Romantik kıskançlığın erken dönem uyum bozucu şemalar ve çocukluk travmaları ile ilişkisi
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Bu çalışmada romantik kıskançlığın, erken dönem uyum bozucu şemalar ve çocukluk travmaları ile arasında anlamlı bir ilişki olup olmadığı araştırılmıştır. Buna ek olarak romantik kıskançlığın, uyum bozucu şemaların ve çocukluk çağı travmalarının bazı değişkenlere göre farklılaşıp farklılaşmadığı incelenmiştir. Çalışma örneklemini, çeşitli üniversitelerde öğrenim görmekte olan 94 gönüllü üniversite öğrencisi oluşturmaktadır. Bu çalışmada veriler; Romantik Kıskançlık Ölçeği, Young Şema Ölçeği, Çocukluk Çağı Travmaları Ölçeği ve Sosyo-Demografik Bilgi Formu ile elde edilen bilgilerle toplanmıştır. Araştırmada veri analizi için SPSS 22.00 programından faydalanılmıştır. Verilerin değerlendirilmesinde tanımlayıcı istatistiksel yöntemleri olarak sayı, yüzde, ortalama, standart sapma kullanılmıştır. İki bağımsız grup arasında niceliksel sürekli verilerin karşılaştırılmasında t-testi kullanılmıştır. Araştırmanın sürekli değişkenleri arasında pearson korelasyon ve regresyon analizi uygulanmıştır. Araştırma sonucunda; erken dönem uyum bozucu şemaların ve çocukluk çağı travmalarının romantik kıskançlık ölçeği alt ölçekleriyle bazı boyutlarda ilişkili olduğu ancak bu ilişkinin açıklayıcılık gücünün düşük olduğu bulunmuştur. Sosyo demografik özelliklere bakıldığında, çocukluk çağı travmalarından erkeklerin fiziksel ve duygusal ihmal puanları ile fiziksel, duygusal ve cinsel istismar puanları ve toplam puanları kadınlarınkinden yüksek bulunmuştur. Erken dönem uyum bozucu şemaların cinsiyete ve yaşa göre farklılaşıp farklılaşmadığına bakıldığında anlamlı farklılıklar bulunmuştur. Romantik kıskançlık ölçeğinin cinsiyete göre farklılaşıp farklılaşmadığına bakıldığında sadece kıskançlığın nedenleri ölçeğinde yetersizlik duygusu ve kaybetme korkusu puanlarında farklılaşma bulunmaktadır. Erkeklerin ortalaması, kadınların ortalamasından yüksek bulunmuştur. Evli olamayıp romantik ilişkisi bulunan kişilerin kıskançlık tetikleyicilerinden birinci tür ve ikinci tür kıskançlık tetikleyicilerine verdikleri tepkiler, ilişkisi olamayanların puanlarından yüksek bulunmuştur. The aim of the study is to assess if romantic jealousy has a significant correlation with the early maladaptive schemes and the childhood trahomas. Additionally, a further survey is carried out if the romantic jealousy, maladaptive schemes and yet the childhood trahomas differentiate according to some 'variables'. The work's paradigm is consisted of 94 volunteer university students currently studying in various universities. Within the work, data is collected by means of information gathered using; Romantic Jealousy Scale, Young Scheme Scale, Early Childhood Trahomas Scale and Socio-demographic Information Form Scale. As SPSS 22.00 is choosen as data analysis software; numbers, percentages, average values and standard deviation are among the descriptive statistical methods in data evaluation. T-test is used in the comparison of quantitative continious data between two independent groups. Pearson's Correlation and Regression Analysis were applied between the continious variables of the study. As a result it is observed that, early maladaptive schemes and childhood trahomas are correlated in some extents with the sub-scales of Romantic Jealousy Scale; but expressiveness might of this correlation is found as minor. Considering socio-demographic characteristics; physical, emotional neglect scores and physical, emotional, sexual abuse scores, and finally total scores associated with childhood trahomas of male subjects were found higher than female subjects. Significant differences were found in the early maladaptive schemes's differentiation, according to gender and agespecification. When examining the differentiation of Romantic Jealousy Scale according to gender, sole differentiations found (within motives of jealousy scale) were in the feeling of inadequacy scores and in the fear of loss scores. The average value of male subjects is found higher than female subjects. The reaction towards primary and secondary jealousy triggers is higher among bachelor subjects who have a romantic relationship rather than the subjects who have not a romantic relationship.
Collections