Konvansiyonel ve kendinden bağlanan lingual braket sistemlerinin karşılaştırılması
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
AMAÇ: Çalışmamızda, konvansiyonel ve kendinden bağlanan lingual braket sistemlerinin, tedavi sonuçlarının 'Amerikan Ortodonti Board' kriterleri, lateral sefalometrik ve dijital model analizleri kullanılarak karşılaştırmalı olarak değerlendirilmesi ve hasta konforu üzerine etkilerinin incelenmesi amaçlanmıştır. MATERYAL VE METOD: Ege Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Ortodonti Anabilim Dalı'na başvuran ve Angle Sınıf I anterior çapraşıklık maloklüzyonuna sahip 30 birey (17 kadın, 13 erkek) çalışmaya dahil edilmiştir. Randomize olarak oluşturulan iki gruptan 1. gruba STb (Ormco Corporation, Glendora, CA, ABD) konvansiyonel lingual braketleri uygulanırken, diğer gruba GC Experience L (GC Orthodontics, Breckerfeld, Almanya) kendinden bağlanan lingual braketler uygulanmıştır. Her iki aparey grubunda da sırasıyla 0.013, 0.016, 0.016x0.016 Copper Niti teller, 0.016x0.022 Drect tel ve 0.017x0.025 TMA teller kullanılmıştır. Tedavi başlangıcında (T0) ve tedavi sonunda (T8) lateral sefalometrik film ve dijital model kayıtları alınmıştır. Tedavinin 2. gün (T1), 1. hafta (T2) ve her tel değişimi sonrası (T3, T4, T5, T6, T7) dil yüzeyin yaralanmaları skorlanmış ve ağrı düzeyi Visüel Analog Skala (VAS) kullanılarak belirlenmiştir. Lateral sefalometrik röntgenler üzerinde sert ve yumuşak doku sefalometrik ölçümleri Dolphin Imaging Software Version 11.0 (Dolphin Imaging, California, ABD) programı kullanılarak dijital ortamda yapılmıştır. Orthomodel (Version 2.0.206, Türkiye) programı kullanılarak dijital modeller elde edilmiş ve çakıştırılmıştır. Tedavi sonuçlarının incelenmesinde ABO-OGS kriterleri kullanılmıştır. Normal dağılım sağlandığı durumda iki bağımsız grup karşılaştırılmasında bağımsız örneklem t testi, sağlanmadığı durumda Mann Whitney U testi kullanılmıştır. Gruplarda VAS skorları ve dil yaralanması skorlarının zamansal değişimini incelemek amacıyla tekrarlanan ölçümlü varyans analizi kullanılmıştır. BULGULAR: Tedavi sonunda her iki braket grubunda alt keser açılarında anlamlı artış gözlense de gruplar arası fark anlamlı bulunmamıştır (p>0,05). Tedavi sonunda, her iki grupta da overbite miktarı anlamlı derecede azalmıştır (p<0,01). Overjet miktarındaki azalma, hem STb (0,77 mm, p<0,05) hem de GC (1,21 mm, p<0,05) grubunda istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur. Her iki grupta da interkanin mesafe ve ön genişlik artış gösterse de gruplar arası fark anlamsız bulunmuştur (p>0,05). ABO kriterleri açısından, iki grup arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmamıştır (p>0,05). STb ve GC lingual braket gruplarının her ikisinde de en yüksek skorların bukkolingual eğimlerin değerlendirilmesinde verildiği görülmüştür. STb lingual braket grubunda alınan skorlarının en düşük yüzdesini overjet (%1,90) ve interproksimal kontakların (%1,90) değerlendirilmesi alırken, GC lingual braket grubunda da overjetin değerlendirilmesi (%1,70) skorlamalar arasında en düşük yüzdeye sahiptir. Gruplar arasında, zamana bağlı ağrı düzeyi ortalamaları bakımından istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunmamıştır (p=0,524). Her iki grupta da ağrı düzeyinde, anlamlı değişim 1. ayda başlamıştır. T3 döneminde ağrı düzeyinde azalma görülmektedir. Dil üst yüzeyinde meydana gelen yaralanmalar 1. ayda artış göstermiş, 2.aydan itibaren başlangıç seviyesine yaklaşmıştır. Dil yan yüzeyinde görülen yaralanmalar ise, 1.ayda artarken, 5.aydan itibaren azalma göstermiştir. SONUÇ: İki farklı lingual braket sisteminin etkilerinin değerlendirildiği bu çalışmada, konvansiyonel ve kendinden bağlanan lingual braketlerinin benzer klinik etkilere sahip olduğu sonucuna varılmıştır. Gün geçtikçe artan estetik beklentilerle ve bu alanda gelişmelerle lingual ortodontik tedavi alanına ilginin artması mümkündür. AIM: The aim of this study was to compare the orthodontic treatment outcomes, including cephalometric values and digital model superimpositions, pain levels, tongue soreness scores and ABO-OGS (American Orthodontic Board-Objective Grading System) indexes, between cases treated with conventional and self-ligating lingual braces. MATERIAL AND METHOD: The sample included 30 subjects (17 females and 13 males) with Angle Class I malocclusion that applied to Ege University Faculty of Dentistry, Department of Orthodontics. The subjects were randomly divided into two groups: STb conventional lingual braces (Ormco Corporation, Glendora, CA, USA) and GC Experience L (GC Orthodontics, Breckerfeld, Germany) self-ligating lingual braces. In both groups, 0.013, 0.016, 0.016x0.016 Copper Niti, 0.016x0.022 D-rect and 0.017x0.025 TMA wires were used respectively. At the beginning of the treatment (T0) and at the end of the treatment (T8) lateral cephalometric films and digital models were taken. Orthodontic treatment outcomes were evaluated by cephalometric analysis, digital model superimpositions, and ABO-OGS. On the 2nd day (T1), 1st week (T2), and after each wire change (T3, T4, T5, T6, T7), tongue soreness scores and pain level (by using Visual Analog Scale (VAS)) were determined. Lateral cephalometric measurements were performed using the Dolphin Imaging Software Version 11.0 (Dolphin Imaging, California, USA) program. Orthomodel (Version 2.0.206, Turkey) was used to superimpose digital models. Independent sample t test and Mann Whitney U test were used for statistical analysis. Repeated measured variance analysis was used to examine VAS and tongue soreness scores in the groups.RESULTS: At the end of treatment, lower incisors were proclined in both groups, but the difference between the groups was not significant (p>0.05). Also, the amount of overbite decreased significantly in both groups (p<0.01). The decrease in overjet was found statistically significant in both STb (0.77, p<0.05) and GC (1.21, p<0.05) groups. In both groups, although the intercanine and interpremolar distances were increased, the difference between the groups was not significant (p> 0.05). There was no statistically significant intergroup differences were found between the total ABO-OGS scores (p>0.05). In both STb and GC lingual braces groups, the highest scores were given in evaluating buccolingual inclinations. Overjet (1.90%) and interproximal contacts (1.90%) were the lowest percentages of scores in STb lingual bracket group and overjet (1.70%) in GC lingual bracket group had the lowest percentage of scoring. There was no statistically significant difference between groups in terms of time-related pain level averages (p = 0.524). In both groups, the level of pain began to change significantly at first month. There is a decrease in the level of pain during the T3 period. The injuries that occurred on the upper surface of the tongue increased in the first month, and from the 2nd day, they approached the initial level. CONCLUSION: Both methods showed comparable results. It is possible to increase interest in the field of lingual orthodontic treatment with patients' increasing aesthetic expectations and developments.
Collections