European monetary system: Yakınsama ve kredibilite
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
ÖZET AVRUPA PARA SİSTEMİ: YAKINSAMA VE KREDİBİLİTE Murat PÜTÜN Doktora Tezi, İktisat Anabilim Dalı Danışman: Prof. Dr. Mahir FİSUNOĞLU Haziran 2003, 354 sayfa İktisattaki yaygın bir paradigmaya göre yüksek enflasyona sahip bir ülke kendi parasını, düşük enflasyon güvenilirliğine sahip diğer bir ülkenin para birimini çıpa olarak sabitlerse, otomatik olarak bu ülkenin para politikasını takip etmek durumundadır. Bunun sonucunda para politikasının kredibilitesi yükselir. Bu anlamda sabit döviz kurları güvenilirlik ve kredibilite sağlayabilmenin en uygun yöntemidir ve bir ölçüde politikacıların tercih nedeni olmaktadır. Uluslararası bir anlaşmayla sabit döviz kurunun yürütülmesi garanti edilmekte ve bu nedenle hükümetin inisiyatifi dahilindeki politika yürütme yetkisi ortadan kalkmaktadır. Bunun sonucunda anti-enflasyonist politikaları takip etmek, politika uygulamasının tabii bir süreci haline gelmektedir. Böylece hükümetler, reel ekonomiyle ilgili kamuoyunun kısa dönemdeki isteklerini karşılamak kaygısından kurtulmaktadır. Bu çerçevede ekonomi uzun dönemde hem düşük enflasyon hem de makul seviyede bir büyüme hedefine erişebilecek, bu da aynı zamanda kamuoyu tarafından kabul görebilecektir. Avrupa Para Sisteminin (APS) Döviz Kuru Mekanizması (DKM), 1979-1998 arasında Avrupa Topluluğu' nun döviz kuru rejimini yürüten sabit fakat ayarlanabilir bir döviz kuru sistemidir. APS' nin DKM' sı Avrupa döviz kurları arasında istikran sağladığı gibi, diğer nominal değişkenler arasında da yakınsama sağlamıştır. Almanya' nın bu döviz kuru düzenlemesindeki etkinliği, önemli bir olgu olarak görülmektedir. Alman markı diğer dövizler için nominal bir çıpa oluşturmakta ve Avrupa' daki ikili döviz kurları arasındaki salınmaların aşamalı bir şekilde düşürülmesinde etkin bir araç olarak kullanılmaktadır. Bu çalışma büyük ölçüde, DKM' nin performansıyla ilgili olan döviz kuru yakınsamasının niteliği üzerinde yoğunlaşmaktadır. Enflasyon yakınsamasının ne ölçüde gerçekleştiği,, bu çalışmada analitik olarak incelenmektedir. Diğer değişkenlerin yakınsama konusu da ayrıca araştırılmaktadır. Üstün liderlik yaklaşımından türetilen Alman Baskınlığı Hipotezi' ne göre, DKM' na üye ülkelerin bu sistemin kurallarına tam uyması durumunda, Alman markına karşı döviz kurlarını sabitleyeceklerinden ulusal para politikaları üzerindeki kontrollerini kaybetmektedirler. Adı geçen ülkeler sonunda, kredibilitelerini geliştirmiş olacak ve nominal yakınsama gerçekleşecektir.VI Kredibilite konusu ampirik yöntemin yanında politik ve sistemle ilgili açılardan incelenmektedir. Ampirik analiz, zaman serisi ekonometrisinde koentegrasyon ve vektör hata düzeltimi modelleri çerçevesinde yapılmaktadır. Aylık faiz oranlan on bir APS ülkesi ve ABD için 1979-1998 dönemini kapsamaktadır. Ampirik test için veriler IFS istatistiklerinden elde edilmiştir. Teorik çerçeve ve seçilen ampirik model doğrultusunda, Alman Baskınlık Hipotezi DKM için kanıtlanamamaktadır. Bununla birlikte sonuçlar, Almanya' nın diğer üyeler üzerindeki tesirini ret etmemektedir. Hatta bulgular Alman para politikasının diğer ülkeler üzerinde tesiri olduğunu desteklemekte olup, bu tesirin büyüklüğü ampirik testin sonuçlarında ortaya koyulmuştur. Sonuçların, Alman Baskınlığı Hipotezini doğrulamamasının ana nedenlerinden birisi, APS' nin niteliğinden dolayı döviz kurlarının esneklik içerebilmesi ve para politikası bağımsızlığının bir ölçüde muhafaza edilmesidir. Ulusal otoriteler özellikle ekonomiler ciddi sorunlarla karşılaştığında söz konusu esneklik ve bağımsızlıktan yararlanmaktadırlar. Yerel otoritelerin faiz politikasının yürütümüyle ilgili elde ettikleri kısmi bağımsızlık, kısa dönemli dalgalanmaların düzeltilmesi için önemli bir araçtır. Alman Baskınlık Hipotezinin iddia ettiği gibi; DKM asimetrik bir şekilde işlemektedir. Söz konusu edilen Almanya liderliği diğer katılımcılar için pozitif bir ortam hazırlamaktadır. Fakat 1990' larda gerçekleşen Alman Ekonomik ve Parasal Birliği bu öngörüyü değiştirmektedir. Birleşmeden doğan olumsuz havanın sonucu olarak, Almanya özellikle kendi ulusal hedeflerini önplana çıkarmakta bu da diğer ülkelerin ulusal öncelikleriyle uyuşmazlık oluşturmaktadır. Almanya tarafından uygulanan yüksek faiz politikası, diğer ülkelerin çoğu için uyumsuz olmuş ve DKM içinde tansiyonun yükselmesine neden olmuştur. Maastricht Antlaşmasının onaylama sürecinde ortaya çıkan problemler, mevcut durumu daha da kötüleştirmiştir. Sabit kur sistemi yoluyla elde edilen kredibilite kazancı, uzun dönemde ciddi bir takım risklere konu olabilmekte ve asimetrik şoklara maruz kalabilmektedir. 1990'lardaki kriz dönemleri bu tür bir riskin boyutunu göstermiştir. Bu çalışmada kriz dönemleri, kredibilite ve yakınsama kavramlarıyla ilintili olarak ele alınmaktadır. 1990' ların kriz dönemleri, üyeler arasındaki bazı önemli nominal değişkenlerdeki sapmayı ve Almanya' nın diğerleri üzerinde politika tesirindeki zayıflamayı göstermektedir. Bunun yanında hemen kriz sonrasında, APS' nin işleyişiyle ilgili önemli değişmeler yapılmıştır. Anahtar Kelimeler: Avrupa Para Sistemi, Döviz Kuru Mekanizması, Kredibilite, Yakınsama, Alman Baskınlık Hipotezi, Sabit Döviz Kurları, Döviz Kuru Krizleri, Politika Koordinasyonu. Ill ABSTRACT EUROPEAN MONETARY SYSTEM: CONVERGENCE AND CREDIBILITY Murat PÜTÜN Ph.D. Dissertation, Department of Economics Supervisor: Prof.Dr. Mahir Fisunoğlu June 2003, 354 pages A widely held paradigm in economics defends that a high inflationary country fixes its currency against an anchor currency of a country that holds a high reputation of low inflation will de-facto follow the monetary policies of this country and its monetary policy credibility will be improved. Fixed exchange rates in that sense is the fine way of building up reputation and credibility in a way attractive to the policymakers. Commitment to an international pegging arrangement de-facto removes the discretionary powers of the goverments and eventually pursuance of disinflationary policies becomes a natural process of policy making. Goverments would then no longer be obliged to respond to the short run public concerns about the real economy. Economy then can be stabilized both in terms of low inflation and reasonable growth rate which would also be acceptable for the public in the longer-run. The Exchange Rate Mechanism (ERM) of the European Monetary System (EMS), was a fixed exchange rate regime with a possibility of realignments had governed the exchange rate regime of the European Community between 1979-1998. The ERM of the EMS has been instrumental through stabilizing intra-European exchange rates as well as helping the other nominal variables to converge. Germany's impact is seen as phenomenal in this exchange rate arrangement. DM was regarded as a nominal anchor for other currencies and was instrumental in gradual reduction of intra-European exchange rate volatility. This work largely focuses on the aspect of exchange rate convergence which to a greater extent sheds light on the performance of the ERM. To what extent the inflation convergence has been achieved was the analytical treatment in this work. The other aspects of convergence were also investigated respectively. German Dominance Hypothesis (GDH) derived from hegomonic leadership model hypothesizes that by strictly committing to the ERM, ine member countries would totally lose the control over the national monetary policies by pegging against DM but was to accept the policies dictated by Gernan policymaker. The result would be improved credibility for the former countries and nominal convergence would come about as result 'o*- Credibility issue is examined from political and systemic point of views in addition to the empirical method. Emprical analysis is based on the vector error correction andIV cointegration tests in the framework of time series econometrics. The monthly interest rates for eleven EMS countries and USA covers the period between 1979-1998. This data for empirical testing is compiled from EFS` statistics. Within the theoretical setting and emprical method selected, GDH does not hold for the ERM application. However; findings do not also reject the German influence on other members. In contrast; test results points to the German monetary policy influence on other members, the extent of this influence has been indicated by the results of this empirical investigation. An important factor that help explain why GDH has not been validated by the findings lies in the systemic design of the EMS that allows some flexibility in exchange rates and to some extent monetary policy independence. Such flexibility and independence has been used by the national authorities especially when real economies faced with considerable problems. Some independence preserved in interest rate policy provided the domestic authorities with an important leverage in correcting short-run imbalances in the economy. As it is hypothesized by GDH; it is held that the ERM has functioned asymmetrically. The assumed German leadership is expected to create positive spill overs for the other participants. However; chancing domestic circumstances in the early 1990s as response to German Economic and Monetary Union (GEMU) has reversed the situation. Faced with the strain of the Unification; Germany strictly prioritized its domestic goals which were not by a large compatible with that of other members. High interest rate policy followed by the Germany were not favourable for the most of the other members and mounted the tensions within the ERM. The problems related to the ratification process of the Maastricht Treaty additionally exacerbated the existing situation. Credibility gain built upon through fixed exchange rate regime may be subject to serious risks in the longer horizons and can be exacerbated by asymmetric shocks. The crises episodes of 1990s demonstrates the extent of such a risk. This work will treat crises episodes as part of the credibility and convergence argument. The crises episodes of 1990s points to the divergence in some important nominal variables among the members additionally implying that Germany's policy impact on other members was weakened. Moreover; in the aftermath, of the crises, EMS had undergone major changes in its systemic design. Key Words; European Monetary System, Exchange Rate Mechanism, Credibility, Convergence, German Dominance Hypothesis, Fixed Exchange Rates, Exchange Rate Crisis, Policy Coordination.
Collections