Maksiller gömülü kanin etiyolojisinde rol oynayan faktörlerin değerlendirilmesi
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Çalışmamızın amacı palatinalde ve bukkalde gömülü maksiller kaninlerle ilişkili etiyolojik faktörlerin konik ışınlı bilgisayarlı tomografi görüntüleme tekniği ile belirlenmesidir. Çalışmaya maksiller daimi kaninleri gömülü olan 124 ve maksiller daimi kaninleri sürmüş olan 190 hasta dahil edilmiştir. Gömülü kaninleri olan hastalar, kaninleri bukkalde ve palatinalde gömülü olanlar olarak iki gruba ayrılmışlardır. Maksiller dişlere, dental arka ve iskeletsel bileşenlere ait nitel ve nicel değişkenler ve maksiller gömülü kanin dişlerle ilişkili kök rezorbsiyonu konik ışınlı bilgisayarlı tomografi görüntüleri üzerinde değerlendirilmiştir. Palatinalde gömülü kanin grubunda lateral keser kron meziodistal genişliği ve kök uzunluğu ve maksiller molarlar arası genişlik diğer gruplara göre istatistiksel olarak anlamlı şekilde azalmıştır. Nazal taban genişliği ve premolarlar arası genişlik bukkalde gömülü kanin grubunda diğer gruplara göre istatistiksel olarak anlamlı şekilde azalmıştır. Jugal noktalar arası genişlik bakımından gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark yoktur. Bukkalde ve palatinalde gömülü kanin gruplarının maksiller ark uzunlukları kontrol gurubundan istatistiksel olarak anlamlı şekilde kısayken; bukkalde ve palatinalde gömülü kanin grupları arasında anlamlı bir fark yoktur. Maksiller keser gömülülüğü bukkalde gömülü kanin grubunda istatistiksel olarak anlamlı düzeyde fazla görülürken diğer dental anomalilerle ilişkili bukkalde ve palatinalde gömülü kanin grupları arasında anlamlı bir fark yoktur. Gömülü maksiller kaninlerin sebep olduğu kök rezorbsiyonu maksiller lateral keserlerde (% 45,1) santral keserlerden (% 10,5) daha fazla görülmektedir. Santral keserlerdeki rezorbsiyon en sık orta üçlüde görülürken, lateral keserlerdeki rezorbsiyon en sık apikal üçlüde görülmektedir. Bukkal ve palatinalde gömülü kaninlerin etiyolojilerinde farklılıklar vardır. Palatinalde gömülü kanini olanlarda lateral keser kron genişliğinin ve kök uzunluğunun azalması etiyolojisinde rehberlik teorisi olduğunu desteklemektedir. The aim of this research was to identify the etiologic factors associated with palatally impacted canines and buccally impacted canines by using the cone beam computed tomography technique. One hundred and twenty four patients with impacted maxillary canines and 190 patients with erupted maxillary canines were included for this research. Impacted canine patients were divided into two groups: those with buccally impacted canines and those with palatally impacted canines. The datas for qualitative and quantitative variables of the teeth, dental arch, and skeletal components and root resorption associated with impacted maxillary canines were analyzed with the cone beam computed tomography technique. The mesiodistal dimension of the lateral incisor, the root length of the lateral incisor and intermolar width were significantly smaller in the palatally impacted canine group than in the other groups. Interpremolar width and nasal cavity width were significantly smaller in the buccally canine group than in the other groups. Skeletal width (interjugal points) was similar among the groups. The groups with palatally impacted or buccally impacted canines had significantly decreased arch length value than control group but there was not different among the impaction groups. The group with buccally impacted canines had significantly increased prevalence values of incisor impaction than the group with palatally impacted canines. The presence of other dental anomalies were similar among the impaction groups. The resorbed teeth associated with impacted maxillary canines comprised % 45,1 lateral incisors and % 10,5 central incisors. The majority of lesions are located in the middle third of the root for central incisors and the majority of lesions are located in the apical third of the root for lateral incisors. There are differences between etiologic factors of buccally impacted canines and palatally impacted canines. Palatal canine impaction is mostly associated with small mesiodistal dimension and root length of lateral incisors, consistent with the guidance theory.
Collections