Post-marksizm`de ideolojinin söyleme dönüşümü
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Bu tezin amacı, Post-Marksizm'de ideolojinin söyleme dönüşümünü, Essex Okulu'nun temsilcileri olarak da bilinen Ernesto Laclau ve Chantal Mouffe'un görüşleri çerçevesinde incelemektir. Bu inceleme yapılırken ideoloji kavramının tarihsel gelişimi ve bu kavramla ilgili önemli tartışmalar ele alınmıştır. Aynı zamanda Laclau ve Mouffe'un kuramsal olarak eleştirdikleri ve teorik geçmişlerini oluşturan Marksizm'deki ideoloji kavramının dönüşümü de incelenmektedir.Marksizm'in yapısal bir sorunu olarak gördükleri ekonomizm, indirgemecilik, determinizm ve özcülük anlayışına bir cevap bulabilmek üzere hareket eden Laclau ve Mouffe'un görüşlerini inceleyen bu tezin temel savlarından biri, Marksizm'i indirgemeci ve özcü bir yapıya sahip olduğu için eleştiren Post-Marksizm'in, bizzat kendisinde de böyle yanlar bulunduğudur. Siyasetin kuruculuğuna verilen önem, toplumsal gerçekliğin reddedilmesi, Marksizm'in teleolojik ve dar metinsel okuma şeklinde değerlendirilmesi, Postmarksizm'in en temel çıkmazlarını oluşturmuştur. Çalışmada, Post-Marksizm'in gelişiminin Marksizm içindeki tartışmalardan ve kuramsal sorunlardan kaynaklanıp kaynaklanmadığı analiz edilirken, Gramsci'nin hegemonya ve Althusser'in adlandırma yaklaşımının Post-Marksist paradigmaya etkide bulunduğu belirtilmektedir. Fakat aynı zamanda hem Althusser'de hem de Gramsci'de kabul edilen toplumsal gerçekliğin, Post-Marksizm'in söylem kuramında ortadan kalktığı da ifade edilmektedir. Marksizm ile Post-Marksizm arasında bir kuramsal devamlılık olmadığı vurgulanırken, Post-Marksizm'in, Marksizm eleştirisinin yetersizliği ortaya konmaktadır.Bu çalışmada Laclau ve Mouffe'un, toplumdaki her şeyin söylemsel olarak kurulduğunu iddia edip sosyal bilimlerdeki bütün sabitlikleri ve dayanak noktalarını redderken, sorgulamadıkları tek belirlemenin tarihüstü ve kurucu bir kategori olarak gördükleri söylemin kendisi olduğu belirtilmektedir. Post-Marksizm'in mit, boş gösteren, eşdeğerlikler zinciri ve ötekileştirme gibi kavramsallaştırmalarının siyaset bilimine bir katkı olarak görülebileceği kabul edilirken bu katkının, düşünürlerin toplumsal gerçeklik alanını reddeden bir çerçeveye sahip olmaları nedeniyle zayıfladığı belirtilmektedir. The aim of this thesis is to analyze the transformation of ideology to discourse in the context of approaches of Ernesto Laclau and Chantal Mouffe, who are known as the representatives of the school of Essex. In this study, it is handled the historical development of the concept of ideology and crucial discussions around the concept. Moreover, it is scrutinized the transformation of the ideology concept in Marxism which is criticized theoretically by Laclau and Mouffe and which constitutes the theoretical background of these philosophers.One of the main claims of this study examining arguments of Laclau and Mouffe who attempt to seek an answer to Marxist notions, that they regard as structurally problematic, such as economism, reductionism, determinism and essentialism, is that Post-Marxism who criticizes Marxism also has reductionist and essentialist sides. The importance given to founders of the politics, the rejection of social reality, the appraisement of Marxism as teleological with simple text-reading method are main dilemmas of Post-Marxism. This study questioning whether the development of Post-Marxism roots in discussions and theoretical problems within Marxism, it points out that Gramsci?s hegemony theory and Althusser?s theory of interpellation have effect on Post-Marxist paradigm. However, it is stated that the social reality considered by both Althusser and Gramsci is removed in the discourse theory of Post-Marxism. Emphasizing the absence of a theoretical continuity between Marxism and Post-Marxism, it is presented the inadequacy of Post-Marxism?s critics about Marxism.This thesis argues that Laclau and Mouffe who claims that everything in society is constructed on discourse and who reject all consistencies and reference points in social sciences, do not question the discourse?s self which they see as supra-historical and constitutive category. Concerning the contribution of Post-Marxist conceptualizations to political sciences such as myth, empty signifier, chain of equivalences, othering, this study dwells on deficiencies based on the rejection of social reality by these philosophers.
Collections