Erişkin periodontitisli hastalarda kök yüzeyi düzleştirmesi ile birlikte subgingival metronidazol uygulamasının klinik ve mikrobiyolojik değerlendirilmesi
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Mikrobiyal dental plak periodontal hastalığın esas etyolojik faktörüdür. Erişkin periodontitisin konvansiyonel cerrahisiz tedavisi günümüzde yaygın olarak diş yüzeyi temizliği ve kök yüzeyi düzleştirmesi ile yapılmaktadır. İleri periodontitis olgularında, enfekte kök yüzeyindeki konkaviteler ve furkasyon bölgelerini direkt görme olanağı olmadığı için subgingival debridmanda tam başarıya ulaşılamamaktadır. Bunu yamsıra, dişeti epitel ve bağdokusuna invaziv potansiyalleri ve dentin tübüllerine olan afmiteleri nedeniyle A. actinomycetemcomitans, P. gingivalis, P. intermedia ve B. forsythus gibi bazı periodontopatojenleri mekanik debridmanla uzaklaştırmak mümkün olamamaktadır. Bu nedenle mekanik tedaviye destek olarak sistemik ve lokal.antibiyotik uygulamalarına yönelinmiştir. Periodontal hastalığın tedavisinde destek olarak kullanılan antibiyotikler arasında, anaerob mikroorganizamalara olan etkinliği nedeniyle metronidazol (MET) oldukça ilgi çekmektedir. Hedef bölgede yüksek konsantrasyona ulaşabilmek ve olası yan etkileri en aza indirmek amacıyla periodontal cep içerisine lokal antibiyotik uygulaması yöntemleri son yıllarda ilgi odağı olmuştur. Bu çalışmanın amacı, erişkin periodontitiste %25 MET'in subgingival uygulamasıyla, tek seans uygulanan diş yüzeyi temizliği ve kök yüzeyi düzleştirmesinin klinik ve mikrobiyolojik etkilerini karşılaştırmalı olarak incelemektir.3/ 10 kadın, 8 erkek toplam 18 hastada 80 diş araştırmaya dahil edildi. Hastalarda her yarım çeneye ait en az 2 dişte, >6 mm sondalanan cep derinliği ve >4 mm ataşman kaybı bulunmasına özen gösterildi. Kağı konlar ile mikrobiyolojik örnekler alındıktan sonra her hastanın 4 ya da 6 dişi rastgele iki gruba ayrıldı. Kontrol grubunu oluşturan dişlere 0. günde diş yüzeyi temizliği ve kök yüzeyi düzleştirmesi yapıldı, 7. günde ise cepler serum fizyolojik ile yıkandı. Deney grubunda ise 0. günde diş yüzeyi temizliği ve kök yüzeyi düzleştirmesine ek olarak %25 MET jel subgingival olarak uygulandı; 7. günde ise aynı gruba tek doz MET jel uygulaması tekrarlandı. Tedavi öncesi ve tedavi devresinin l, 3, 7, 13, 26, 38 ve 52. haftalarında klinik ve mikrobiyolojik incelemeler yapıldı. Mikrobiyolojik inceleme sırasında P. gingivalis ve P. intermedia l P. nigrescens'in koloni sayıları belirlendi. Her iki uygulamanın da papil kanama indeksi, plak indeksi ve sondalanan cep derinliğini azaltmada ve ataşma kazancı sağlanmasında etkili olduğu, ancak iki uygulamanın etkinliği arasındaki farkın istatistiksel açıdan anlamlı olmadığı bulundu. Zaman kriter olarak alındığında, her iki uygulamada da P. gingivalis ve P. intermedia l P. nigrescens'in koloni sayılarında-azalma saptandığı görüldü. Her iki uygulama arasında istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmaması göz önüne alınarak sonuçlar logaritmik olarak değerlendirildiğinde, kontrol grubunda P. gingivalis koloni sayıları 13. haftada l, 3, 38 ve 52. haftalara kıyasla yüksek bulundu. Sonuç olarak %25 MET dental jelin subgingival uygulamasının konvansiyonel mekanik tedavi yöntemlerine alternatif bir tedavi seçeneği olmadığını, ancak etyoloj isinde özellikle P. gingivalis gibi spesifik gram negatif anaerob periodontopatoj enler bulunan periodontitis formlarında, mekanik tedaviye destek olarak kullanılmasının uygun oluğunu söylemek mümkündür. Mikrobiyal dental plak periodontal hastalığın esas etyolojik faktörüdür. Erişkin periodontitisin konvansiyonel cerrahisiz tedavisi günümüzde yaygın olarak diş yüzeyi temizliği ve kök yüzeyi düzleştirmesi ile yapılmaktadır. İleri periodontitis olgularında, enfekte kök yüzeyindeki konkaviteler ve furkasyon bölgelerini direkt görme olanağı olmadığı için subgingival debridmanda tam başarıya ulaşılamamaktadır. Bunu yamsıra, dişeti epitel ve bağdokusuna invaziv potansiyalleri ve dentin tübüllerine olan afmiteleri nedeniyle A. actinomycetemcomitans, P. gingivalis, P. intermedia ve B. forsythus gibi bazı periodontopatojenleri mekanik debridmanla uzaklaştırmak mümkün olamamaktadır. Bu nedenle mekanik tedaviye destek olarak sistemik ve lokal.antibiyotik uygulamalarına yönelinmiştir. Periodontal hastalığın tedavisinde destek olarak kullanılan antibiyotikler arasında, anaerob mikroorganizamalara olan etkinliği nedeniyle metronidazol (MET) oldukça ilgi çekmektedir. Hedef bölgede yüksek konsantrasyona ulaşabilmek ve olası yan etkileri en aza indirmek amacıyla periodontal cep içerisine lokal antibiyotik uygulaması yöntemleri son yıllarda ilgi odağı olmuştur. Bu çalışmanın amacı, erişkin periodontitiste %25 MET'in subgingival uygulamasıyla, tek seans uygulanan diş yüzeyi temizliği ve kök yüzeyi düzleştirmesinin klinik ve mikrobiyolojik etkilerini karşılaştırmalı olarak incelemektir.3/ 10 kadın, 8 erkek toplam 18 hastada 80 diş araştırmaya dahil edildi. Hastalarda her yarım çeneye ait en az 2 dişte, >6 mm sondalanan cep derinliği ve >4 mm ataşman kaybı bulunmasına özen gösterildi. Kağı konlar ile mikrobiyolojik örnekler alındıktan sonra her hastanın 4 ya da 6 dişi rastgele iki gruba ayrıldı. Kontrol grubunu oluşturan dişlere 0. günde diş yüzeyi temizliği ve kök yüzeyi düzleştirmesi yapıldı, 7. günde ise cepler serum fizyolojik ile yıkandı. Deney grubunda ise 0. günde diş yüzeyi temizliği ve kök yüzeyi düzleştirmesine ek olarak %25 MET jel subgingival olarak uygulandı; 7. günde ise aynı gruba tek doz MET jel uygulaması tekrarlandı. Tedavi öncesi ve tedavi devresinin l, 3, 7, 13, 26, 38 ve 52. haftalarında klinik ve mikrobiyolojik incelemeler yapıldı. Mikrobiyolojik inceleme sırasında P. gingivalis ve P. intermedia l P. nigrescens'in koloni sayıları belirlendi. Her iki uygulamanın da papil kanama indeksi, plak indeksi ve sondalanan cep derinliğini azaltmada ve ataşma kazancı sağlanmasında etkili olduğu, ancak iki uygulamanın etkinliği arasındaki farkın istatistiksel açıdan anlamlı olmadığı bulundu. Zaman kriter olarak alındığında, her iki uygulamada da P. gingivalis ve P. intermedia l P. nigrescens'in koloni sayılarında-azalma saptandığı görüldü. Her iki uygulama arasında istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmaması göz önüne alınarak sonuçlar logaritmik olarak değerlendirildiğinde, kontrol grubunda P. gingivalis koloni sayıları 13. haftada l, 3, 38 ve 52. haftalara kıyasla yüksek bulundu. Sonuç olarak %25 MET dental jelin subgingival uygulamasının konvansiyonel mekanik tedavi yöntemlerine alternatif bir tedavi seçeneği olmadığını, ancak etyoloj isinde özellikle P. gingivalis gibi spesifik gram negatif anaerob periodontopatoj enler bulunan periodontitis formlarında, mekanik tedaviye destek olarak kullanılmasının uygun oluğunu söylemek mümkündür.
Collections