Çocukluk çağı detrusor instabilitesinde pelvik taban stimülasyonunun inkontinansa etkinliğinin incelenmesi
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
ÖZET Araştırma detrusor instabilitesi tanısı almış 4-15 yaş grubu çocuklarda pelvik taban stimülasyonun inkontinansa etkinliğinin incelenmesi amacıyla Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Çocuk Cerrahisi AD'da deneysel olarak yürütülmüştür. Araştırma kapsamına, oksibutinin kullanan 14 çocuk (I. grup), pelvik taban stimülasyonu uygulanan 14 çocuk (I I. grup) olmak üzere toplam 28 çocuk alınmıştır. Tedavi sonunda değerlendirme ürodinamik tetkik ve semikantitatif ölçümler ile yapılmıştır. Semikontitatif ölçümler `ıslak`, `nemli`, `damla`, `kuru`, terimleri kullanılarak her bir episodda ortaya çıkan sızıntının miktarını tahmin etmeleri (ailelerden ve çocuklardan) istenerek yapılmıştır. Istatistiki değerlendirmeler için ise, ortaya çıkan sızıntılar `ıslak=3`, `nemli=2`, `damla=1`, `kuru=0`, şeklinde skorlandırılmıştır. I. grupta bulunan 14 çocuğa klinik semptomlan ve ürodinamik tetkik sonrası detrusor instabilitesi tanısı konduktan sonra yaş - kg değerlendirilerek oksibutinin tedavisine başlanmıştır. Tedavi öncesinde ve 6 aylık tedavinin sonunda, gündüz -gece skor tabloları ve ürodinamik tetkikleri ile sonuçlar değerlendirilmiştir. II. grupta bulunan 14 çocuğa, klinik semptomları ve ürodinamik tetkikleri sonunda detrusor instabilitesi tanısı konduktan sonra günde 2 kez yaklaşık 2 saat toplam tedavi süresi 6 hafta boyunca stimüle edilmişlerdir. Tedavi öncesi / sonrası gündüz -gece skor tabloları ve ürodinamik tetkikleri ve sonuçları değerlendirilmiştir. Tedavi, bir süre hastanede hasta çocuk ve ailesine öğretildikten sonra evde devam ettirilmiştir. 85Elde edilen verilerin değerlendirilmesinde ve istatistiki analizlerinde, Ki- Kare Testi, Mann-Whitney Test, Wilcoxon Signed Ranks Test, Fisher's Exeat Test, Mc Nemar Test kullanılmıştır. Verilerin değerlendirilmesi sonucunda, oksibutinin uygulanan hasta grubunda tedavi öncesi ve sonrasında aldıkları gündüz/gece skorları, tedavi sonrasında aldıkları gündüz /gece skorlarınndan istatistiksel açıdan anlamlı olacak şekilde yüksek bulunmuştur (p<0,05). Pelvik taban stimülasyonu yapılan hasta grubunda tedavi sonrasında aldıkları gündüz /gece skorları öncesinde aldıkları skorlardan düşüktür. Sonuç istatistiksel açıdan anlamlıdır (p<0,05). Gözlem döneminde (tedavi sonrası bir hafta) hastalar 0,2'den daha küçük skoru veya `tamamıyla kuru` anlamına gelen 0 skorunu ortaya koymuşlar ise `başarılı` şeklinde, sonuca varılmış. Çocukların tedavi sonrası skoru tedavi öncesine göre% 50'ye eşit ve büyük olacak şekilde bir azalma göstermiş ise `kısmen başarılı` şeklinde, %50'nin altında azalma göstermiş ise `başarısız` şeklinde yorum yapılmıştır. I. grupta oksibutinin kullanan çocuklardan gündüz % 14,3'ü gece tamamen başarılı, % 28,6 gündüz % 16,9'u gece kısmen başarılı olmuştur. 1 1. grupta pelvik taban stimülasyonu alan çocukların gündüz % 42,9'u gece % 28,6'sı tamamen başarılı, % 42,9'u gündüz %46,9'u gece kısmen başarılı şeklinde değerlendirilmiştir. Pelvik taban stimülasyonu uygulanan grubun basan yüzdesi yüksek görünse de sonuç istatistiksel olarak anlamlı bulunmamıştır (p>0,05). 86Tedavi sonrası yapılan ürodinamik kontrollerde grupların üriner kapasite, kompliyans artışı yönünden fark bulunmazken yalnızca oksibutinin grubunda instabil kontraksiyonların elimine edilmesi anlamlı bulunmuştur. II. grupta yer alan öncesinde oksibutinine yanıt vermeyen hasta grubunun stimülasyon tedavisine yanıtı umut verici olarak değerlendirilmiştir. Oksibutinin tedavisi uygulanan l.gruptaki hastaların her biri farklı derecelerde ilacın yan etkisinden doğan sıkıntılara maruz kalırken, stimülasyon tedavisi alan II. gruptaki hastaların tedaviyi algılayışları daha ılımlı bulunmuştur. Stimülasyonun çocuklar tarafından bu derce iyi tolere edilmesi şaşırtıcı bulunmuş ancak bu sonuç; çocuğa tedaviyi yakın birinin yapması, kontrolün çocuğun elinde olması ve işlemin büyük çoğunluğunun evde çocuk için tanıdık bir ortamda uygulanır olması şeklinde yorumlanarak açıklanmıştır. Araştırmanın verileri doğrultusunda, bugüne dek instabiliteli çocuklarda inkontinansı kontrol amacıyla sık uygulanan antikolinerjik etkili oksibutinin alternatif olarak pelvik taban stimilasyonu sunulabilir. Ayrıca tedavi şekli hemşire - aile - çocuk işbirliği gerektirdiğinden, her birine ayrı ayrı tedavide söz hakkı verecektir. 87 SUMMARY The research was carried out, experimentally, in Ege University, Medical School and Hospital, Department of Pediatric Surgery, for the examination of the effect of the pelvic base stimulation on incontinence in children 4-5 years old, who are diagnosed to have detrusor instability. Within the scope of the research, a total of 28 children, 14 using oxybutinin (1st group), and 14 being applied pelvic base stimulation, were carried out using such terms as `wet`, `moist`, `drops`, `dry`, and by requesting families and their children to estimate the amount of the leakage amassed was scored as `wet=3`, `moist=2`, `drops=1`, `dry=0`. Following the clinical symptoms and urodynamic examination of the 14 children in the 1st group, they were diagnosed to have detrusor instability, and then oxybutinin therapy was applied after the evaluation for age-kg. Before the therapy and at the end of 6 months of therapy, the results were evauated by day/night score tables and urodynamic examinations. Following the clinical symptoms and urodynamic examinations of the 14 children in the 2nd group, they were diagnosed to have detusor instability, ant then they were stimulated for approximately 2 hours, 2 times a day, for a total therapy period of 6 months. Before/after the therapy, day/night scores, urodynamic examinations and the results were evaluated. The therapy, after the patient children and their families were educated on it, was continued in their homes. In the evaluation and statistical analysis of the obtained data, chi-square test, mann-whitney test fisher's exact test, Mc Nemar Test and wilcoxon signed ranks test were used. 88After th evaluation o the data, in the patient group on which oxybutinin was applied, the day/night scores they had before and after the therapy were, statistically, found to be significantly higher than the day/night scores they had after the therapy (p<0,05). In the patient group on which pelvic base stimulation was applied, day/night scores after the therapy were lower than that of the before one. The result was statistically significant (p<0,05). In the observation period (one week after the therapy), patients were concluded to be `succesful` if they demonstrated a score lower than 0,2 or the score 0 which means `completely dry`, `partially successful` if their result demonstrated a reduction equal to or higher than 50%; and `unsuccesful` if the improvement was lower than 50%. In the 1 st group, among children using oxybutinin, 14,3% at daytime and 7,7% at nighttime were completely succesful; 28,6% at daytüime and 16,9% at nighttime were partially succesful. In the 2nd group, among children taking pelvic base stimulation, while 42.9%, at daytime and 28,6% at nighttime were evaluated as completely succesful, 42,9% at daytime and 46,9% at nighttime were evaluated as partially successful. Though the success rate of the group on which pelvic base stimulation was not found to be significant statistically (p>0,05). In the urodynamic controls done after the experiment, no difference was found between the uriner capasity and rise of compliance of the groups, while the elimination of instable contractions only in oxybutinine group was found to be significant. 89While each of the patients in the 1st group on which oxybutinin therapy was applied, suffered, in varying degrees, distresses resulting from the sideeffects of the drug, the therapy perception of the patients in the 2 nd group taking stimulation therapy was found to be more moderate. High toleration of stimulation by childeren was found to be surprising, but this result was explained as consequence of such factors as the application of the therapy to children by someone familiar, control being in children, and application of the therapy at home, in a familiar environment for them. Upon the data of this reasearch, pelvic base stimulation may be suggested as an alternative to anticollinergic oxybutinin which has been used frequently to control incontinence in children with instability. In addition, since the form of the therapy requires a cooperation among nurse, family and child, a role, in the therapy, for each of these persons must be recognized. 90
Collections