Minimal lezyon hastalığında T lenfosit düzeyi ile plazma inhibitör faktörleri arasındaki ilişki
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
- 50 - ÖZET Etiyopatogenezi halen tam olarak aydmlatılamayan MIH'- nm, etiyolo fisini saptamak için çalışmalar sürdürülmektedir. Son yıllarda yapılan araştırmalarda MİH'nda hücresel immün sistemde bozukluk olduğu görüşbirliğine varılmıştır. Hücre sel immün sistemi etkileyen bazı inhibitor faktörlerin (hi- poproteinemi,. hiperlipoproteinemi, plazma çinko düzeyi, bes lenme faktörleri, serum kortizol düzeyi ve dolaşan immün komplekslerin) varlığı düşüncesi de öne sürülmüştür. Bu çalışmada MLH'nda T lenfosit düzeyi ile plazma inhi bitor faktörlerinden T. protein, T. lipid ve serum kortizol düzeyleri arasındaki ilişkiyi araştırmayı amaçladık. 14 olgulak serimizde akut dönem ve klasik steroid sağal tımının 8.-10. haftasında bu parametreler ve aralarındaki i- iişki araştırıldı. MLH'nm akut döneminde T lenfosit düzeyi anlamlı olarak düşük bulundu. Bu sonuç, MLH'nda T lenfositin sayısal düşük lüğü ile karakterli, hücresel tipte bir immün yanıt bozuklu ğu olduğu görüşünü desteklemektedir. Olgularda saptanan T. protein düşüklüğü ve T. lipid yüksekliği ile T lenfosit düzeyleri arasındaki ilişki arandı ğında anlamlı istatistiksel veriler elde edilememiştir`. Bu na göre hipoproteinemi ve hiperlipoproteineminin T lenfosit düzeyini etkilemedikleri söylenebilir. Plazma inhibitor faktörleri arasında araştırdığımız se rum kortizol düzeyinin hafif bir artış içinde olduğunu bul mamıza ragmen, bu farkın istatistiksel bir anlam taşımadığı nı gördük. Bu bulguya göre, akut dönemde T lenfosit düşüklü ğünden kortizol düzeyinin sorumlu tutulamayacağı söylenebi lir. 8-10 haftalık klasik steroid sağaltımı sonunda T lenfo sit düzeyinde anlamlı bir yükselme saptandı. Olguların sa ğaltım sonucundaki serum kortizol düzeyleri, anlamlı bir- 31 - bir düşüklük içinde idi. Sonuç olarak; MLH'nda saptanmakta olan T lenfosit dü şüklüğünün, bu düzeyi etkilediği bilinen plazma kortizol dü zeyi ile ilgili olmadığı söylenebilir. Ancak, Protein Enerji Malnütrisyonda beslenme bozukluğunun ağırlığı orantısında kortizol düzeyinin yükseldiği gözönünde tutulduğunda ve NS'- un gelişmesinin hızlı olmasından dolayı protein karansının organizmayı uzun süreli etkilememesi nedeniyle, olgularımız- daki serum kortizol düzeyindeki yükseklik belirginleşmemiş tir. Ayrıca olgularımızda sağaltım bitiminde serum kortizol düzeyinin beklenen şekilde düşmesi, T lenfosit düzeyinin ise yükselmesi, MLH'nda serum kortizolünün inhibitor bir faktör olarak rol oynayacağını düşündürmektedir. Protein karansının uzun sürdüğü ire kortizol düzeyinin yükseldiği olgularda, kor tizol düzeyini baskılayacak sağaltım önlemlerinin alınması bu hastalara büyük yarar sağlayacaktır. Nitekim literatürde bu yönde öneriler bulunmaktadır.
Collections