Pediatri asistanlarının ve intörnlerin EKG bilgi düzeyi ve buna etkili faktörlerin belirlenmesi ile ekg eğitimi sonrasındaki değişimin ortaya konması
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Elektrokardiyografi kardiyovasküler hastalıkların tanısında önemli yer tutar. Her yerde kolaylıkla ulaşılabilir olması, hemen sonuç vermesi, noninvazif olması ve maliyetinin düşük olması nedeni ile tanıya yönelmede ilk tercih edilen yöntemdir. Hayatı tehdit eden ciddi disritmiler, miyokard iskemisi, iyon imbalansları, uzun QT sendromu gibi hastalıkların tanı ve tedavisinde EKG'yi doğru yorumlamak büyük önem taşır. Bunun yanında acil servise en çok başvuru nedenlerinden göğüs ağrısı, çarpıntı, senkop gibi durumlarda EKG'nin temel özelliklerini bilerek doğru yorumlamak gereksiz yere yapılabilecek olan ileri tetkiklerin ve Kardiyoloji konsultasyonun önüne geçilmesini sağlar. Bu nedenle yeterli EKG eğitiminin tıp eğitimi ve uzmanlık eğitimi süresince verilmesi gerekmektedir.Bu çalışmada; Pediatri asistanları ve Pediatri rotasyonundaki intörnlerin EKG bilgi düzeyinin ölçülmesi, intörnler ve asistanlar arasında EKG bilgi düzeyi açısından fark olup olmadığının, EKG eğitimi sonrası her iki grubun bilgi düzeyinin ve bu bilgi düzeyinin sürekliliğinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Elde edilecek olan sonuçların EKG eğitiminin hangi sıklıkta verilmesi gerektiği konusunda yol gösterici olacağı düşünülmüştür.Bu çalışma Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı'nda 2009-2010 eğitim-öğretim yılında gerçekleştirildi. 24 Pediatri asistanı ve rotasyon yapmakta olan 35 intörn çalışmaya dahil edildi. Asistanlar ve intörnler iki ayrı gruba ayrıldı, üzerinde hasta yaşı dışında klinik bilgi olmayan 20 EKG örneğinden oluşan ve 30 bulgunun yer aldığı testin 20 dakikalık sürede cevaplanması istendi. Eğitim öncesi yapılan bu değerlendirmenin ardından Pediatrik Kardiyoloji BD öğretim üyesi tarafından her iki gruba da farklı zamanlarda 2 saat 30 dakika süreli elektrokardiyografi eğitimi verildi, eğitimden hemen sonra, 1. ayda ve 1. yılda aynı test katılımcılara sunuldu. Asistanların 16'sı kız (%69,5), 7'si erkek (%30,5) idi, intörnlerin ise 10'u kız (%29,4), 24'ü erkek (%70,6) idi. Asistanların 17'si (%73,9) T.C. vatandaşı idi, 6'sı (%26,1) yabancı uyruklu idi, intörnlerin ise sadece 1'i (%2,9) yabancı uyruklu idi. Asistanların 3'ü (%13) 1. yıl, 8'i (%34,7) 2.yıl, 6'sı (%26) 3.yıl, 6'sı (% 26) 4. yıl asistanı idi. Asistanların 7'sinin (%30,4) Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden mezun olduğu, 16'sının (%69,6) diğer tıp fakültelerinden, 2'sinin ise (%8,6) yurt dışındaki tıp fakültelerinden mezun olduğu öğrenildi. Asistanların 7'sinin (%30,4) Kardiyoloji rotasyonu yaptığı ve 2 asistanın (%8,69) yakın zamanda EKG ile ilgili özel bir çalışması olduğu öğrenildi. İntörnlerin ise 24'ünün (%73.5) yakın zamanda EKG ile ilgili özel bir çalışması olduğu öğrenildi. Tıp fakültesindeki eğitimleri boyunca asistanların 12'sinin (%52,1) 1 kez, 6'sının (%26) 2 kez, 5'inin (%21,7) 3 kez EKG ile ilgili eğitim aldığı öğrenildi, üniversitemizdeki intörnler ise toplam 4 kez eğitim almışlardı.Sonuçlara bakıldığında; toplam bulguların bilinme oranı eğitim öncesinde asistanlarda %24,2, intörnlerde %17,18, eğitim sonrasında asistanlarda % 38,5, intörnlerde %41,8, 1. ayda asistanlarda %33,4, intörnlerde %42,18, 1.yılda asistanlarda %32,7, intörnlerde %34,37 saptandı. Eğitim öncesi ve 1. ayda yapılan değerlendirmede iki grup arasında istatistiksel anlamlı fark sapandı. En çok bilinen EKG örneğinin normal EKG olduğu, asistanlarda eğitim öncesinde %60,8 iken 1. yıl sonunda %78 olduğu, intörnlerde ise eğitim öncesinde %52,9 iken 1. yıl sonunda %52,4 olduğu görüldü.1.yıl sonunda iki grup arasında belirgin istatistikel anlamlı fark saptandı. SVT' yi bilme oranı eğitim öncesinde iki grupta da benzer iken diğer oturumlarda asistanlarda intörnlere göre belirgin yüksek oranlar saptandı. 1. yıl değerledirmesinde iki grup arasında belirgin istatistiksel anlamlı fark saptandı. Solunumsal aritminin bilinme oranının her iki grupta da beklenenden oldukça düşük olduğu görüldü. Solunumsal aritmiyi bilme oranı eğitim öncesi asistanlarda %8,6, intörnlerde %5,8, eğitim sonrasında asistanlarda %17,3, intörnlerde %11,7, 1. ayda asistanlarda %13, intörnlerde %5,8 ve 1.yılda ise asistanlarda %17,3, intörnlerde %8,8 saptandı. 1. yıl değerlendirmesinde iki grup arasında belirgin istatistiksel anlamlı fark sapandı. Sinüzal taşikardiyi bilme oranının iki grupta da %10'un altında olduğu, beklenenden oldukça düşük olmakla birlikte en yüksek oranların (asistanlarda %13, intörnlerde %20) yalnızca eğitimden hemen sonraki oturumda saptandığı, diğer oturumlarda yine %10'un altına gerilediği izlendi. 1.yıl değerlendirmesinde iki grup arasında belirgin istatistiksel anlamlı fark saptandı. Eğitim öncesinde asistanların yaklaşık beşte birinin, intörnlerin ise neredeyse yarısının uzun QT'yi tanıdığı, eğitimden sonraki oturumda durumun tersine döndüğü (asistanlar %52,1, intörnler %26), 1. ayda asistanların %30,4'ünün, intörnlerin %41,1'inin, 1.yılda ise asistanların %43,4'nün, intörnlerin ise %31,2'sinin uzun QT'yi tanıdığı görüldü. 1. yıl değerlendirmesinde iki grup arasında belirgin istatistiksel anlamlı fark saptandı. Asistanlar kendi içinde değerlendirildiğinde; Ege mezunlarının eğitim öncesinde bildikleri toplam bulgu oranının daha yüksek olduğu görüldü, eğitim sonrası, 1.ay ve 1.yılda ise Ege mezunları ve diğer fakültelerden mezunlar bilinen toplam bulgu oranı açısından karşılaştırıldığında iki grup arasında anlamlı fark saptanmadı. Kardiyoloji rotasyonu almış olan asistanlarının bildiği toplam bulgu oranının eğitim öncesi, eğitim sonrası ve1. ayda Kardiyoloji rotasyonu almayanlardan yüksek olduğu görüldü, iki grup arasında istatistiksel anlamlı fark saptandı.Ancak 1. yılın sonunda benzer değerler ile sonuçlandığı görüldü, her iki grup arasında istatistiksel anlamlı fark saptanmadı. İlk üç oturumda asistanlık yılındaki artış ile bilinen toplam bulgu oranında artış olduğu, 1. yılın sonunda 1. yıl asistanlarının bildiği toplam bulgu oranının %15 olduğu, 2-3-4. yıl asistanlarında ise oranın benzer (%30) olduğu izlendi, istatistiksel anlamlı fark saptandı. Electrocardiography occupies a significant place in diagnose of cardiovascular diseases. Because it is easily accessible everywhere, provides immediate results, has non-invasive nature and low cost it the first method of choice in making diagnose. To interpret EKG correctly in diagnose and treatment of diseases such as life-threatening serious dysryhythmia, myocardial ischemia, ion imbalances, prolonged QT syndrome, carries a great importance. Besides, in cases such as chest pain, palpitation and syncope which are among the most frequent causes of referral to emergency department, to interpret EKG correctly by knowing its fundamental features will prevent further tests and cardiologic consultations to be made unnecessarily. Therefore, sufficient EKG training should be provided throughout the medical education and specialty education.In this study, it was aimed to measure the levels of knowledge of pediatric assistants and interns within pediatric rotation, to determine whether there is any difference between interns and assistants in terms of level of EKG knowledge and to determine the level of knowledge after EKG training and the sustainability of this level of knowledge in both groups. It is thought that the results to be obtained will be a pathfinder concerning how frequently EKG training should be provided.This study was carried out in the Children?s Health and Disease Department of Ege University Medical Faculty within 2009 ? 2010 education-year. 24 pediatric assistants and 35 rotating interns were included. Interns and assistants were randomized into two groups. They were asked to complete a questionnaire (comprised of 20 EKG samples lacking clinical data other than age of the patients and of 30 findings) in 20 minutes. After this evaluation performed pre-training, electrocardiology training lasting 2 hours and 30 minutes were provided for both groups by a lecturer in pediatric cardiology department. After training the same test was presented to participants at one month and at one year. Of the assistants 16 (69.5 ) were females and 7 (30.5 %) were males. 17 (73.9 %) of the assistants were Turkish citizens, 6 (26.1 %) were foreign nationals. 3 (13 %) of the assistants were one-year assistants, 8 (34.7 %) were two-year assistants, 6 (26 %) were three-year assistants and 6 (26 %) were four-year assistants. It was discovered that 7 (30.4 %) of the assistants were graduated from Ege University Medical Faculty, 16 (69.9 %) from other medical faculties and 2 (8.6 %) from medical faculties abroad. I was also found out that 7 (30.4 %) of the assistants were performed cardiology rotation and 2 (8.69 %) had recently carried out work on EKG. In regards to interns, 24 (73.5 %) have conducted work on EKG recently. Throughout the education in medica faculty 12 (52.1 %) assistants took EKG-related training once, 6 (26 %) twice and 5 (21.7 %) three times, whereas interns have received training a total of four times.When the results are reviewed; the rates of correct answering to the total findings pre-training were 24.2 % in assistants and 17.18 % in interns; however post-training rates were 38.5 % in assistants and 41.8 % in interns; at one month they were 33.4 % in assistants and 42.18 % in interns; at one year they were 32.7 % in assistants and 34.37 % in interns. At the assessments performed during pre-training and at one month a statistically significant difference was found between groups. It was observed that the most correctly answered EKG sample was normal EKG; assistants? rate increased from 60.8 % pre-training to 78 % at one year; however, interns? rate did not change significantly, 52.9 % pre-training and 52.4 % at one year. While the rate of giving correct answer to SVT was similar in both groups but in other sessions highly elevated rates were observed in assistants compared to interns. In one-year evaluation a statistically significant difference was found between two groups. It was observed that the rate of knowing sinusal tachycardia was below 10 % in both groups and although it was less than expected, the highest rates (13 % in assistants and 20 % in interns) were observed only in the session right after training and it was regressed to below 10 % in other sessions. At one-year evaluation a statistically significant difference was detected between two groups. Pre-training, approximately one fifth of assistants and almost half of the interns knew the prolonged QT but this situation reversed after training (52.1 % in assistants and 26 % in interns); at one month 30.4 % of assistants and 41.1 % of interns recognized prolonged QT; however, at one year 43.4 % of assistants and 31.2 % of interns recognized it.At one-year evaluation a statistically significant difference was found between two groups. When assistants were evaluated among them it was observed that those graduated from Ege University had higher pre-training total finding rate and when those graduated from Ege and other faculties were compared a statistically significant difference was not found between them in terms of total finding rate known post-training one-month and one-year. Pre-training, post-training and one-year total finding rates known by assistants who received cardiology rotation were higher than those who did not receive; a statistically significant difference was found between two groups. However, similar values were observed at the end of one year and a statistically significant difference could not be found between two groups. In first three sessions there was an increase in assistantship years and known total finding rates. At the end of one year the total finding rate known by 1-year assistants was detected as 15 %; this rate was similar (30 %) in 2-3-4-year assistants and a statistically significant difference could not be found.
Collections