Farklı özellikte kaide materyallerinin self etch dentin bağlayıcı sistem ile kompozit rezinin bağlanma özelliklerine etkisinin incelenmesi
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Dental restorasyonlar ile birlikte astar ve kaide materyallerinin kullanımı diş hekimlerinin sıklıkla tercih ettiği uygulamalardan biri olmuştur. Bu materyallerin en önemli amacı mikrosızıntı sebebiyle oluşabilecek pulpa hasarının önüne geçmek, kullanılan restoratif dolgu malzemesinin miktarını azaltmak, pulpaya ulaşan ısı ve elektrik iletimini engellemektir.Bu çalışmanın amacı, 4 farklı kaide materyalinin (Ionoseal® /VOCO, TheraCal LC®/Bisco Inc. Ultra-Blend® plus / Ultradent, Vitrebond™ / 3M-ESPE) self etch dentin bağlayıcı sistem (CLEARFIL™ SE BOND/ Kuraray) kullanılarak yapılan kompozit rezin (Filtek™ Z250 / 3M) restorasyonlarda mikrosızıntıya ve makaslama bağlanma dayanımına etkisinin in vitro koşullarda değerlendirilmesidir.Çalışmada mikrosızıntı deneyi için 50 adet tedavi amacıyla çekilmiş, çürüksüz insan büyük azı dişi kullanıldı. Dişlerin bukkal yüzeyinde mezio- distal genişliği 4 mm, okluzo-gingival genişliği 3 mm ve derinliği 3 mm olan sınıf V kaviteler hazırlandı. Daha sonra, dişler biri kontrol grubu olmak üzere rastgele beş gruba (n=10) ayrıldı. Deney gruplarında, kaide materyalleri kavite tabanlarına 1 mm kalınlığında yerleştirildi. Üzerlerine A2 renginde mikrohibrit dolduruculu kompozit rezin (Filtek™ Z250 / 3M) yerleştirilerek restorasyonlar tamamlandı. Kontrol grubunda ise herhangi bir kaide materyali kullanılmadı. Bitim ve polisaj işlemlerinden sonra, dişlere 5-55 °C'de 5000 defa ısısal döngü uygulandı. Dişlerin mikrosızıntı değerlendirmeleri boya sızıntı yöntemi (%0.5 bazik fuksin) kullanılarak gerçekleştirildi. Elde edilen skorlar, Bonferroni düzeltmeli Kruskal Wallis kullanılarak istatistiksel olarak incelendi.Çalışmada makaslama bağlanma deneyi için 50 adet tedavi amacıyla çekilmiş, çürüksüz insan büyük azı dişi kullanıldı. Dentin yüzeyinin açığa çıkması ve dişlerden daha fazla yararlanmak i için dişler mesio-distal olarak kesildikten sonra, örnekler farklı kaide materyallerini uygulamak üzere rastgele 5 gruba (n=20) ayrıldı. Kaide veya astar materyalleri, üretici firma talimatları doğrultusunda dentin yüzeylerine göre yerleştirildi. Daha sonra adeziv sistem ve kompozit rezin, kaide materyallerin ve dentinin üzerine uygulandı. Hazırlanan örnekler makaslama bağlanma dayanımı testi için üniversal test makinasına yerleştirildi. Makaslama bağlanma dayanımı testi 1 mm/dk kafa hızında uygulandı. Veriler tek yönlü varyans analizi (ANOVA) ve Tukey HSD testleri kullanılarak değerlendirildi. İstatistiksel anlamlılık düzeyi p=0,05 olarak kabul edildi.Çalışmadaki tüm deney gruplarında, restorasyonların okluzal (p=0,260) ve gingival (p=0,078) bölgelerindeki mikrosızıntı skorları arasında istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmamıştır. Tüm deney gruplarında okluzal ve gingival bölgelerde gözlenen mikrosızıntı skorları arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılığın olmadığı tespit edildi (p>0.05).Bağlanma dayanımı en yüksek kontrol grubunda görülürken, TheraCal LC' nin kaide materyali olarak kullanıldığı grubun ise diğer gruplara göre düşük bulundu. Vitrebond Grubunun Makaslama Ölçüm (Mpa) ortalaması Ionoseal, Theracal-LC ve Ultra-Blend Plus Gruplarının Makaslama Ölçüm (Mpa) ortalamalarından istatistiksel olarak anlamlı derecede yüksek bulunmuş (p=0,0001). Ionoseal ve Ultra-Blend Plus Gruplarının Makaslama Ölçüm (Mpa) ortalamaları arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık gözlenmemiştir (p=0,866).Sonuç olarak, sınıf V kavitelerde kaide materyali kullanımının mikrosızıntıyı engelleyemediği, kompozit rezinin dentine olan bağlantısını ise azalttığı söylenebilir. The placement of base and liners under dental restorations has been one of the routine procedures of restorative dentistry over the years. The most important purpose of these materials is to protect the pulp against the damage to the restorative material (residual monomer, polymerization shrink etc.) as well as against microleakage. In addition, the base materials can be used to reduce the amount of composite resin, to support the enamel texture, and to prevent heat and electrical conduction.The purpose of this study was to investigate the effect of different base materials on bond strength of composite resin to dentin and on microleakage of class V restorations. Four different base materials (Ionoseal® / VOCO, TheraCal LC® / Bisco Inc., Ultra-Blend® plus / Ultradent, Vitrebond ™ / 3M-ESPE) self etch adesiv system (CLEARFIL™ SE BOND / Kuraray) and composite resin (Filtek ™ Z250 / 3M) were used in this study.In this study for microleakage; 50 extracted non- cavitated human molar teeth were used. Class V cavities were prepared on the buccal surfaces in 4 mm mesio-distal, 3 mm gingivo-occlusal width and 3 mm depth. The teeth were randomly divided into five groups (n=10). Materials in the experimental groups were placed in 1 mm thickness as liner. Then, a microhybrid composite resin (Filtek ™ Z250) was placed and restorations were completed. In the control group, no base material was applied. After finishing and polishing procedures, thermocycling was performed 5000 times between 5-55 °C. Microleakage of restorations was evaluated by using dye penetration method (basic fuchsin). Results were analyzed by Kruskal Wallis with Bonferroni correction. In this study for shear bond strenght; 50 non-carious extracted human third molar were used in. After the teeth were sectioned mesio-distal to expose dentin surface, specimens were randomly divided into five groups (n=20) to apply different liner or base materials. Liner or base materials were placed on dentin surface according to manufacturer's instructions. Then adhesive system (Clearfil SE Bond, Kuraray Medical Inc., Osaka, Japan) and composite resin (Filtek ™ Z250 / 3M) were applied on materials and dentin. The prepared specimen were placed in a universal testing machine for shear bond strength test. Then, shear bond strength test was performed at a crosshead speed of 1.0 mm/min. Data were analyzed by using One-Way Variance analysis (ANOVA) and Tukey HSD tests. The level of statistical significance was accepted p=0.05.Occlusal (p=0,260) and gingival (p=0,078) microleakage, no statistically significant difference was found between the groups. No significant difference was found between the occlusal and gingival sides of the restorations in any of the test group (p>0.05).While the control group showed higher bond strength, TheraCal LC group showed lower bond strength than the other groups. When comparing the mean shear bond strength, there are statistically significant differences between group Vitrebond and other base materials (p<0.05). Moreover, there are no statistically significant differences between Ionoseal and UltraBlend-plus groups (p<0.05). As a result, it can be said that the use of base material in class V cavities can not prevent microleakage and they reduces the bond strength of composite resin to dentin.
Collections