Leishmania kinetoplast ve nükleer DNA`sının moleküler biyolojik tanıdaki yeri
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
76 ÖZET Dünya Sağlık Örgütü'nün öncelik verdiği hastalıklardan birisi olan leishmaniasis visseral, kutanöz ve mukokutanöz şekilleri ile dünyada pek çok kişiyi etkilemektedir. Son yıllarda turistik ve iş amaçlı gezilerin popüler olması nedeniyle olgu sayısının artması, H/V+VL olgularının daha çok görülmeye başlaması, endemik bölgelerdeki düzensiz sağaltım örnekleri nedeniyle klasik sağaltıma direncin ortaya çıkması ve yeni tanı yöntemlerinin gelişmesi ile birlikte ayırıcı tanıda daha çok düşünülür hale gelmesi gibi nedenlerle, hastalık gittikçe daha da önem kazanmaktadır. Leishmania enfeksiyonlarının tanısında henüz altın standart olabilecek bir anı yöntemi bulunmamakta, kısa süre içinde yanıt veren duyarlı ve özgül tanı yöntemlerine gereksinim bulunmaktadır. Bu amaçla, leishmaniasis tanısında DNA'ya dayalı moleküler biyolo jik yöntemler de kullanılmaya başlanmıştır. Ülkemizde de daha çok Ege ve Akdeniz kıyı bölgeleri ile Güneydoğu bölgelerimizde gördüğümüz leishmaniasisin tanısı için son yıllarda PCR çalışmaları uygulanmaya başlamıştır. Şu ana dek leishmaniasisin rutin tanısında PCR çalışılan bir merkez bulunmamaktadır. Çalışmamızdaki amacımız, Türkiye'de rutin tanıda kullanabileceğimiz duyarlılıkta bir PCR testi geliştirmek olup, değişik bölgelerimizden izole edilmiş olan insan VL, insan CL ve köpek VL suşları ile parazitin nDNA ve kDNA'larına özgül primerlerin kullanıldığı PCR yöntemlerinin duyarlılıkları ve yöntemlerin doku örneğinde kullanılabilirlikleri karşılaştırılmıştır. Çalışmamız sonucunda nDNA primerleri ile 103,ün altındaki parazitsayılarında yöntem başarısız bulunmuş, buna karşın kDNA primerleri ile 10 parazitin DNA'sını saptayabilecek duyarrlılığa erişilmiştir. Doku örneğinde de benzer sonuçların alınması ile kDNA primerleri ile uygulanan PCR yönteminin rutin tanıda daha yararlı olacağı kanısına varılmıştır. 77 SUMMARY Leishmaniasis is one of the diseases given priority by WHO effects millions of people world wide with its wide range of clinical manifestations including visceral (VL), cutaneous (CL) and mucocutaneous (MCL) forms. Recently, the disease has become of greater concern with the increasing number of H/V+VL cases, beginning of resistance to conventional therapy because of inappropriate treatment models in endemic regions and more frequent consideration of the disease with the evaluation of new diagnostic methods in differential diagnosis of especially haematological and infectious diseases. It is important to develop a quick, specific, sensitive and reliable diagnostic tool and variety of molecular biological methods has been performed in order to establish a gold standart. Leishmaniasis is endemic throughout the Aegean and Mediterranean sea coast and South-eastern Anatolia in Turkey. Recently, PCR has been performed for diagnostic studies including patients and reservoirs in Turkey. However, it has not been established yet as a routine procedure. The aim of the present study was to develop a sensitive PCR test in order to using as a routine diagnostic tool in Turkey. For this purpose, the sensitivity of PCR tests using different primers specific to nDNA and kDNA were compared in a group of parasites isolated from different human VL, human CL and canine VL isolates and their convenience were checked in a reservoir tissue sample. According to our results, nDNA specific primer pair was failed to detect parasite numbers less than 103 while kDNA specific primer pair was achieved to detect at least 10 parasite. Observation of similar results with using the tissue sample showed that the PCR method using kDNA primers would be more useful as a routine diagnostic test.
Collections