Hannah Arendt`te radikal kötülük problemi
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Kötülük kavramı insanlık tarihi kadar eski bir kavram olsa da kötülük probleminin rasyonel düşünceyle birlikte baş göstermiş olduğu düşüncesini birçok önemli düşünür tarafından kabul görmüştür. Geçmişte olduğu gibi günümüzde de en önemli problemlerin başını çeken kötülük probleminin, modern versiyonu olarak radikal doğasının ele alındığı bu çalışmanın özel amacı; modern dönem kötülük probleminin ayırt edici unsurlarını, Nazi Almanyası'nda yaşananların yarattığı kırılma noktaları ile totaliter sistemler tarafından yaratılan ahlaki boşluklar üzerinden tartışmaktır. Çalışma genel anlamda ise iyilikle kötülüğün sınırlarının bulanıklaştırıldığı, kötülük kavramının ve tüm ahlak ilkelerinin içeriğinin muğlaklaştırıldığı bugünlerde kötülüğün anlamını yeniden düşündürmeyi amaçlamaktadır.Modern dönem kötülük düşüncesi, olan bitenlerden ötürü Tanrı'yı suçlamaktan vazgeçerek; insanı, insanî değerleri, ahlakı sorgulamaya yönelmiştir. Bu minvalde, İkinci Dünya Savaşı'ndan daha eski bir tarihe sahip olmasına rağmen özellikle o tarihlerde, Nazilerin oluşturduğu ve insan üzerindeki tahakkümünün yanı sıra insan doğası üzerindeki deneyleriyle de kötülük kavramının tüm anlamlarını içerisinde barındıran toplama kampları başlı başına felsefi bir problem haline gelmiştir. Böyle bir ortam için ilk bakışta kendini dayatan sorular şunlar olacaktır: Modern Avrupa`nın ortasındaki bu insanlar nasıl olurda böyle bir kötülüğün bir dişlisi haline gelebilir veya buna nasıl kayıtsız kalabilir? Bu ilk problemin temeli kötülük kavramının bazı kullanımlarına mı dayanır? Peki öyleyse kötülük kavramının doğası, muhtevası nedir? Kötülük Radikal midir yoksa Sıradan mı? ya da Kötülük hem radikal hem de sıradan olabilir mi? Bu soru ve sorunlara Arendt'le birlikte Nazi Almanyası'ndaki totaliter işleyiş içerisinden bakan bu çalışma, modern anlamda kötülük kavramının spekülatif alanına ilişkin eleştirel bir bakış açısı sunmaktadır. Although the concept of evil is old as the history of humanity, it is common knowledge that the problem of evil arose along with rational thought. Addressing the nature of radical evil which is the modern version of the problem of evil as the primary problem today as in the past, the specific aim of this study is to discuss the distinctive elements of the problem of evil in the modern era based on the breaking points and moral emptiness created in Nazi Germany. In general, it aims to urge people to reconsider the meaning of evil nowadays when the boundaries between good and evil have been blurred and the concept of evil and contents of all moral principles have become ambiguous.Contemporary thought on evil gave up blaming the God for what happened, and turned to question the human, humanitarian values and morality. Despite dating back to before the World War II, the concentration camps, entailing all meanings of the concept of evil with its power over humans wielded by the Nazis as well as experiments on human nature, have become a philosophical problem in itself. In such an atmosphere, the first questions to impose themselves upon us will be the following: `How on earth people in the middle of the modern Europe could become gears of such an evil or remain unresponsive to it? Is the first problem based on certain uses of the concept of evil? If so, what is the nature and content of the concept of evil? Is evil Radical or Ordinary? Or could evil be both radical and ordinary? Approaching these questions and problems with Arendt, through the totalitarian understanding in Nazi Germany, the study offers a critical perspective on the speculative aspect of the concept of evil in the modern sense.
Collections