Defibrotid ile tedavinin tavşan karotid arterinde intimal kalınlaşma ve vasküler reaktivite üzerine etkisi
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Ateroskleroz, kollejen, elastin, lipid, kalsiyum birikimi ve makrofaj infiltrasyonu ile karakterize bir arter hastalığıdır. Pek çok gelişmiş ülkede ölüm nedenleri arasında İlk sırada yer almaktadır. Günümüzde, ateroskleroza yol açan risk faktörlerinin pek çoğu bilinmekte ve aterosklerotlk lezyonların gelişimi İle ilgili yoğun çalışmalar sürdürülmektedir, insanda, ateroskleroz gelişiminden önce düz kas hücre migrasyonu ve proliferasyonu nedeniyle intimal kalınlaşmanın İlk basamak olduğu gösterilmiştir, intimal kalınlaşma ve bu süreçte meydana gelen vasküler reaktivite değişiklikleri atrerosklerozun erken dönemini oluşturmaktadır. Erken dönem aterosklerotik lezyonların oluşumunun engellenmesi yolunda günümüzde yoğun çabalar sürdürülmektedir. Bu yönde etkileri en fazla araştırılan ilaçlar kalsiyum giriş blokörleri ve anjiyotensin dönüştürücü enzim inhibitörleridir. Defibrotid, memeli organlarından elde edilen ve bazı vasküler hastalıkların tedavisi için geliştirilmiş dezoksiribonükleik, asid türevi bir ilaçtır. Bu ilacın fibrinolizi artıraığ7T`antitrombotik ve antiaterosklerotik etkiler gösterdiği bildirilmiştir. Defibrotidin tüm bu etkilerinin doku plazminojen aktivatörü işlevini güçlendirmesine, plazminojen aktivatör inhibitörü aktivitesini azaltmasına ve en önemlisi prostasiklin (PGI2) ve prostaglandin E2 biyosentezini selektif olarak artırmasına bağlı olabileceği İleri sürülmektedir. Diğer yandan. Booth ve arkadaşları 1989 yılında tavşan karotid arterine biyolojik olarak Inert, yumuşak ve esnek silikon yaka yerleştirilmesinin intimal kalınlaşmaya ve vasküler reaktivitede değişikliklere neden olduğunu göstermişler ve yeni bir ateroskeroz modeli tanımlamışlardır. Yukarıdaki bilgilerin ışığında, biz de bu çalşmada, antiatero sklerotlk etki potansiyeli taşıdığı bildirilen defibrotidin (120mg/kg/ gün, p.o.) bu modelde yaka uygulaması sonucu oluşan İntimal kalınlaşma ve bu sırada ortaya çıkan vasküler reaktivite değişiklikleri üzerindeki etkilerini araştırdık. Bu amaçla, defibrotid tedavisine yaka uygulanmasından 7 gün önce başlanmış ve 21 gün devam edilmiştir. Tedavi sonunda yaka arter ve kontraletaral83 normal arter segmentleri alınarak histolojik incelemeler ve organ banyosu çalışmaları yapılmıştır. Tavşan karotid arterine yaka yerleştirilmesi plasebo grubunda intimal kalınlaşmaya yol açmıştır (normal 0.005 ± 0.000 mm2, yaka 0.024 ± 0.002 mm2, p=0.007). Yaka uygulaması ile oluşan bu İntimal kalınlaşma defibrotid tedavisi İle İstatistiksel olarak anlamlı bir şekilde inhibe edilmiştir (normal 0.006± 0.000 mm2, yaka 0.016 ± 0.002 mm2, p=0.027). Ancak defibrotid ile tedavi normal ve yaka arterlerin medya tabakalarında kalınlaşmaya neden olmuştur (defibrotid İle plasebo, normal arterler 0.392± 0.027 mm2; 0.306 ± 0.022 mm2, p=0.021 ve defibrotid ile plasebo, yaka arterler 0.420±0.022 mm2 ; 0.344± 0.027 mm2. p=0.021). Yaka yerleştirilmesi intimal kalınlaşmadan bağımsız olarak vasküler reaktivitede değişikliklere neden olmuştur. Yaka uygulanması agonistlere verilen maksimum kasılma cevaplarını azaltmıştır. Bunun yanısıra serotonin duyarlığında artmaya (normal 7.2 ±0.1, yaka 7.6 ± 0.15, p=0.004), fenllefrin duyarlığında azalmaya (normal 6.34 ± 0. 1, yaka 5.99 ± 0. 1 1, p=0.035) neden olmuştur. Defibrotid ile tedavi yaka uygulaması İle ortaya çıkan vasküler reaktlvitedekl değişlikleri istatistiksel olarak anlamlı bir şekilde etkilememiştir. Sonuç olarak çalışmamızda, 120 mg/kg/gün dozunda, oral yoldan uygulanan defibrotidin perivasküler uygulamalı yaka modelinde intimal kalınlaşmayı İnhibe ettiği buna karşılık medya tabakasında artış oluşturduğu belirlenmiştir. Defibrotidin, tavşan karotid arterinde bir yandan intimal kalınlaşmayı engellerken diğer yandan damar medya tabakasında kalınlaşmaya yol açtığının gösterilmesi, bu ilacın klinikteki kronik kullanımına ışık tutmak üzere daha İleri laboratuvar çalışmalarının gerekli olduğunu gündeme getirmektedir. Ayrıca, çalışmamızda defibrotidin denenen dozda bu modelde ortaya çıkan vasküler reaktivite değişiklikleri üzerine etkili olmadığı da gösterilmiştir. 7. SUMMARY Atherosclerosis is a disease of arteries characterized by a focal accumulation of collagen, elastin, lipid and calcium at lesion sites. Progression of coronary atherosclerosis leads to unstable angina, myocardial infarction, congestive heart failure and sudden coronary disease. Even today, it remains the leading cause of death in many developed countries. The formation of atherosclerotic plaque Is believed to be multifactorial: cholesterol deposition, cellular proliferation and migration, increased cellular matrix, calcium overload and platelet aggregation are some of the most common findings. Defibrotide Is a deoxyribonucleic acid derivative extracted from mammalian organs, which has been developed for a number of vascular disorders. It appears to increase fibrinolyses and may possess antithrombotic, antiatherosclerotic and anti-ischeamic actions, probably due to Its ability to selectively increase prostacycline and prostaglandin E2 levels and to increase tissue plasminogen activator and decrease plasminogen activator inhibitor function. On the other hand, thickening of intima, due to smooth muscle cell migration and proliferation, is an essential step before atherosclerosis develops in man. In 1989, Booth et al. showed that placement of biologically inert and flexible silactic collar around the rabbit carotid artery evokes Intimal thickening and vascular changes and they have defined this as a new model of atherosclerosis. In this study, we investigated the effects of defibrotide (120 mg/kg/day, p.o.) on intimal thickening and modifications of vascular reactivity which are evoked by placement the collar around the carotid artery. In our study, defibrotide treatment was initiated 7 days before collar placement and lasted 21 days. At the end of the treatment period, segments of collared and normal arteries were isolated for histological and organ chamber experiments.85 In placebo group, positioning of the collar around the carotid artery resulted in an increase of intimal area as compared to the normal arteries (normal 0.005 ± 0.000 mm2, collar 0.024 ± 0.002 mm2, p=0.007). Deflbrotide treatment not only Inhibited intimal thickening (normal 0.006± 0.000 mm2, collar 0.016 ± 0.002 mm2, p=0.027), but also unexpectedly increased medial areas of the normal and collared arteries (defibrotlde vs placebo in normal arteries 0.392± 0.027 mm2; 0.306 ± 0.022 mm2, p=0.021 and defibrotlde vs placebo in collared arteries 0.420±0.022 mm2 ; 0.344± 0.027 mm2,p=0.021). Positioning of the collar also caused vascular changes, Independently of Intimal thickening. The collar decreased the sensitivity to phenylephrine (normal 6.34 ± 0. 1, collar 5.99 ± 0. 1 1, p=0.035), but increased the sensitivity to serotonin ( normal 7.2 ± 0. 1, collar 7.6 ±0.15, p=0.004). Positioning of the collar decreased maximum contractile responses to all agonists tested. Defibrotid did not show any apparent effect on the vascular reactivity of normal and collar treated rabbit carotid arteries. In conclusion, in this study, for the first time it has been shown that defibrotlde (120 mg/kg/day, p.o.), a deoxyribonucleic acid derivative, surprisingly increased the medial area of the rabbit carotid artery despite it Inhibited the collar induced intimal thickening. This dual action of deflbrotide may be of clinical importance.
Collections