Karacaoğlan`da benzetme ve nitelemeler
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Karacaoglan* da Benzetme ve Nitelemeler (Yüksek Lisans Tezi) Tez özeti Bu tez -Karacaoglan' da Benzetme ve Nitelemeler- Onsu*-., Kısaltmalar, Gir is', İnceleme, Sonuç ve Kaynakça olmak uzwre bölümlere ayrı Imıst ir. Bu çalışmada `İnceleme` kısmı üç bolüme ayrılmıştır. `İnceleme` kısmının ilk bölümünde Karacaoglan' ırı çevresini ve çevresindeki varlıkları şiirlerinde nasıl yansıttığı ortaya çıkarılmaya çalışılmıştır. Bu amaçla güzeller (sevgili, gelin, kız), basta olmak üzere kendisi, çocuk, ağlan, ana, yiğit, insan ve insan mizacı; sosyal çevre ve doğanın bu şiirlerde nasıl betimlenip nitelendiği üzerinde durulmuştur. Bu çalışmalar sonucunda Karacaoglan' in en -fazla güzeller üzerinde durduğunu ve onu tüm yönleriyle (ic ve dıs portreciyle) verdiğini görürüz. Onların saclarının samura, züiü-f ler inin kemende, kirpiklerinin oka, burunlarının fındığa, ağızlarının kutuya? memcvler inin elmaya, turunca, ayvaya benzediğini; ince belli ve güvercin topuklu olduklarını, baslarında yazma, gözlerinde sürme, burunlarında hırızma, kulaklarında küpe, kollarında bilezik;, parmaklarında yüzük ve topuklarında halhal bulunduğunu görürüz. Onların üzerlerindeki elbise mavi, yeşil, sarıdır; belleri sallı, kadife şalvarlıdırlar ve ayaklarında da mes vardır. Güzel (sevgili, gelin, kız), mizâc olarak hercaidir, zalimdir; âşığına hiç acımaz, onu yalanlarla avutur. Fakat, bazan da onun melek huylu olarak nitelendiği görülür. Bunun yanında bu şiirlerde yiğidin kurt gibi baktığını» mızrağını kapıp meydana çıktığını görürüz. Bu verilen örneklerden yiğidin belki -Fizik olarak cılız, çelimsiz birisiolmadığını anlarız? ama onun bu verilen özellikleriyle mert, delikanlı, cesur olduğunu kesinlikle çıkarabiliriz. Yani onun iç portresinin daha belirgin çizildiğini söyleyebiliriz. Bu şiirlerde bazı tiplerin ise yalnızca adının geçtiğini görürüz. örneğin çocuğun tip olarak oldukça silik çizildiğini; yalnızca adının geçtiğini görürüz. `Çoluk çocuk doldurmuşsun odana`, `Çocuk kadar hatırımı görmedi` örneklerinde görüldüğü üzere, durumu acık seçik tespit etmek mümkündür. Karacaoglan' in çevresindeki insanları nasıl verdiği ele alındıktan sonra sosyal çevrenin nasıl verildiği belirlenmek istenmiş ve `Karacaoglan' da Sosyal Çevre` adlı bir başlık altında bu konu ele alınmıştır. Burada onun Sultan Murat ve vezirlerinden övgüyle bahsettiği tespit edildikten sonra toplumu en -fazla etkileyen faktörleri ortaya çıkarmaya yönelik bir çalışmaya gidilmiş ve ayrılık, gurbet, -felek, âsi; gibi kavramların ateşe, meye, oda, veya acı bir şerbete benzetilmesiyle, toplumu ne derece etkiledikleri gözler önüne serilmiştir. Daha sonra, Karacaoglan' in ilerine hile katan esnaflara, rüşvet alan beylere `İğneden ipliğe sorulur bir gün` dediği, halkın acizliğini ve bu kişilerin zalimliğini dile getiren bölüm, `Toplum Düzensizlikleri` baslığı altında ele alınmıştır. Hayvanlar ve Bitkiler konusunun ele alındığı bölümde ise, hayvan adlarının ve bitki adlarının dana çok onun sevgili ile ilişkisini anlatmasında ve onu tasvir etmesinde kullanıldığı göze çarpar. örneğin sevgili ceylana, kuğuya, yeşil başlı ördeğe benzetilir. Yine coğrafî unsurların da benzetmeler kurmaya yardımcı oldukları görülür. Bir çok şiirinde Karacaoğlan coşkunluğundan, heyecanından dolayı kendisini akarsulara benzetmektedir.İncelemenin ikinci bölümünde ise benzetme sanatlarının kullanılışı (teşbih ve istiare) ve dilbilgisel yapısı irdelenmiş; bu benzetme sanatlarının anlatım gücündeki yeri tespite çalışılmıştır. Bu benzetmeler, edat grubu, isnâd grubu, isim ve sıfat tamlamaları yapılarıyla birlikte verilmiştir. Edat grupları, son çekim edat ıy la bir isim unsurunun birleşmesinden oluşmuştur ( selvi gibi, arı gibi...), isim tamlamaları, soyut kavramları somutlaştırmak amacıyla kullanılmıştır (askın meyi, ayrılık defter i... ). Sıfat tamlamalarında ise sevgilinin uzuvları renk, parlaklık, sekil itibariyle daha güçlü bir varlığa benzetilmiştir (hilâl kas, mân yüz...), isnâd gruplarıyla benzetmeler yapıldığında ise küçüklüğünden dolayı dişe incilik, tatlı konuşmasından dolayı agıza sekerlik isnâd edildiği v.b. örneklere rastlandığı görülür. Burada sevgili ve özellikleri anlatılırken, benzeyenle benzetilenin yan yana olduğu teşbihlerin daha tu-' la kullanıldığı (alma yanak, kiraz dudak...); bunun yanında doğa nitelenirken kapalı istiarelere daha fazla yer- verildiği görülür. örneğin Çukurova'nın `bayramlık giymesi dolayısıylaT sevinçli bir çocuğa benzetildiğini yada kışın sert ve acımasız olması dolayısıyla azgın yüzlü bir insana benzet i ldigini görürüz. Ancak, güzellerin (sevgili, gelin, kız) bazı uzuvları verilirken de belirli klişelerden yararlanılmak durumunda kalındığı (meme yerine alma, ayva, turunç..-) ve açık istiarelere bas vurulduğu göze çarpar. İncelemenin üçüncü kısmında metafor lar in (deyim aktarması) nasıl kullanıldığı (Örneğin sevgisindeki coşkunluğu anlatmak için akarsular gibi ` cağla-` fiilini kullanmıştır.), kendine özgü anlatım özelliklerinin neler olduğu; halk söyleyişlerini şiirlerinde nasıl yansıttığı(yunmak, hepisi, ıraf, ilam...) ortaya çıkarılmaya çalışılmış; şiirlerini doğayla nasıl iç içe verdiği gözler önüne serilmeye çalışılmıştır. Onun bu özelliği `Senin derdin benden beter menevse` ya da `Canım sana bu yaylalar vurgundur.` dediğinde açıkça kendini göstermektedir. Çünkü bu, doğa tasvirinden daha da öteye giderek bir birliktelik hali ifade etmektedir. Bir de onun bu bölümde söyleyiş gücünü etkili kılmak için deyimleri nasıl kullandığı ve as sözle çok sey anlatmak amacıyla atasözlerini nasıl kullandığı ifade ödilmeye çalışılmıştır. örneğin, `Ayrılık elinden ciğerim delik` ifadesinde, ayrılığın verdiği acı `ciğerim delik` kavramıyla daha etkili bir anlama kavuşmuştur.. Bütün. bu çalışmalar sonucunda şunları söylemek mümkündür: Karacaoglan, güneyin toplum ve doğa koşullarını, insan ilişkilerini, değişik benzetme ve nitelemelerle yeniden yoğurmuş, ondan yeni bir birleşim yeni bir sür yaratmış bu yüzden de yüz yılları asarak yünümüze ulaşmış bir halk ozanı dır.
Collections