Overin müsinöz tümörleri
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
ÖZET Överin müsinöz tümörleri serözlere oranla daha sıklıkla karşımıza çıkan ve yaklaşık %10-20 'si bilateral olan tümörlerdir. Over yüzey epitel tümörleri içersinde sınıflandırılmakla birlikte histogenezi ile ilgili tartışmalar halen sürüp gitmektedir. Müsinöz tümörler seröz tümörlerde olduğu gibi benign, hudut ve malign olmak üzere üç grup içersinde toplanır. Özellikle hudut ve malign formları değerlendirmede kullanılan histolojik kriterlerde tam bir fikir birliğine varılabildiği söylenemez. Bu çalışmada Hart ve arkadaşları (31)'nm kriterleri kullanılarak benign, hudut ve malign olmak üzere değerlendirilen tümörler içersinde makroskopik, mikroskopik özellikler belirtilir iken özellikle hudut ve malignleri ayırmada kullanılması gereken kriterler bir kez daha gözden geçirilerek bunlar içersinde en güvenilir olanlar tespit edilmeye çalışıldı. Ayrıca çoğu kez büyük hacimlerle karşılaşılan tümörlerde tümörün yapısal özelliği nedeniyle ortaya çıkan tanı güçlüklerini yok etmek amacıyla ek tanı yöntemlerinden yararlanılma yoluna gidildi. Çalışmada Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Patoloji Anabilim Dalı'na 1985-1990 yılları arasında gelen benign, hudut ve malign müsinöz tümör tanısı alan 57 olgu yeniden gözden geçirildi. Bu olgularda makroskopik ve mikroskopik özellikler değerlendirilirken tümör hücrelerinin içerdiği mukopolisakkaritleri ortaya koymak için değişik histoşimik boyama yöntemlerinden yararlanıldı. Ayrıca proliferatif aktiviteyi ortaya koymak amacıyla tümör hücrelerindeki NOR bölgeleri sayıldı62 ve ayrıca immunohistoşimik yöntemlerle CEA boyanma özellikleri araştırıldı. Elliyedi müsinöz tümörün %45.6l'i(26 olgu) benign, %19.30'u (11 olgu) hudut ve %35.09'u (20 olgu) malign müsinöz tümörler grubunda yer aldı. Genel yaş ortalaması 43.25 idi ve en sık olarak 3., 4. ve 7. dekadlarda tümörlere rastlandı. Tümörlerin %10.53'ü bilateraldi. Ortalama tümör çapı 13.86 cm. bulundu ve tümörlerin büyük bir bölümü multiloküler bir makroskopik özellikle karşımıza çıktı. Tümör hücrelerinin mukopolisakkarit içeriklerini ortaya koymak amacıyla uygulanan PAS, PAS+AB, MC boyamalarında gruplar arasında bir fark bulunmadı. Ancak YDD ile yapılan boyamada BMT'lerin %53'ü, buna karşın HMT ve MMT'lerin %88'i pozitif boyanma gösterdi. Nukleoler organize edici bölgelerin her hücredeki ortalama sayısı benignlerde 4.40, hudutlarda 7.19 ve malignlerde 7.26 olarak bulundu. Karsinoembriyonik antijen HMT'lerin %40'mda, MMT'lerin %57.14'ünde pozitif boyanma gösterirken BMT'lerin hiçbirinde boyanma saptanmadı. Epitel stratifikasyonu BMT'lerde tek sıralı, HMT'lerde 2-3 sıralı idi ve MMT'lerde ise genellikle 4 ve 4 'ün üzerinde bir stratifikasyon gösteriyordu. Benign müsinöz tümörlerde mitoz izlenmez iken mitoz sayısının ortalaması HMT'lerde 3.32, MMT'lerde 9.35 olarak bulundu. Nükleer atipi HMT'lerde hafif ve orta derecede iken MMT'lerde orta ve şiddetli idi. Nukleolus belirginliği HMT'lerde %27, MMT'lerde %90 olarak saptandı. Bir diğer özellik ise intestinal tip epitelin bu tümörlerdeki varlığı63 idi. Benign müsinöz tümörlerde %15.38, HMT'lerde %45.45, MMT'lerde %55 oranında bu tür bir epitele rastlandı. Bu çalışmanın sonunda benign, hudut ve malign müsinöz tümörleri değerlendirmede Hart ve Norris'in kriterlerini kullanmanın oldukça güvenilir olduğu ortaya kondu. Çünkü biz bu kriterleri kullanarak yapmış olduğumuz incelemelerde 4 ve 4' ün üzerinde stratifikasyon gözlenen olguları malign olarak değerlendirdik ve binların tümünde dikkatli incelemelerle stromal invazyona rastladık. Ayrıca benign, hudut ve malign müsinöz tümörlerin birbirinden ayrılmasında YDD'in ek bir tanı yöntemi olabileceği gözlendi. Buna karşın AgNOR değerlerinin belirlenmesinin ancak benign ve diğer modelleri ayırmada ek tanı yöntemi olarak kullanılabileceği gösterildi. Çünkü hudut ve malign olgular arasında bu değerlerde çok büyük farklılıklar gözlenmedi. Dikkat çeken diğer özellik müsinöz tümörlerde yatsmamayacak oranda intestisnal metaplazinin varlığı idi ve intestinal metaplazinin görülme oranı ile hudut ve malignlere değişme oranı arasında bir paralellik saptandı. Bu da müsinöz tümörlerde intestinal metaplazi varlığında daha dikkatli histolojik incelemeler yapılması gerektiğini ortaya koydu. Tümörlü olgular servikal tip metaplazi ile intestinal tip metaplazinin baskın olduğu HMT ve MMT'ler karşılaştırıldığında; intestinal tip metaplazi içeren HMT ve MMT'lerin daha fazla stratifikasyon, mitoz sayısı, nükleer atipi ve nukleolus belirginliği içerdiği gözlendi.
Collections