Major depresyonlu ve sağlıklı deneklerde Deksametazon supresyon testi (DST) sonuçlarının karşılaştırılması

Abstract

82 ÖZET Bu çalışmada, DSM-III tanı ölçütlerine göre Major Depresyon veya Bipolar Bozukluk- Depresif Tip tanısı almış 36 hasta ile 36 sağlıklı kontrol vakasına Deksametazon Sup- resyon Testi uygulanarak test sonuçlarının çalışma grupla rındaki dağılımı ile klinik ve sosyo-demografik değişken lerin DST ye etkisi araştırılmıştır. DST nin depresyon tanısında, oldukça yliksek bir geçerli ği, özgülltiğü ve tanı güvenirliği olduğu, ayrıca klinik ve sosyo- demografik değişkenlerin test sonuçlarını etkilediği varsayımlarından yola çıkılmıştır. Çalışmamızda, hasta grubunda sağlıklı kontrol grubun dan istatistik olarak anlamlı düzeyde daha fazla pozitif yanıt elde edilmiştir. Hastaların bazal kortizol düzeyle ri de kontrol grubundan daha yüksek olduğu gibi DST pozi tif hastaların DST negatif hastalardan, DST pozitif kont rollerin DST negatif kontrollerden daha yüksek bazal kor tizol düzeylerinin olduğu belirlenmiştir. DST nin, hastada psikotik bulgu olup olmaması, depres yonun ağırlığı, intihar girişimi ile intihar düşüncelerinin olup olmaması, hastaların yakın akrabalarında affektif has talık olup olmaması gibi depresyona ait özelliklerden etki lenmediği belirlenmiştir. Testin bundan başka? yaş, cins, sosyal çevre, ekonomik düzey, medeni durum ve eğitim gibi sosyo- demografik özelliklerden de etkilenmediği saptanmış-83 tır* Bazal kortizol düzeyleri bakımından» psikotik bulgulu hastaların psikotik bulgusu olmayanlardan dana yüksek ba zal kortizol düzeyine sahip olmaları dışında, gruplar ara sında anlamlı fark bulunmamıştır. DST nin Major Depresyonun tanısında, depresyonun biyo lojik işaretçisini belirleyebilen, orta düzeyde duyarlı, yüksek düzeyde özgül ve yüksek düzeyde tanı güvenirliği olan bir laboratuar testi olduğu sonucuna varılmıştır» Bulgularımız ayrıca, bazal kortizol düzeylerinin de Major Depresyon tanısında kullanılabileceği biçiminde yorumlan mıştır, DST nin, yalnızca bir tanı aracı olarak değil, sa ğaltım sonrasında depresif episodun düzelip düzelmediği- nin belirlenmesi amacıyla da kullanılabilecek bir test olabileceği düşünülmüştür *