Ünilateral komple dudak-damak yarıklarında erken tedavi yaklaşımlarının üst çene gelişimi üzerine etkisinin incelenmesi
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
6. ÖZET Dudak ve / veya damak yarıkları en sık görülen konjenital deformasyonlann başında gelir. Bu anomalinin genetik ve çevresel etkenlerden kaynaklanan bir çok faktörü bulunmaktadır. Bazen de, sendromlann özelliklerinden biri olarak görülebilmektedir. Dudak ve damak yarıklarının, görülme sıklığı, ırka ve coğrafi dağılıma göre değişmektedir. Son 25 yılda bu anomalinin görülme sıklığının iki katma çıkması, kapsamlı olarak incelenmesini gerekli kılmıştır. Bu düzensizliğin tedavisi çok sayıda uzmandan oluşan ekip tarafından yapılmalıdır. Ortodontistin bu ekip içindeki görevi maksillofasiyel büyümenin ve gelişimin değerlendirilmesidir. Dudak ve damak operasyonunun öncelik olarak yapılması, yüz görünüşünü, konuşmayı ve yutkunmayı düzeltilmesi açısından oldukça önemlidir. Erken dudak operasyonu, ağız çevresindeki kasların devamlılığım sağladığı kadar estetik ve fonksiyonel olarak da faydalıdır. Aynı zamanda, aileye bebeklerini düzgün görünüşte bir yüzle eve götürme olanağını verir. öte yandan bazı araştırıcılar, operasyonun erken dönemde yapılmasının maksiller arkın özellikle ön-arka uzunluğuna olumsuz etki yaptığını büdirmişlerdir. Bu çalışmanın amacı, erken tedavi yaklaşımlarının üst çene gelişimi üzerindeki etkisinin değerlendirilmesidir. Çalışmamızda, 17 adet unilateral komple dudak ve damak yarıldı bebekte maksiller arkın boyutlarındaki değişim doğumdan başlayıp, yarık damağın operasyonunun tamamladığı döneme kadar (9. ay) mcelemniştir. Ayrıca, bebekler kontrol grubu olarak 8 normal bebek ile karşılaştinlmıştir.107 Bebeklerden elde ettiğimiz alçı modeller üzerinde 3 boyutlu olarak ölçümler yapılmıştır. Ölçümler sonucunda elde edilen veriler istatistiksel olarak değerlendirilmiştir. Çalışmamızın sonucunda, dudak operasyonunun maksiller arkın ön-arka uzunluğunun azalmasına sebep olduğu, fakat maksiller arlan genişliğinde anlamlı bir değişme sebep olmadığı bulunmuştur. Elde edilen bu sonucu kullandığımız ortopedik apareylerin yarattığı kanısındayız. Sonuçta görülmüştür ki, dudak operasyonunun erken ya da geç yapılmasının maksiller arlan gelişimi üzerinde farklı bir etkisi yoktur. Operasyonun zamanını bebeğin fiziksel gelişimi belirlemelidir. 7. SUMMARY Cleft lip and palate are the most common craniofacial deformities. These anomalies have multifactorial inheritance with both genetics and environment making varying contributions and they can occur as a feature of various genetically determined syndroms. Treatment involves a multidisciplinary aproach. The role of orthodontist within the cleft team is to take primary responsibility for the assessment of maxillofacial growth and development. Cleft of the lip and palate show evidence of racial, ethnic and geographic heterogenity. The urgent need to understand more fully these mechanisms is underlined by the fact that insidence of cleft palate is increasing darmingly, having almost doubled in the past 25 years. Cleft lip and palate repair done during infancy improves the facial appearance, speech, degulitation and result in the establishment of the continuity of the perioral musculature, wich has both esthetic and functional benefits. At the same time, this early management of the cleft allows the parents to return back home with a normal looking baby. On the other hand, some researchers pointed that the early surgical procedures negatively affect the maxillar growth especially in the anterior- posterior direction. The study is performed to investigate the effect of early treatment approches on the maxillary growth. Our study examines the changes in maxillary dimensions in 17 unilateral complete cleft and palate babies from birth up to the time of surgery at age 9109 month. Comparing them with 8 normal babies. Measurments of width and length were evaluated 3- dimensionally and analysed statistically. The results of this study revealed that, the lip surgery affects the anterior- posterior dimensions of the clefted maxilla but has no effect on the transversal dimentions. We contribute this to the use of presurgical orthopedic applaiances which prevent collaps of the maxillary arch. Finally, the time of lip surgery is not important in regard to maxillary growth and the physical state of the baby could be used as a determinant factor in this decision.
Collections