Britanya İmparatorluğu`nun Irak dış politikası (1914-32)
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Britanya İmparatorluğu adındaki güneş batmayan imparatorluk dünyanın her tarafındadonanmalarının üstünlüğü sayesinde ve kuvvetli diplomatik girişimler sonucu XVIII. veözellikle de XIX. yy.'da dünya lideri olmuştur. Britanya kolonilerindeki insan gücünü vehammaddeyi kullanarak, anavatan olan İngiltere adasını dünyanın merkezine oturtmuştur.Bu imparatorluğun en kıymetli hazinesi Hindistan idi. Londra-Delhi arasında bulunan hernokta İngiliz çıkarlarının bulunduğu noktaydı. Şu halde Osmanlı İmparatorluğu Hindistanile İngiltere arasında bir köprü idi. Osmanlı'nın sağlamlığı İngiltere Hindistan'ınıngüvenliğiydi. Osmanlı'nın sağlamlığı diğer Avrupalıların ve Rusya'nın Hindistan yolunasokulmasına bir engeldi. Londra, bu sebeple Osmanlı padişahlarını destekleyecek,imtiyazlar için elçiler gönderecektir. Ancak, Osmanlı kurtarılması mümkün olmayan birnoktaya gelince, Hindistan rotasının güvenliğini İngiltere, kendisi sağlayacaktır. Bununiçin rotanın üzerindeki Basra Körfezi ve Mezopotamya, İngiltere'nin bizzat kontrol etmekistediği noktalardı. İngilizler, İran'da bulunan petrolden sonra Irak'da da petrol çıkacağınıtahmin ediyor ve bunun araştırmalarını yapıyorlardı. Petrol hayatın idamesi, endüstriningelişimi ve donanma için hayati idi. Öyle ya da böyle bu topraklar İngiliz yönetimindeolacaktı ve Birinci Dünya Savaşı Irak'ın işgali için sadece bir bahane olacaktı.Irak devletinin tarihi Birinci Dünya Savaşı'nda İngiltere'nin bu toprakları işgal etmesiylebaşlar. Savaşta Araplara yardım ederek Arap İsyanı'na destek veren İngiltere, kutsalşehirlerin koruyucusu Haşimi Ailesi'ni savaş sonrası İngiliz çıkarlarını koruyacak şekildekullandı. Hicaz Kralı olan Şerif Hüseyin'in oğlu Faysal, Irak Kralı yapıldı. İngilizlereborçlu ve bağımlı olan Faysal, Irak'ın 1932'de bağımsız olmasına karşın İngilizhimayesinde kalmasını kabul etmiştir. Milliyetçiler, 1958'deki devrimiyle halkın istediğinibaşaracak, cumhuriyeti ilan edeceklerdi. Osmanlı'dan çıkıp İngiltere hükmüne giren Irak,ancak 1958 İhtilali ile İngiltere'den kopacaktı. Bu arada Britanya İmparatorluğu'nun dadünyadaki hegemonyası çoktan bitmiş olacaktı.Bugün Körfez Savaşları nedeniyle Irak denince aklımıza hemen Amerika BirleşikDevletleri geliyorsa da İngiltere, neredeyse bir asırdan fazla bu bölgeyi yöneten güçolmuştur. İngiltere bugün bile Amerika ile birlikte dolaylı olarak bu etkisinisürdürmektedir.VIAnahtar kelimeler: Irak, İngiltere, Osmanlı İmparatorluğu, manda sistemi, ulus-devletkurma The British Empire, where the sun never set, had become the world leader in the 18th and19th century due to her superior navy and strong diplomacy. Britain, by using themanpower and the raw material of her colonies to bring wealth to the motherland England,put herself at the center of the world. The most precious jewel of the Empire was India.Every spot between London and Delhi was subject of interest. Thus, the Ottoman Empirewas a bridge between India and England. The strength of Ottoman Empire was thesecurity of India. Ottoman strength was an obstacle for other Europeans and Russians toreach India. Because of this, London was going to support the Ottoman Sultans and sendmessengers to gain privileges. But when the Ottoman Empire was at a stage of no rescue,England was to secure the route to India by herself. The Persian Gulf and Mesopotamiawere the areas England wanted to control by herself. After the discovery of oil in Persia,the English assumed that there could be other oil fields in Iraq, too. Petroleum was crucialfor keeping the same life standards, industry and the navy. One way or another these areashad to be ruled by the British and the First World War was just an excuse.The history of the Iraqi state starts with the English invasion of this area in the First WorldWar. After giving support to the Arab revolt during the war, England used the Hashemitefamily, guardians of the holy cities to protect her own interests. Amir Feisal, son of SharifHusain who later became the King of Hejaz, was made King of Iraq. Feisal, indebted anddependent on the English accepted the fact that Iraq remained under English rule despitebeing an independent country in 1932. In 1958 the nationalists were to proclaim theRepublic of Iraq along the wishes of the Iraqi people. It was only after 1958 that Iraqbroke her chains from England. Meanwhile, the British Empire had already lost her poweras a hegemon.Today, the moment we talk about Iraq, the United States of America comes to our mindsdue to the Gulf Wars. Despite that one shall not forget that it was the British Empirewhich reigned Iraq for more than a century. Even today, England continues to affect thisarea indirectly via her cooperation with the USA.Key words: Iraq, England, Ottoman Empire, mandate system, nation state building
Collections