Kâdî Abdülcebbâr ve Ebu`l-Muîn en-Nesefî`ye göre va`d ve vaîd meselesi
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Bütün müslümanların ana kaynak olarak kabul ettikleri Kur'an'da, va'd ve vaîd problemiyle ilgili birçok âyetin bulunması, kelâm ekollerinin tamamını, konu hakkındaki inançlarını savunmaya ve muhalif görüşleri eleştirmeye sevketmiştir. İslâm tarihinin en önemli iki kelam ekolünün temsilcileri olan Kâdî Abdülcebbâr ve Ebu'l-Muîn en-Nesefî de mensup oldukları kelâm ekolünün genel prensiplerine uygun olarak va'd ve vaîd problemlerini ele almışlardır. Kâdî, büyük günâh işleyen kimseyi fâsık olarak değerlendirmiş ve ne mü'min ne de kâfir olarak isimlendirilemeyeceğini söylemiştir. Dolayısıyla bu kimseler îmân ile küfür arasında bir menzildedirler. Büyük günah işleyenlerin hükmü, şâyet tevbe etmeden ölürlerse cehennemde ebedî kalmaktır. İtâati ve îmânı ona fayda vermez. Onun affedilmesinin ve bağışlanmasının bir hikmeti yoktur.Va'd ve vaîd kapsamındaki meseleleri, sünnî ekolün genel ilkelerine uygun bir anlayışla kabul edip savunan Nesefî, cehennemde ebedî kalmayı, küfür üzere ölme şartına bağlamıştır. Müslümanlardan günâhkar olan ve tevbe etmeden ölen kimselerin durumunu, Allah'ın meşîetine havale etmektedir. Allah Teâlâ, işlemiş olduğu günâhlardan tevbe etmeden ölen bazı günâhkarları, hiç azâp etmeden bağışlayabilir, kimilerini de cehennemde günâhı kadar cezâlandırdıktan sonra bağışlayabilir. Fakat, mü'minlerden günâhının cezâsını çekenler, cehennemde ebedî kalmayıp îmânları sebebiyle sonunda cennete gireceklerdir. The fact that there are many verses in Qur'an, the main reference book of all Muslims, on va'd and vaid problem triggered all kalam schools to defend their beliefs on the subject and to criticize opposing views. Kâdî Abdülcebbâr and Ebu'l-Muîn en-Nesefî, who speak for the two most important kalam schools of islamic history, also tackled the va'd and vaid problem in accordance with the general principles of the kalam school they belong to.Kâdî classifies those who commit big sins as defiantly disobedient and argues that they are neither true believers nor deniers. Therefore, these people are at a place between faith and the rejection of faith. According to him, those who commit great sins will remain in hell forever unless they repent before they die. Their obedience and faith will not rescue them. There is no wisdom in them being absolved and forgiven.Nesefî, who interprets issues within the scope of vad and vaid in accordance with the general doctrines of sunni school, conditioned endless punishment in hell to dying in denial. The state of sinners among the Muslims who die before they repent are to be judged by Allah's will. Allahu Teala may forgive some sinners who die before repentance of their sins without any torment, while He may forgive other sinners after they are punished for their sins. According to him, sinners among the Muslims will not remain in Hell forever; in contrast, they will eventually enter paradise after being punished for their sins.
Collections