, çeşitli bitirme ve cila sistemleri uygulanan farklı kompozit gruplarındaki örneklerin klinik olarak kabul edilebilir yüzey pürüzlülüğü sergilediği bulundu. The aim of this in vitro study was to evaluate the effects of different finishing and polishing techniques on the surface roughness of resin composites. The tooth-colored restorative materials evaluated were a nanohybrid (Herculite XRV Ultra Anterior), a nanofill (Filtek Ultimate Universal Enamel) and a microhybrid (G-aenial Anterior) composites. A total of 168 specimens (10 mm in diameter, 2 mm in thickness) were fabricated (n=56 for each composite) in a stainless steel mold covered with a Mylar strip. After the light curing and setting cycle, eight specimens from each group which received no polishing treatment were used as control group. For each composite groups, the specimens were randomly divided into six polishing systems: Sof-Lex Disc (3M ESPE), Sof-Lex Spiral (3M ESPE), Optidisc (Kerr), HiLusterPlus (Kerr), OptraPol (Ivoclar), CLEARFIL Twist DIA (Kuraray). The average surface roughness was measured with a surface profilometer. The data were analyzed using the One Way Anova and Tukey Post Hoc Test at a significance level of 0.05 for both tests. As analyzing the results of our study, the most smooth surfaces were achieved under Mylar strip for all composite groups (p<0.05). According to the measurements done by profilometer, the groups which were exposed to multistep polishing systems (Optidisc and Sof-Lex disc), present more smooth surfaces compared to the groups that are exposed to single and double step polishing systems. The results also showed that among the resin types the least average surface roughness value were obtained in nanofill composite (Ra=0.21µm±0.08µm) whereas the highest Ra values were demonstrated in microhybrid composite (Ra=0.73µm±0.15µm). There were no statistically significant differences between using varied resin composites (p>0.05). However, when compared with multiple systems and other polishing systems meaningfull differences were observed (p<0.05). As a conclusion, the samples in different resin composite groups which are applied various finishing and polishing systems showed clinically acceptable surface roughness.
Collections