Mide kanserlerinin ve serozal invazyonunun sonografik değerlendirilmesi
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
ÖZET Mide kanserlerinde-4 ve seseozal invazyönunun değerlendirilmesinde sonografinin yerini belirlemek amacıyla; klinik bulgular ve MDG ile mide kanserinden şüphe edilen 50 vaka, bulguları bilinmeksizin, prospektiv olarak Transabdominal ultrasonografi ile incelendi. Tüm vakalar endoskopik bakı, biopsi yada operasyon ile histopatolojik olarak doğrulandı. 32 vakanın mide kanseri, 18 vakanında normal olduğu belirlendi. Ayrıca mide kanserli 12 vaka operasyon sonuçlan ile serozal invazyon yönünden de sonografik olarak kıyaslandı. Tüm vakalar aç olarak önce mideleri boş iken rutin ultrasonografi ile incelendiler. Sonra Î.M Buscopan uygulanıp 400-500 mi dinlendirilmiş su içirilerek bulgular belirlendi.Standart pozisyonlarda mide MÜelerinin lokalizasyonu, boyutları, duvar kalınlıkları ve diagnostik değeri araşfırıldı.Boş ve su dolu midenin ultrasonografik mcelenmesinin kitlelerin tespitindeki etkisi belirlendi. Ultrasonografi bulguları mevcut Baryumlu mide- duodenum grafisi ve endoskopik sonuçlar ile kıyaslandı. Boş midenin Transabdominal ultrasonografik bakısında kitlelerin % 62' si tespit edilebilirken su dolu midenin ultrasonografik tetkikinde ise kitlelerin % 90'ı görüntülenebilmiştir. Vakalarımızda kadın erkek oranının Hteratürdekinin aksine eşit olduğu ve ultrasonografi ile gözlenen kitlelerin ancak % 10'unun palpable olduğunu belirledik. Ultrasonografi ile saptadığımız en küçük kitle 9x30 mm boyutlarında idi. Ultrasonografinin antrum ve korpus yerleşimli kitleleri saptamada daha başarılı olduğunu, fundus ve kardia tümörlerini göstermede kısmen yetersiz olabildiğini bu anlamda da Transabdominal ultrasonografi ile gastrik malignitenin tamamen ekarte edilemeyeceğini gördük. Ultrasonografi ile serozal invazyonun değerlndirilmesinde %58 doğruluk oranı saptadık.Bu nedenle daha yüksek oranlan bildirilen Endoskopik Ultrasonografinin invazyonu 56değerlendirmede daha uygun olduğu kanısına varıldı. Ultrasonografînin serozal invazyonun saptanmasında antral kitlelerde daha başarılı olduğu, kardia ve fundus kitlelerinde ise yeterli olmadığını belirledik. Ultrasonografînin mide duodenum grafisi ve Endoskopiye üstünlüğünün serozal invazyonu değerlendirebilme, mide duvar yapısını gösterebilme ve buna bağlı exogastrik yayılım ve komponent hakkında bilgi verebilmesi olduğunu düşündük. Yine ultrasonografi mide duvarının histolojik yapısına uyan tabakaları göstermek bakımından da Bilgisayarlı Tomografiden avantajlı bulundu. Ultrasonografînin mide-duodenum grafisi ve endoskopi gibi tetkik yöntemlerinin uygulanamadığı ya da şüpheli bulunduğu vakalarda tanıya yardımcı olacağı düşünüldü. Sonuçta ultrasonografînin dispepsi, dolgunluk hissi, ağrı gibi epigastrik yakınmaları yada epigastrik kitle şüphesi olan vakalarda mide kanseri açısından % 90'a varan tanı değeri yanında; non-invaziv, non-iyonizan, ucuz, pratik, kolay tekrarlanabilen bir yöntem olarak ilk tercih edilecek tetkik olması gerektiği kanısına vardık. 57
Collections