Kesikli kısa dalga ve kesikli ultrason tedavisinin idiopatik Karpal Tünel Sendromu`nun klinik ve elektrofizyolojik parametrelerine etkileri
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
ÖZET İdiopatik karpal tünel sendromunda kesikli kısa dalga ve kesikli ultrason tedavisinin etkinliğini göstermeyi amaçlayan bu çalışmada; hikaye, fizik muayene ve elektrofizyolojik sinir ileti çalışmalarıyla `idiopatik karpal tünel sendromu` tanısı alan, 6'sı erkek 26'sı kadın olmak üzere 32 hastada toplam 50 el üzerinde çalışılmıştır. 20 hastada 26 ele, Curapulse 419 kısa dalga cihazıyla, kondansatör yöntemi kullanılarak, 1 9.7WatL ortalama çıkış gücüyle günde 30' olmak üzere 4 hafta süreyle toplam 20 seans kesikli kısa dalga tedavisi uygulanmıştır. 16 hastada 24 ele ise, 870kHz. frekansında, ortalama yoğunluk 0.5W/cm2, pulse: aralık oranı 1 :4 olacak şekilde kesikli ultrason, sabit teknikle günde 6'olmak üzere 4 hafta süreyle toplam 20 seans uygulanmıştır. Tüm olguların sübjektif klinik yakınmaları, klinik bulguları ve median-ulnar sinir duysal-motor ileti çalışmaları değerleri, tedaviden önce, tedavi sonrası, tedavi bitiminden 1 ay, 3 ay ve 6 ay sonra kaydedilmiştir. Ağrı yakınmasının şiddeti, 0-10 arasında dereceli numerical rating scale (NRS), uyuşma, gece yakınmaları, güçsüzlük-beceriksizlik yakınmalarının şiddeti ise 4 basamaklı SDS skalası ile değerlendirilmiştir (0:yok, 1:hafif, 2:orta, 3:şiddetli). Ayrıca tüm klinik yakınmalar, 4 basamaklı klinik skala ile ifade edilmiştir (0:semptomsuz, 1:hafif, 2:orta, 3:şiddetli). Her iki grupta tedavi sonrası ve kontrollerde ortalama skala değerleri ve median-ulnar sinir duysal-motor ileti değerlerinin tedavi öncesine göre değişimi Wilcoxon testiyle, her iki grubun mukayesesi ise Mann-Whitney testiyle istatistiksel olarak değerlendirilerek, p<0.05 değerleri anlamlı olarak kabul edilmiştir.Ayrıca tedavi sonrası, 1 ay, 3 ay ve 6 aylık kontrollerde klinik yakınmalardaki ve elektrofizyolojik değerlerdeki değişimler, `tam düzelme, kısmi düzelme, düzelme yok` şeklinde değerlendirilerek, oranlar yüzde ile ifade edilmiştir. Elde edilen sonuçlar değerlendirildiğinde, 6 aylık izlem döneminde her iki tedavi yöntemiyle de klinik yakınmalarda istatistiksel anlamlı düzelme gözlenirken, elektrofizyolojik parametrelerdeki düzelme yalnız kesikli kısa dalga grubunda anlamlı bulunmuştur. Kesikli ultrason tedavisiyle başlangıçta klinik yakınmalarda anlamlı düzelme görülürken, kesikli kısa dalga tedavisinde ise 3. ve 6. aylarda daha başarılı sonuçlar alınmıştır. Alınan sonuçlar, diğer konservatif tedavi yöntemlerinin ilk 6 aylık sonuçlarıyla karşılaştırıldığında, kesikli ultrason grubunun diğer tedavi yöntemleriyle benzerlik gösterdiği, bazılarından daha tatminkar olduğu, kesikli kısa dalga tedavisinin ise, en azından ilk 6 ay için diğer tedavi yöntemlerine kıyasla daha etkili olduğu sonucuna varılmıştır. Tedaviye verilen cevaplar, karpal tünel sendromunun patogenezi eşliğinde değerlendirildiğinde, şu sonuca varılmıştır: Kesikli ultrason tedavisiyle başlangıçta klinik yakınmalarda dramatik düzelme sağlanması, ancak bu düzelmenin elektrofizyolojik ileti çalışmalarıyla desteklenmemesi, uzun dünemde yüksek rekürrens oranına ulaşılması nedeniyle, terapötîk etkinlikte ödem çözücü ve analjezik etkilerinin rol oynadığı ve geçici rahatlama sağlayan bir tedavi modalitesi olduğu düşünülmüştür. Kesikli kısa dalga tedavisiyle ise, 3. ve 6. aylarda tedavi sonrasına göre daha başarılı sonuçlar alınmış olması ve klinik yakınmalar yanında elektrofizyolojik parametrelerde de anlamlı düzelmenin görülmüş olması, diğer konservatif tedavi yöntemlerine göre rekürrens oranının çok düşük olması, bu sonuçların yalnız analjezik- ödem çözücü etkileriyle açıklanamayacağını, periferik kan dolaşımını arttırıcı ve periferik sinir dokusu rejenerasyonunu sağlayıcı etkisinin de rol oynayabileceğini düşündürmüştür.Kesikli kısa dalga tedavisiyle 6 aylık dönemde alınan bu başarılı sonuçlar, olgu sayısı arttırılarak, daha uzun süreli takip yapılması gerekliliğini ortaya koymuştur. Kontrol grubunun da kullanılmasıyla, hem tedavinin etkinliği konusunda daha sağlıklı değerlendirme yapılabilecek, hem de terapötik etki mekanizmaları konusundaki düşüncelerimiz daha kuvvetle desteklenebilecektir.
Collections