Biodentin, mta, ırm tamir materyalleri ile kapatılan ve e.faecalis ile kontamine edilen farklı çaplardaki furkal perforasyonların sızdırmazlığının bakteriyel sızıntı yöntemi ile incelenmesi
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Kanal tedavisinin amacı apikal periodontitisin önlenmesidir. Endodontik tedavinin başarısı iyi bir şekillendirme, yıkama ve kök kanallarının sızdırmaz bir şekilde doldurulmasına bağlıdır. Kök kanallarının biyomekanik preparasyonu endodontik tedavinin en önemli basamaklarından birini oluşturmaktadır. Kök kanallarının preparasyonu sırasında dişin durumu ve hekim hatalarına bağlı olarak kanal tedavisi başarılı olamadığı için birçok diş çekilmektedir. Endodontik uygulamalar sırasında en çok karşılaşılan komplikasyonların başında perforasyonlar gelmektedir. Perforasyon; kök kanal sisteminin, mekanik ya da fizyolojik nedenlerle ilişkili olarak, periodontal membran ve çevre dokularla iletişime geçmesi olarak tanımlanabilir. Dentin dokularının ve sementin açığa çıkması, periradiküler dokuların sağlığını ve dişin canlılığını tehdit etmektedir. Perforasyonlar, klinikte en çok karşılaşılan komplikasyonlardan birini oluşturmasına karşın doğru materyaller kullanılarak başarılı bir şekilde tedavi edilebilmektedir. Günümüze kadar birçok perforasyon materyali (amalgam, kompozit, süper EBA, IRM) kullanılmıştır. Bunlar arasında yer alan MTA (Dentsply,Maillefer) İçeriğinde kalsiyum sülfat ve bizmut oksit gibi materyalleri barındıran bir materyaldir. MTA'nın biyouyumluluğu, örtücülük niteliği, pulpa ve kök ucu çevre dokularının ve periyodonsiyumun iyileşmesini, sement benzeri dokuların apozisyonunu ve kemik oluşumunu arttırma kapasitesi gibi özellikleri, tamir materyali olarak kullanımını mümkün kılmıştır. MTA bağ dokusunun pH'ın yükselterek antimikrobiyal etkinliğin daha da artmasını sağlar. MTA'ya özellik olarak en yakın üretilen MTA benzeri materyal Biodentin (Septodont)'dir. Dentin dokusunu çok sıkı sararak, sızdırmaz bir bariyer oluşturduğu, pulpa canlılığını koruduğu, postoperatif ağrının azaldığı ve yapılan restprasyonun daha uzun ömürlü olduğu iddia edilmektedir. Bununla beraber bu konularla ilgili henüz detaylı bir çalışma yapılamamıştır. Bu çalışmanın planlanmasındaki amaç MTA, IRM ve Biodentin gibi tamir materyallerinin farklı perforasyon çaplarında E. Faecalis kontaminasyonuna maruz bırakılarak materyallerin sızdırmazlıklarının ölçülmesidir. Materyallerin 7, 15, 30 ve 45. günlerdeki sızıntı verileri kaydedilmiş ve istatistiksel hesaplamalar yapılmıştır. Çalışmada 140 adet kök ucu gelişimi tamamlanmış, kökleri herhangi bir nedenle zarar görmemiş ve periodontal sebeplerle çekilmiş insan alt ve üst büyük azı dişi kullanılmıştır. Çalışmada kullanılan 140 adet diş; 60 dişten oluşan iki ana gruba ve ana gruplarda kendi aralarında üç alt gruba (n=20) ayrılmıştır. Kalan 20 adet dişin 10 adeti negatif kontrol (n=10); 10 adeti pozitif kontrol (2 no frez n=5, 4 no frez n=5) gruplarında kullanılmıştır. Ana grupların oluşturulmasında iki farklı perforasyon çapı esas alınmıştır. Birinci ana gruptaki perforasyonlar, 2 numara fissür frez kullanılarak yapılmıştır. Birinci grubun alt grubunu oluşturan üç gruba, perforasyonları kapatmak için sırası ile MTA, Biodentin ve IRM uygulanmıştır. İkinci ana gruptaki perforasyonlar ise, 4 numara fissür frez kullanılarak yapılmıştır İkinci grubun alt grubunda oluşturan üç gruba, perforasyonları kapatmak için sırası ile MTA, Biodentin ve IRM uygulanmıştır. Dişler düzenek içine yerleitirildikten sonra E. faecalis (ATCC 29212) ile kontamine edilerek 7, 15, 30 ve 45. günlerde uygulanan materyallerin bakteriyel sızıntıya olan dirençleri incelenmiştir. İstatistiksel değerlendirme için SPSS 2.0.1 versiyon paket programı kullanılmıştır. Açıklayıcı istatistik olarak, sayılabilen (kategorik) değişkenler için frekans ve yüzde verilmiştir. Gruplar arasında sızıntı sayıları bakımından, fark olup olmadığını değerlendirmek için ki-kare testi ve yerine göre Fischer kesin olasılık testi kullanılmıştır. p < 0.05 istatistiksel olarak anlamlı kabul edilmiştir. Elde edilen veriler değerlendirildiğinde ilk 7 günde 2 numaralı frezle perfore edilen ve MTA ile kapatılan grup sızdırmazlık bakımından, istatistiksel olarak diğer gruplara göre anlamlı bulunmuştur (p < 0.05). 15, 30 ve 45. günlerdeki sızdırmazlık değerleri arasında istatistiksel olarak bir fark bulunmamıştır.4 numaralı frezle perfore edilen grupta ise 7, 15, 30 ve 45. günlerde materyaller arasında istatistiksel olarak herhangi bir fark bulunmamıştır. (p > 0.05) Bu çalışmanın sonuçlarına göre 7. günde 2 numaralı frez çapıyla elde edilen perforasyonda MTA sızdırmazlık bakımından diğer materyallere kıyasla daha başarılı bulunmuştur. Çalışmanın geneli değerlendirildiğinde, uygulanan materyaller arasında sızdırmazlık açısından önemli bir farklılık tespit edilmemiştir. The aim of the root canal treatment is to prevent apical periodontitis. The success of endodontic treatment depends on good shaping, irrigating and hermetic condensation. Biomechanical preparation forms one of the essential steps of root canal treatment. During root canal preparation both tooth's condition and doctor's fault may result in tooth extraction. In the endodontic practice, perforations are one of the most common complications seen during the treatment. Perforation is a process in which the root canal system interacts with outer tissues (periodontal membrane, environmental tissues) due to chemical and physical reactions. When the root canal system interacts with the outer tissues it faces with a risk of infection caused by the tissues. Although perforations are the most common complications developing in clinics, they can be healed by using suitable materials. Until today a lot of materials were used to seal perforations like (amalgam, compozitte and super EBA, IRM etc.) MTA (Dentsply, Maillefer) was developed and modified basing upon Portland cement and was introduced as a dental material. It contains substances like calcium sulphate and bismuth oxide. Accordingly, no reaction takes place in case of interaction with the living tissue. After the foundation of MTA, companies tried to produce such materials. These materials namely MTA-like materials were introduced for healing perforations. However, no research has been conducted making a detailed comparison between MTA and these materials. The closest material to MTA is named as Biodentin (Septodont). According to the producing company, the material has a great effect on sealing perforations and dentine repair, but no in-depth study has been carried out related to these issues. Until today endodontists have not come to a decision on the selection of the perforation and the material to be used with it. The main aim of this research is to observe the stabilities of different sizes of perforations covered by two different materials to prevent leakage.
Collections