İkinci Dünya Savaşı`na kadar Türk Donanması ve donanmanın dış politikadaki yeri
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
ÖZET Birinci Dünya Savaşı sonrasında Avrupa' daki tüm siyasi, askeri ve ekonomik dengeler bozulmuştur. Bu aşamada ortaya çıkan siyasi ve ekonomik çıkar çatışmaları, bir sonraki dünya savaşının habercisi olmuştur. Bu durumdan endişe duyan devletler tarafından Milletler Cemiyeti kurulmuş ve silahsızlanma için uluslararası konferanslar düzenlenerek devletlerin gemi ve silah üretimlerine sınırlamalar getirilmiştir. Avrupa'da yaşanan bu silahsızlanma politikalarına rağmen Türk Donanması Atatürk döneminde kurulmuş ve temel gelişimini tamamlamıştır. 1924 yılında Atatürk'ün Hamidiye gemisi ile yaptığı gezi sonrasında verdiği direktifler ve uğraşılar ile Türkiye Cumhuriyeti deniz tarihi açısından önemli olan Deniz Bakanlığı kurulmuştur. Deniz Bakanlığı 1928 yılına kadar varlığım sürdürmüş, Yavuz-Havuz davasından sonra kaldırılarak yerine Deniz Müsteşarlığı getirilmiştir. Müsteşarlık döneminde donanma teknik, lojistik, personel ve organizasyon yapısındaki temel gelişimini tamamlamıştır. Cumhuriyetin ilan edilmesinden İkinci Dünya Savaşı'na kadar geçen dönemde Türk Hükümeti, birkaç parça yaşlı savaş gemisi ile kurulan donanmaya modern savaş gemileri almış ve mevcut eski gemileri onarmıştır. Donanma personelinin eğitim seviyeleri artırılmış, tersaneler faal hale getirilmiş, yeni üsler ve filolar kurulmuştur. Bu süreç sonunda Türkiye, Karadeniz, Ege ve Akdeniz'de Türk karasularındaki çıkarlarını koruyabilecek ve denizlerden gelebilecek tehlikeleri önleyebilecek duruma gelmiştir. Türk Hükümeti, diplomatik görüşmelerde donanmayı kullanarak yeni rejimin modern ve güçlü yüzünü yabancı devletlere göstermiştir. Bu diplomatik görüşmeler neticesinde; Balkan Antantı'nın temelini oluşturan Balkan Devletleri ile ilişkilerin kurulması, Yunanistan ve İngiltere ile yakınlaşmalar gibi siyasi sonuçlar elde edilmiştir. 1936 yılında Montreux S özleşmesi 'nin imzalanması ile Çanakkale ve İstanbul Boğazlarının kontrolü tamamen Türkiye'ye bırakılmıştır. Bu Boğazların savunulması için ihtiyaç duyulan deniz gücü sayesinde donanmanın teşkilat yapısı büyütülmüş ve savunmadaki işlevi artmıştır. ABSTRACT In the aftermath of the World War-I in Europe, all political, military and economical balances were shaken. In this phase, becoming of the conflicts about political and economical benefits were pointing out the next world war. League of Nations was established by the countries which were anxious about this situation and organized lectures for disarmament and in these lectures some limits were put for governments to their production of warships and weapons. Despite these disarmament policies existing in Europe, Turkish Navy was founded in the period of Atatürk' s presidency and completed it's main development. By Atatürk' s efforts and directions after the cruise onboard Hamidiye in 1924, Republic of Turkey established Ministry of Marine which is very important for Turkish Naval History. Ministry of Defense lasted till 1928, and after the case of `Yavuz-Havuz` it was abolished and Naval Duties of an Undersecretary was established. In this period, Turkish Navy completed it's main development in technical, organization, logistic, and personel configuration. Starting with the declaration of the republic, until the World War-II, Turkish government bought modern warships to it's navy which was founded with some old ships and also repaired the existing old ships. Besides, the training level of navy staff was increased, shipyards were become active, new bases and fleets were founded. At the end of this process Turkey became a situation that could guard it's benefits and prevent threats coming from the other navies in Mediterranean, Black Sea and Aegean. Turkish government showed off modern and strong face of the regime to foreing states in diplomatic contacts by using Turkish Navy. As a result of these diplomatic contacts Turkey got some political outcomes like the relations between Balkan countries which were the fundamentals of Balkan Act and improving relations with Greece and Great Britain. In 1936 by the agreement of Montreux Convention, Turkey got the whole control of Çanakkale and Istanbul Strait. By means of needed naval forces for the defence of these straits, the configuration of Turkish Navy was extended and it's defence function was raised. m
Collections