Duygusal zekâ ile konuşma kaygısı arasındaki ilişki
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Bilişsel beceriler üzerine odaklanan eğitim sistemlerinin göz ardı ettiği duyguların, duygusal zekâ (DZ) bakış açısıyla eğitim dünyasında yakın zamanda yer almaya başladığı görülmektedir. Bu araştırmayla duyguları, yerli yerinde, etkili ve etkin bir şekilde kullanarak hayata uyum sağlayabilme becerisi olan DZ'nin konuşma kaygısı ile ilişkisinin belirlenmesi amaçlanmaktadır. Bununla birlikte konuşma kaygısına yönelik ortaokul öğrencilerinin görüşlerini belirlemek ve ortaokul kademesindeki öğrencilerin konuşma kaygı düzeylerini ölçen güvenilir ve geçerli bir konuşma kaygısı ölçeği alan yazına kazandırmak amaçlanmıştır. Karma yaklaşımda açımlayıcı sıralı desende yürütülen bu araştırmanın ilk aşamasında nicel türde ilişkisel tarama modeli, ikinci aşamasında nitel türde olgubilimsel (fenomenolojik) desen kullanılmıştır. Araştırmanın örneklemini, Bitlis il merkezinde ortaokul düzeyinde eğitim gören ve küme örnekleme yöntemi ile belirlenen 622 öğrenci oluşturmaktadır. Araştırmanın ilk aşamasında veriler; Kişisel Bilgi Formu, araştırmacı tarafından geliştirilen Konuşma Kaygısı Ölçeği (KKÖ), Köksal (2007) tarafından Türkçeye uyarlanan Bar-On Duygusal Zekâ Ölçeği Çocuk ve Ergen Formu üzerinden toplanmıştır. Elde edilen veriler üzerinden yapılan analizler sonucunda, DZ ile konuşma kaygısı arasında negatif yönlü ilişki tespit edilmiştir. Konuşma kaygısı ile cinsiyet, sınıf düzeyi, anne eğitim düzeyi, baba eğitim düzeyi, aylık ekonomik gelir düzeyi, günlük TV izleme süresi arasında anlamlı fark tespit edilmiş, okul öncesi eğitimi alma ve arkadaşlarla günlük oyun oynama süresi değişkenleri ile anlamlı fark tespit edilememiştir. DZ ile okul öncesi eğitimi alma ve baba eğitim düzeyi hâricinde diğer değişkenler ile anlamlı fark tespit edilmiştir. Araştırmanın ikinci basamağında ortaokul öğrencilerinin konuşma kaygılarına yönelik görüşleri, amaçlı örneklem yöntemlerinden tipik durum örnekleme belirlenmiş 15 katılımcıdan yarı yapılandırılmış görüşme kılavuzu üzerinden bire bir görüşmeler yapılarak elde edilmiştir. Görüşmelerden elde edilen veriler, betimsel analiz yöntemi ile analiz edilmiştir. Araştırmada konuşma kaygısına dönük farkındalık, konuşma sürecinde sergilenen zihinsel ve motivasyonel stratejiler, katılımcıların konuşma kaygılarını dengeleme çabalarına katkı verdiği anlaşılmıştır. It is seen that the emotions that have long been ignored by the education systems built on teaching cognitive skills have recently started to be emphasized in the education field within the emotional intelligence (EI) approach. This research aimed to identify the relationship between speech anxiety and EI, which is defined as the skill to adapt to life by using emotions in a proper, effective and efficient way. In addition, it was aimed to determine the opinions of middle school students about speech anxiety and to introduce a reliable and valid speech anxiety scale that measures the speech anxiety levels of middle school students to the literature. In the first stage of the research, which was carried out with an exploratory sequential mixed methods approach, a quantitative relational survey model was used, while a qualitative phenomenological design was employed in the second stage. The sample of the research, which was determined through cluster sampling method, consisted of 622 students studying at secondary school in Bitlis city center. In the first stage of the research, the data were collected through the Personal Information Form, the Speech Anxiety Scale (SAS) developed by the researcher, and the Bar-On Emotional Quotient Inventory Youth Version EQ-i: YV adapted to Turkish by Köksal (2007). As a result of the analysis of the data obtained, a negative relationship was identified between EI and speech anxiety. A significant difference was determined between speech anxiety and gender, grade level, mother's education level, father's education level, monthly economic income level, daily TV viewing time, while no significant difference was detected between speech anxiety and the variables of having received preschool education and daily play time with friends. A difference significant was found between EI and the variables other than the variables of receiving pre-school education and father's education level. In the second stage of the research, the opinions of secondary school students about speech anxiety were collected by holding face-to-face interviews through semi-structured interview guide with 15 participants who were determined by typical case sampling was determined from purposeful sampling method. The data obtained from the interviews were analyzed through descriptive analysis methods. It was concluded that awareness about speech anxiety, mental and motivational strategies, displayed in the speech process positively contributed to the participants' efforts to compensate their speech anxiety.
Collections