17.yüzyıl`dan sonra Ortaçağ`ın melizma pratiğinin terkediliş süreci ve çağdaş müzikte tekrar benimsenmesi
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Bu tezde, a. hint müziği, b. afro-amerikan (jazz) müziği, c. çeşitli Hıristiyan kiliselerinin müzikleri, birlikte ele alınarak, ?melismatik stil?in yeryüzünün her yerinde ve her çağda rağbet görebilen bir müzik pratiği olduğu yolundaki göstergeler incelenmiştir. Bu çalışmaya gereksinme yaratan durum, Katolik kilisesinde latince müzik litürijisi 17. yy'dan itibaren terk edilip, ulusal dillerdeki polifonik müzik liturjileri onların yerini alırken, melisma pratiğinin kullanımının yok denecek kadar azalmış oluşudur. 19. yy'da, bazı kiliselerde (örneğin, Solesmes) gregoryen müziğini yeniden canlandırma çalışmaları ortaya çıktığında, yetkili müzisyen papazlar melisma'nın artık kullanılmayacağına karar vermişlerdir. Günümüzde, bir çok müzikolog ve müzik teoricisi bu karar doğrultusundaki bir doktrini benimsemekte, melismatik stilin katolik kilisesinde duyulamadığı ileri sürerek, onun evrensel varlığının sona erdiğini kabul etmektedirler. Oysa, melisma'lar yalnız kiliseye özgü değildirler. İncelenen hint ve afro-amerikan geleneklerinde, melismatik stil'in müziğin temel yapısal değerlerinden biri olduğunu gözlemek mümkündür.Batı dünyasında, 17. yy'da göze çarpan bir stil tercihi nedeniyle, sanat müziği kompozitörlerinin melismatik stil'den uzak durdukları gözlenmiştir. Örneğin,18. yy, Mozart'ın Requiem'inde, melismaların bir miktar kullanımına karşın, 19yy'da Verdi'nin Requiem'indeki ?Kyrie? bölümünde melisma yoktur.Gene de, 20. yy'da kompozitörler melisma'nın ne denli etkili ve güzel bir müzik öğesi olduğunu yeniden keşfetmiş, yapıtlarında bu stile sık-sık yer vermeğe başlamışlardır. Tezin son bölümünde, Heitor villa-lobos, Luciano Berio ve John Cage'in bazı ses için yapıtlarındaki belirgin melismatik stil örnekleri sunulmaktadır. Başka bir örnekte de, Charles Ives'ın The Unanswered Question (1953) yapıtındaki enstrümantal melisma'lar sunulmaktadır In this thesis, a. Indian music, b. Afro-American music, and c. Music from various Christian denominations, were looked at within the same paradigm of ?melismatic style,? in other to study the evidences about the fact that this style is one that can appear in any part of the world, as well as being appreciated in all eras.The phenomen of the absence of the practice of melisma in Catholic churches, starting from the 17th century, when the Latin musical litugy was abandoned, being gradually replaced by polyphonic music liturgies using national languages. When, in the late 19th century, some churches like Solesmes took up a revival of Gregorian music, the authorities had daclared that melismas were not to be used anymore.Presently, many musicologist and music theorists are supporting a doctrine, in line with this declaration, and maintaining that the melismatic style is universally absolete since it can no more be heard at the Catholic churches. What they miss is that melismas do not exclusively belong to the church. One can notice that the melismatic style is one of the fundamental structural values of music, as can be observed though Indian and Afro-American traditions.Even classical music composers of the Western world after the 17th century, shied away from the use of a melismatic style. For instance, at the ?Kyrie? section of Verdi?s Requiem no melismas were used, whereas even in the 18th century, Mozart was using them in the ékyrie? section of his own Requiem.Nevertheless, at the second half of the 20th Century, composers rediscovered what an effective and fascinating musical element they were missing through rejecting the use of the melismatic style. They, in turn, started to make frequent use of it. In the last chapter of this thesis, examples of a clearly melismatic style are presented, from vocal works by Heitor Villa-Lobos, Luciano Berio and John Cage. Another example by Charles Ives is featuring instrumental melismas from the work Unanswered Question (1953).
Collections