Parsiyel larenjektomili hastalarda farklı operasyon tiplerinin yutma fonksiyonlarına ve hayat kalitesine etkisi
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
ÖZETPARSİYEL LARENJEKTOMİLİ HASTALARDA FARKLI OPERASYON TİPLERİNİN YUTMA FONKSİYONLARINA VE HAYAT KALİTESİNE ETKİSİ Son yıllarda larenks kanserlerine daha erken evrede tanı konulmakta; parsiyel larenjektomi uygulanarak larenks fonksiyonları önemli ölçüde korunmakta; morbidite düşük olmakta ve hayat kalitesi yükselmektedir. Yutma güçlüğü de bu operasyonlardan sonra ortaya çıkan önemli sorunlardan biridir ve bazen halledilmesi güç olmaktadır. Yapılan rezeksiyonların yol açtığı defektler ve bunların yutmaya etki etme mekanizmalarının iyice anlaşılması yutma problemlerinin en aza indirgenmesi ve en etkili tedavi metodunun bulunmasına yardımcı olacaktır. Günümüzde, fiberoptik endoskop ile yutmanın değerlendirilmesi; yutma fizyolojisini ve aspirasyonun değerlendirilmesi ve nedenleri hakkında en iyi sonuçları veren tekniklerden biridir. Böylece uygun yutma terapisi planlanarak, hasta hızla normal diyete geçirilebilecek ve kronik aspirasyon, malnütrisyon ve dehidratasyon gibi potansiyel komplikasyonlar önlenebilecektir. Bununla birlikte kanser tedavisinde tek amaç, hastalığın ortadan kaldırılması değil tedavi sonrası morbiditenin azaltılarak hayat kalitesinin arttırılmasıdır. Kanser tedavisine yaklaşımda bu faktörler iyi değerlendirilip hastalığın ve tedavilerinin insanların hayatlarını ne derece etkilediği konusunda bilgi sahibi olunmalıdır. Çalışmamızın amacı larengal kanser cerrahisinde yapılan rezeksiyonarın yol açtığı defektler ve bunların yutma fonksiyonlarına etkisini fiberoptik endoskopik yutma çalışması (FEYÇ) ile karşılaştırmak ve postoperatif yaşam kalitesi ve depresyonu değerlendirmektir. Çalışma, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Araştırma Etik Kurulu'ndan onay almıştır. Çalışmaya 5' i kadın, 55'i erkek, yaş ortalaması 48±10.126 olan 60 hasta dahil edilmiştir. 40-80 yaş arasında, larenks kanseri patolojik olarak kanıtlanan ve parsiyel larenjekomi uygulanan, operasyondan sonra en az 6 ay geçmiş, rezidüel tümör saptanmayan, uzak metastaz olmayan, yutma ile ilgili bir semptomdan bahseden, çalışmaya katılmak isteyen, kognitif fonksiyonlarının çalışmayı anlayabilecek ve direktifleri izleyecek yeterlilikte olan hastalar çalışmaya dahil edildi. Radyoterapi uygulanan hastalar çalışmaya dahil edilmedi. İşlem öncesinde hastaların sosyodemografik verileri hasta dosyasından ve yüzyüze görüşme yöntemiyle kendilerinden elde edildi. Bu formda temel demografik ve klinik bilgiler değerlendirildi. Daha sonra fiberoptik endoskopik yutma çalışması (FEYÇ) uygulandı ve her hastadan video kaydı alındı. Gıda boyası (yeşil renk) ile renklendirilmiş; 2 kez 3 ml, 5 ml, 10 ml su; 2 kez 5 ml yoğurt, 2 kez balık kraker ile yutma testi yapıldı ve yutma sırasında erken dökülme, rezidü- sekresyon, penetrasyon, aspirasyon, refleks öksürük bulguları skorlandı Tedavinin hayat kalitesine olan etkilerini değerlendirmek için Avrupa Kanser Tedavi ve Organizasyon Komitesi (EORTC) tarafından, kanser hastalarının hayat kalitesini değerlendirmek için geliştirilen, EORTC QLQ-C30 (Quality of Life Questionnaire) ve QLQ-H&N35 Quality of Life Questionnaire for Head and Neck Cancer) ve EORTC QLQ-HN35 (European Organisation for Research and Treatment of Cancer, Questionnaire module to be used in Quality of Life assessments in Head and Neck Cancer) ölçekleri kullanıldı. Hastaların depresyon sıklığı ise Beck depresyon skalası ile değerlendirildi. Operasyon tipleri arasında; kordektomi ve FLL uygulanan hastalarda 10 ml su ile penetrasyon ve aspirasyonun; supraglottik larenjektomi, KHP ve KHEP uygulanan hastalara göre anlamlı olarak daha az olduğu saptandı ( p<0.05). 3 ml su, 5 ml su, 5 ml yoğurt, balık kraker ile; erken dökülme, rezidü-sekresyon, penetrasyon- aspirasyon- refleks öksürük skorlarında; 10 ml su ile erken dökülme, rezidü sekresyon skorlarında gruplar arası anlamlı farklılık saptanmadı. Operasyon tipleri arasında hayat kalitesi ve depresyon açısından istatistiksel anlamlı farklılık saptanmadı. SUMMARY In recent years, the laryngeal cancers are diagnosed at an earlier stage; laryngeal functions are significantly protected with the application of partial laryngectomy; morbidity is low and the quality of life is rising. Difficulty in swallowing is one of the major problems that arise after these operations and sometimes it is difficult to be handled. In-depth understanding of the defects caused by the induced resections and their effect mechanisms for the action of swallowing will help us to minimize the swallowing problems and to find the most effective treatment method. Nowadays, the evaluation of swallowing with fiberoptic endoscope is one of the techniques with best results for the evaluation of the physiology of swallowing and aspiration and their causes. Thus, the appropriate swallowing theraphy can be planned and the patient can make a quick transition to normal diet and potential complications like chronic aspiration, malnutrition and dehydration can be avoided. However, the sole aim of the cancer treatment is not the elimination of the disease, it is to improve the quality of life after treatment by reducing the morbidity. In the approach towards cancer treatment, these factors must be evaluated carefullty and the evaluator must be well-informed about the effects of cancer and its treatment on people's lives. The aim of our study is to compare the defects caused by resections in larengeal cancer surgery and their effects on the swallowing functions with the fiberoptic endoscopic swallowing study (FESS) and to evaluate the postoperative quality of life and depression. The study was made with the consent of Ege University Medical Faculty Research Ethics Board. 60 patients with a mean age of 48±10.126 were included in the study with 5 of them being female and 55 of them being male. Patients between the ages of 40-80 who have their laryngeal cancers pathologically proven and who had partial laryngecomy operations with at least 6 months passed after the operation with no residual tumor and distant metastases detected and who had complaints of swallowing symptoms with a desire to join the study and who have the sufficient capacity to understand the workings of the cognitive functions and to follow the given directions. Patient with radiotherapy application were not included in the study. Before the procedure, the sociodemographic data of the patients were obtained from the patient files or with the face-to-face interview method. Basic demographic and clinical data were evaluated in this questionnaire. Then, the fiberoptic endoscopic swallowing study (FESS) was applied and video recordings were taken from each patient. Swallowing test was made with 2 times 3 ml, 5 ml, 10 ml water colored with the food coloring (green color), 2 times 5 ml yogurt, and 2 times with fish crackers; early spillage, residue-secretion, penetration, aspiration and reflex coughing findings during swallowing were scored. For the evaluation of the effects of the treatment on the quality of life, EORTC QLQ-C30 (Quality of Life Questionnaire) and QLQ-H&N35 (Quality of Life Questionnaire for Head and Neck Cncer) and EORTC QLQ-HN35 (European Organization for Research and Treatment of Cancer, Questionnaire module to be used in Quality of Life assessments in Head and Neck Cancer) scales developed by European Cancer Treatment and Organization Committee (EORTC) for the evaluation of the quality of life of the cancer patients were used. The frequency of depression of the patients was evaluated with Beck depression scale. Among the types of operations; it was found that penetration and aspiration with 10 ml water was more significant in the patients who have underwent cordectomy and FLL compared to the patients who have underwent laryngectomy, KHP and KHEP (p<0.05). No significant difference difference was found between the 3 ml water, 5 ml water, 5 ml yogurt, fish crackers and early spillage, residue-secretion, penetration-aspiration-reflex coughing scores; 10 ml water and early loss, and residue secretion scores between the groups. No statistically significant difference was found between the types of operation in the aspect of quality of life and depression.
Collections