1982 birleşmiş milletler deniz hukuku sözleşmesi`ne göre derin deniz yatağı madenciliğinin tabi olduğu hukuki rejim
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Dünya nüfusundaki ve tüketimdeki artışa paralel olarak karadaki kısıtlı kaynakların tükenmeye başlaması, insanoğlunu denizlerde yeni kaynak arayışına yöneltmiştir. Yapılan araştırmaların sonunda uluslararası derin deniz yatağında ticari açıdan oldukça değerli mineral kaynakların bulunduğunun tespit edilmesiyle birlikte, deniz alanlarının bu bölümleri uluslararası toplum ve bilhassa gelişmiş devletler için yeni bir kullanım ve rekabet alanı haline gelmiştir. 1982 Deniz Hukuku Sözleşmesi'nde açık denizler sınırları içinde bulunan bu bölgede açık denizlerin serbestisinin uygulanamayacağı, bu bölgenin insanlığın ortak mirası ilan edilmiş, bölgedeki araştırma işletme faaliyetleri Uluslararası Deniz Yatağı Otoritesi'nin idaresi altında uluslararası bir hukuki rejime tabi kılınmıştır. Oluşturulan rejimde, bu bölgenin eşit haklar temelinde ancak tüm insanlığın ortak yararına olacak şekilde Otorite'nin idaresi ve denetimi altında işletilebileceği ilkesi kabul edilmiştir. Gelişmekte olan devletlerin özel ihtiyaç ve çıkarları birçok düzenleme ile korunmuştur. Rejim altında çevrenin korunmasına yönelik kapsamlı önlemlere ve sıkı düzenlemelerine yer verilmiştir. Derin deniz yatağı madenciliğinin çok yönlülüğü ve multidisiplinerliği çerçevesinde, rejim uluslararası işbirliğine dayalı uluslararası yönetişim temelinde oluşturulmuş, rejim kapsamında oluşturulan özgün kavramlar ve kurumlar uluslararası hukuka ve kurumlarına yeni bir bakış açısı kazandırmıştır. In parallel with dramatic increase in world population and consumption, run short in limited sources have lead humankind to search for new sources in the seas. As researches in the seas completed, it was found that commercially valuable mineral resources were laid on deep sea bed and ocean floors. With this development , international deep seabed became a new area of use and competition for the international community, specifically for developed states. In order to avoid monopoly risk in the area, In 1982 Convention on the Law of the Sea, this area has been declared as the common heritage of mankind and it has accepted that freedom of the high seas must not be exercised for international deep seabed. Within the regime established on the principles of equal rights and equal shares of the states, mining operations would be conducted only for the benefits of all mankind and it is under the administration and supervision of the Authority. The special needs and interests of developing states are regarded by many regulations and comprehensive and strict environmental precautionary arrangements envisaged under the regime. Within the framework of the multilateralism and multidisciplinarity of deep seabed mining, the regime was established on the basis of international governance based on international cooperation. and the unique concepts and institutions created within the regime gave a new perspective to international law and institutions.
Collections