Dispeptik hastalarda gastrik helıcobacter pylorı enfeksiyonunun duodenit etiyolojisindeki yeri ile duodenitin klinik, endoskopik ve histopatolojik özellikleri üzerine etkisi
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Duodenit, hem endoskopik incelemeler sırasında hem de alınan biyopsi incelemelerinde sıkça karşılaşılan bir durumdur. Duodenit bazen özgün hastalıkların habercisi, bazen hastalıklara eşlik edebilen bir durum ve bazen de bağımsız olarak kendi başına görülen bir bozukluk olarak karşımıza çıkabilir.Duodenitin özgün özelliklerinin işaret ettiği durumlar yeterince bilinmesine karşın özgün olmayan duodenitin özellikleri ve etiolojileri yeterince araştırılmamıştır. Bu çalışmada dispepsisi olan duodenitli hastaların klinik, laboratuar, endoskopik, histopatolojik özellikleri ve gastrik H pylori varlığının duodenitin bu özellikleri üzerine etkileri araştırıldı. Ayrıca tüm incelenen parametreler arasında bir ilişki olup olmadığı da belirlenmeye çalışıldı. Çalışmaya 77'si kadın (%58,8) 54'ü erkek (%41,2) toplam 131 hasta alındı. Bu hastalar Roma II kriterlerine göre dispeptik yakınmaları açısından iki gruba ayrıldı; hastaların %66,6'sı ülser-benzeri dispepsi, %33,4'ü dismotilite benzeri dispepsi semptomları göstermekteydi. Duodeniti olan hastaların dispeptik semptomları gastrik H pylori varlığına veya yokluğuna göre fark göstermemekteydi (p=0,125). Bu hastalar, yapılan üst GİS endoskopilerindeki duodenitin endoskopik görünümleri açısından da Sydney sınıflamasına göre eritematöz, erozif, nodüler ve hemorajik duodenit olarak dört grupta değerlendirildiler. Alınan duodenum biyopsilerinde villüslerin yapısı, intraepitelyal lenfositoz , duodenit aktivite şiddeti gibi parametreler açısından histopatolojik incelemeleri yapıldı. Duodeniti olan hastalar gastrik H pylori varlığı veya yokluğuna göre değerlendirilerek hemoglobin, hematokrit, MCV, demir,total demir bağlama kapasitesi , transferrin satürasyonu, ferritin ve vitamin B12 değerleri açısından iki grupta karşılaştırıldı, ferritin değeri dışında gruplar arasında anlamlı fark yoktu (p=0,001). Gastrik H pylori negatif ve pozitif olan hastalarda duodenitin endoskopik görünümleri karşılaştırıldığında erozif duodenit görünümü H pylori pozitif olan grupta daha sık görülüyordu ve anlamlı fark mevcuttu (p=0,039). Histopatolojik özelliklerden villüs obliterasyonu ve intraepitelyal lenfositoz da H pylori pozitif grupta daha sık görülmekteydi (sırasıyla p=0,0001 ve p=0,001). Sonuç olarak duodenit etiolojisinde çeşitli faktörler mevcuttur and gastrik H pylori enfeksiyonu varlığı duodenitin bazı endoskopik, histopatolojik ve laboratuar özellikleri üzerine etki eden etiolojik faktörlerden biridir. Bu konuda daha ileri araştırmalar yapmak duodeniti ve duodenit etiolojisini daha iyi anlamamızı sağlayacaktır. Duodenitis is a condition seen frequently both during endoscopical investigations and biopsy samples' histopathological assessements. Duodenitis is sometimes encountered as a heralding feature of spesific diseases and sometimes an independent disorder of its own. Although the spesific features of duodenitis which points to spesific conditions are adequately known, the features of non-spesific duodenitis and its' aetiologies are not investigated. In this study the clinical, laboratory, endoscopical features of dyspeptic duodenitis patients and also the effect of the existence of gastric H pylori on these features of duodenitis are assessed. Moreover, an association between these parameters is also tried to be determined. A total number of 131 patients of which consisted of 77 females (%58,8) and 54 males (41,2) were enrolled in the study. These patients were separated into two groups using the Rome II criteria in terms of their dyspeptic symptoms; 66,6% of the patients had ulcer-like dyspepsia and 33,4% of the patients had dysmotility-like dyspepsia. The dyspeptic symptoms of duodenitis patients showed no difference with regard to whether H pylori existed or not (p=0,125). The patients were categorised in four groups, namely as erythematous, erosive, nodular and haemorrhagic in terms of the Sydney classification according to their endoscopical appearances during their upper GI endoscopies. From the biopsy samples taken from the duodenum, histopathological investigations were done with regard to parameters such as villous architecture, intraepithelial lymphocytosis and severity of duodenitis activity. The patients with duodenitis were put into two groups according to their H pylori status and then values of hemoglobin, hematocrit, MCV, iron, total iron binding capacity, transferrin saturation, ferritin and vitamin B12 values were compared in the two groups; there were no significant differences between the two groups except for ferritin value (p=0,001). When H pylori negative and positive patients were compared concerning their endoscopical appearances, erosive duodenitis was encountered more frequently in the H pylori positive group and there was a significant difference (p=0,039). Villous obliteration and intraepithelial lymphocytosis as histopathological features were seen more frequently in the H pylori positive group (p=0,0001 and p=0,001, respectively). As a conclusion a variety of factors exist in the etiology of duodenitis and the existence of gastric H pylori infection is one of the factors which influences some of the endoscopical, histopathological and laboratory features of duodenitis. Further investigations on this issue will help us understand the etiology of duodenitis better.
Collections