Tavşanlarda tekrarlanan dozlarda kullanılan sevofluranın oluşturduğu hepatik ve renal histopatolojik değişiklikler ile plazma florür düzeyine etkisi
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
ÖZET Genel anestezi vital fonksiyonlarda bir değişiklik olmadan geçici bilinç kaybı, refleks aktivitede azalma ve ağrının algılanmaması ile karekterizedir. Uygulama açısından indüksiyon, idame ve derlenme olmak üzere üç dönemden oluşan genel anestezide çok çeşitli inhalasyon anestezikleri ile intravenöz anestezikler kullanılmaktadır. Çalışmamız yeni bir inhalasyon anesteziği olan sevofluranın tekrarlanan kullanımının karaciğer ve böbrek üzerine olan histopatolojik değişiklikleri ve plazma florür düzeyine etkilerini araştırmak amacı ile deneysel çalışma olarak planlandı. İnhalasyon anestezikleri; solunum yolu ile organizmaya giren ve yine büyük bir kısmı solunum yolu ile vücuttan atılan anestezik maddelerdir. İdeal bir inhalasyon anesteziğini bulma. konusundaki çalışmalar halen sürmektedir. Bunlar içinde halojenli eter olan sevofluran ile ilgili çalışmalar sayılabilir. Sevofluran 1970' te izole edilmiş ve 1975' de ilk klinik uygulaması bildirilmiş bir metil propil eterdir. MAC değeri % 2.05 olan, mevcut inhalasyon anesteziklerinden daha hızlı etkili, kardiyovasküler ve solunum sistemine istenmeyen yan etkileri daha az bir ajandır. Fluoromethyl - 2,2,2 - trifluoro - 1- ( trifluoromethyl ) ethyl ether yapısındadır. Yanıcı ve patlayıcı özelliğe sahip değildir. Kullanımı için konvansiyonel vaporizatöre ihtiyaç vardır. % 5' den daha az oranda metabolize olur. Metabolizması sonucu ortaya çıkan iki metaboliti vardır. Bunlar inorganik florür ve hexafluoroisopropanol ( HFIP )' dür. Hastanemiz Etik komitesinden onay alındıktan sonra, çalışmamız Tarım Bakanlığı Elazığ Hayvan Sağlığı ve Araştırma Enstitüsünden temin ettiğimiz 4 ± 1 aylık ve 2350 ± 450 gr ağırlığında kırkiki adet Yeni Zellanda cinsi dişi tavşanlar ile gerçekleştirildi. Altı adet denek kontrol grubu olarak alınırken, otuzaltı adet denek A, B ve C olmak üzere rastgele üç gruba ayrıldı. Deneklere yedi gün süre ile günde bir saat kesintisiz olmak üzere; A grubu: 6 It/dk oksijen içerisinde %1 sevofluran ( Sevorane Abbott istanbul) 50B grubu: 6 lt/dk oksijen içerisinde %3 sevofluran C grubu: 6 It/dk oksijen içerisinde %5 sevofluran uygulandı. Yedi gün boyunca her gün bir saatlik sevofluran uygulanmasından sonra, plazma florür düzeyini ölçmek amacıyla tavşanların kulak veninden 2 mi kan örneği alındı. Deneklerden alınan karaciğer ve böbrek dokuları ise histopatolojik değişiklikler yönünden incelendi. Gruplar arasında yaş, ağırlık ve cinsiyet yönünden istatistiksel olarak anlamlı farklılık yoktu ( p > 0.05 ). Karaciğerin histopatolojik incelenmesinde; A grubunda 5 denekte hafif derecede hasar, 3 denekte orta derecede hasar tespit edildi. B grubunda 5 denekte orta derecede hasar gözlenirken, C grubunda da 6 denekte orta derecede hasar tespit edildi. Gruplar arası değerlendirmede istatistiksel olarak anlamlı farklılık bulunmadı (p > 0.05 ). Böbreğin histopatolojik incelenmesinde; A grubunda 6 denekte hafif derecede hasar gözlenirken, B grubunda 2 denekte hafif derecede 3 denekte orta derecede hasar tespit edildi. C grubunda ise 1 denekte hafif derecede 5 denekte orta derecede hasar gözlendi. Gruplar arası değerlendirmede istatistiksel olarak anlamlı farklılık bulunmadı (p > 0.05 ). Sevofluran uygulanması plazma florür düzeyinde artışa neden olmaktadır. Biz yaptığımız çalışmada artan sevofluran konsantrasyonuna paralel olarak, plazmada oluşan florür düzeyininde arttığını tesbit ettik. Tekrarlanan dozlarda kullanılan sevofluranın böbrek ve karaciğer üzerine olan etkilerini histopatolojik olarak incelediğimizde; uygulanan sevofluran konsantrasyonunun artmasıyla genelde hafif derecede değişikliklere rastladık. Sonuç olarak; uygun konsantrasyonlarda olmak üzere, sevofluranın tekrarlanan dozlarda güvenle kullanılabileceği kanısına vardık. 51
Collections