Konvansiyonel bir süt sığırcılığı işletmesinde organik üretime geçiş sürecinin, rasyon ve süt içeriği bakımından incelenmesi
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Organik tarımın önemli bir kolu haline gelen organik hayvancılık, ülkemizde maliyet ve ürün çıktısıyla ilgili soru işaretlerinden dolayı şüpheyle yaklaşılan fakat dünyada giderek yaygınlaşan bir üretim sistemidir. Bir süt sığırı çiftliği organik olarak baştan kurulabildiği gibi, konvansiyonel sistemdeki bir çiftliğin de Avrupa Birliği Komisyonunca yapılan düzenlemelerle organiğe dönüştürülmesi mümkündür. Diğer yandan, günümüzde organik yetiştiricilikten elde edilen hayvansal ürünlerle ilgili bilimsel çalışmalar oldukça kısıtlı kalmakta, konvansiyonelden organiğe geçiş dönemindeki hayvansal ürünlerle ilgili çalışmalar ise yok denecek kadar az bulunmaktadır.Bu çalışmanın amacı, organik sisteme geçmekte olan bir çiftliğin, konvansiyonel üretim dönemi (KÜD) ile organik üretime geçiş dönemindeki (OÜGD) Holstein ırkı ineklerinden elde edilen sütlerin verim, besin madde içeriği ve mikrobiyolojik yapısını karşılaştırmaktır. Denemeden elde edilen bulgulara göre, 6 aylık periyotlar sonunda ortalama süt verimi ile süt kuru madde, yağsız kuru madde, ham yağ ve ham protein içerikleri sırasıyla, KÜD için 21.08 L/baş ile % 12.49, 8.85, 3.64 ve 3.21; OÜGD için 20.82 L/baş ile % 12.54, 8.88, 3.66 ve 3.26 olmuş ve incelenen parametreler bakımından her iki dönem arasındaki fark istatistiksel olarak önemsiz bulunmuştur (P>0.05). Diğer yandan, sütte ortalama bakteri ve somatik hücre miktarları sırasıyla KÜD için 43.777,94 ve 329.876,44 adet/ml, OÜGD için 4.3028,26 ve 111.625,11 adet/ml olmuş ve incelenen parametreler bakımından her iki dönem arasındaki fark istatistiksel olarak önemli bulunmuştur (P<0.05). Buna göre, konvansiyonel üretim dönemine göre organik üretime geçiş dönemine ait sütlerde ortalama bakteri ve somatik hücre miktarının önemli oranda düştüğü görülmüştür.Sonuç olarak, organik koşullar sütte kalite ve mikrobiyolojik özellikleri geliştirmiştir. Buna göre, organik yetiştiricilikte daha hijyenik ve temiz süt elde edildiği sonucuna ulaşılabilir. Ayrıca, çalışmada süt verimi bakımından konvansiyonel dönemde aylar arasında görülen dalgalanmaların, organik üretime geçiş döneminde olmadığı dikkat çekmiştir. Bu durum, organik yetiştiricilikte refah koşullarından dolayı, hayvanların çevre ve iklimsel koşullardan daha az etkilendiğini ve yem tüketimlerinin daha az değiştiğini göstermektedir. Yapılan denemeye göre, organik ürünlerin insan ve hayvan sağlığı açısından daha yararlı olduğu söylenebilir. Dolayısıyla bu çalışmanın, organik süt sığırcılığı yetiştiriciliği üzerine gelecek çalışmalara ışık tutacağı görülmüştür. As an important branch of organic agriculture, organic livestock is a production system which is approached with suspicion due to question marks about cost and product output in our country, but it is becoming more widespread in the world. While a dairy cattle farm can be established as an organic farm from the very beginning, a conventional farm can also be converted into an organic farm by fulfilling the regulations of the European Union Commission. On the other hand, scientific studies on animal products obtained from organic farming are quite limited, and there are scarcely any studies on animal products in the process of transition from conventional to organic farming. This study aims to compare the yield, nutrient content and microbiological structure of the milk obtained in a farm from Holstein cows in the conventional farming process (CFP) and the process of transition to organic farming (PTOF). According to the findings obtained from the experiment, the average milk yield, milk dry matter, skim dry matter, crude fat and crude protein contents at the end of 6 month-periods were 12.49, 8.85, 3.64 and 3.21%, respectively for CFP with 21.08 L/per cattle and were 12.54, 8.88, 3.66 and 3.26%, respectively, for PTOF with 20.82 L/per cattle; the difference between the two processes was statistically insignificant with regards to the analyzed parameters (P>0.05). On the other hand, the average amount of bacteria and somatic cells in milk were 43,777.94 and 329,876.44 units/ml, respectively, for CFP and were 4,3028.26 and 111,625.11 units/ml, respectively, for PTOF; the difference between the two processes was statistically significant with regards to the analyzed parameters. (P<0.05). Accordingly, it was observed that the average amount of bacteria and somatic cells decreased significantly in the milk obtained in the process of transition to organic farming compared to the milk obtained in the conventional farming process. Eventually, organic conditions improved the quality and microbiological properties of milk. Accordingly, it can be concluded that more hygienic and cleaner milk is obtained in organic farming. Besides, it was noted that the month to month fluctuations observed with regards to milk yield in the conventional process were not observed in the process of transition to organic farming. This shows that animals are less affected by environmental and climatic conditions, and their feed consumption changes less in organic farming due to welfare conditions. According to the experiment, it can be said that organic products are better for human and animal health. Thus, it is seen that this study will shed light on future studies on organic dairy cattle farming.
Collections