Akneli kadınlarda hormonların ve polikistik over sendromunun akne şiddeti ile ilişkisi
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
55 ÖZET Bu çalışma, androjenizasyon bulgusu göstermeyen akne vulgarisli bayanlarda androjenlerin akne patogenezi üzerine gerçek etkilerini ve doğurganlık çağı bayanlarda hiperandrojenizmin en sık nedeni olarak bildirilen polikistik over sendromunun(POS) birlikteliğini araştırmak amacıyla yapılmıştır. Önce akne vulgarism etkilediği pilosebase ünit elemanları, sebum, sebase bez aktivitesinin kontrolünü sağlayan faktörler ki bunlar içerisinde en önemlisi olan androjenlere ait daha sonra akne vulgarise ilişkin tarihçe, epidemiyoloji, etiyopatogenez, spontan remisyon, klinik histopatoloji, tedavi ve aynca polikistik over sendromu hakkında literatür bilgileri sunulmuştur. Çalışma materyelini E.Ü.T.F. Dermatoloji Polikliniğine başvuran 90 akne vulgarisli hasta ve 30 sağlıklı kontrol grubu oluşturmaktadır. Akne vulgarisli hastalar kliniğe göre hafif, orta ve şiddetli olmak üzere gruplara ayrılmış, androjenizasyon bulguları taşıyan vakalar çalışma kapsamına alınmamıştır. Tüm grupların hormon tayinleri, E.Ü.T.F. Endokrinoloji Laboratuvarında fT, T, ACTH için radioimmunassay, diğer hormonların ise chemiluminescence yöntem kullanılarak yapılmıştır. Aynca vakaların E.Ü.T.F. Ultrason Laboratuvarında Sonolayer SSA-250 A cihazları ile pelvik tetkikleri yapılmıştır. Sebase bez aktivitesinin kontrolünde androjenlerin öneminin anlaşılması akne patogenezinde kabul edilen major faktörlerden artmış sebum sekresyonunda bu hormonların artmasının rol oynayabileceği düşünülmüş, uzun yıllar araştırılmıştır. Erkeklerde serum androjenlerinin artmadığı sebase bezlerin zaten maksimum androjen uyarımı altında olduğu şeklinde genel bir görüş bulunurken bayanlarda androjenlerin aknede etkileri tartışmalıdır. Bu çalışmada akne vulgarisli kadınlarda fT, DHEA-S, LH/FSH oram ve K değerleri kontrol grubuna göre istatistiksel olarak anlamlı artmış bulunmuştur. Akne grupları arasında ise K'de şiddete göre ılımlı artışlar olmasına rağmen fT, LH/FSH oranı,56 DHEA-S değerlerinde olduğu gibi istatistiksel olarak anlamlı farklılıklar saptanamamıştır. Kontrol vakalarında akne grubuna göre arttığı saptanan tek hormon E2 olmuştur. Akne vakalarında ise düşük bulunan E2 değerleri açısından gruplar arasında farklılık bulunmamıştır. T, ACTH ve PRL değerlerinin akne ve kontrol gruplarında benzer olduğu gözlenmiştir. POS'da hafif, orta ve şiddetli akne gruplarında sırasıyla %16, %12.5 ve %20 oranında bulunmasına rağmen sadece hafif ve şiddetli grupta kontrole göre istatistiksel olarak anlamlı bulunmuş olup gruplar arasında farklılık saptanmamıştır. POS ile birlikteliğin tesadüfi olabileceği düşünülmüş, hormonal anomalilerin görülmemesi ile klasik POS'nun subgrubu olacağı sonucuna varılmıştır. Bayanlarda dolaşımdaki androjenlerin önemli bir bölümünü oluşturan fT ve DHEA-S değerlerinin çalışmamızda kontrol grubuna göre yüksek bulunması androjenlerin akne patogenezinde etkili olabileceği gerçeğini destekler bulunmuştur. Bununla birlikte akne grupları arasında istatistiksel olarak farklılıkların gösterilememesi şiddetin belirlenmesinde androjenlerin tek başına etkili olmadıklarını düşündürmüş olup gerçek etkinliğinin belirlenmesinde perifer dokudaki metabolitlerinin de birlikte değerlendirilmesinin daha sağlıklı olacağı sonucuna varılmıştır.
Collections