Madde kullanım bozukluğu olan ergenlerin yürütücü işlevler, çocukluk çağı örselenmeleri ve akran zorbalığı açısından değerlendirilmesi
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Amaç: Madde kullanım bozuklukları (MKB), çok sayıda kişiyi etkileyen, pahalı sonuçları olan ve tekrarlayan bir hastalık olarak tanımlanmaktadır. Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) ile psikoaktif madde kullanım bozukluğu eştanısı sıklığının yüksek olduğu bilinmektedir. Çalışmamızda 14-19 yaş grubu Madde Kullanım Bozukluğu tanılı olgular,Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu olan olgular, Madde Kullanım Bozukluğu ve DEHB birlikteliği olan olguların yürütücü işlevler, çocukluk çağı travmaları ve akran zorbalığı açısından değerlendirilip, her üç grubun kendi aralarında ve sağlıklı kontrol grubu ile karşılaştırılması amaçlanmıştır.Yöntem: Çalışmaya Ege Üniversitesi Çocuk Psikiyatrisi polikliniğine başvuran MKB (n=30), MKB ve DEHB birlikteliği (n=31), sadece DEHB tanısı (n=30) alan 14-19 yaş arası ergenler ve aynı yaş grubundaki kontrol grubu (n=33) alındı. Olgulara; sosyodemografik veri formu, eşlik eden belirtiler için K-SADS uygulanmış, ek psikiyatrik tanısı olmayan olgular çalışmaya alınmıştır. Tüm olgulardan çalışmaya gönüllü olduklarını belirten bilgilendirilmiş onam alınmıştır. Tüm olgulara WKET, SKİP, YİDDÖ-ABF, ÇÇTÖ, AZKBÖ ve AZBÖ uygulanmıştır. Bulgular: YİDDÖ-ABF'de Yönetici İşlev Göstergesi puanlarında ortalama ve standart sapma değerleri MKB=128.5±25.9, MKB+DEHB=163.5±23.8, DEHB=146±26.1, Kontrol=99±15.2 şeklindedir. Yönetici işlev göstergesi puanında yapılan ileri analizlerde; Kontrol/ MKB (p=0.004), Kontrol/ DEHB (p=0.000), Kontrol/ MKB+DEHB (p=0.000), MKB/ MKB+DEHB(p=0.000) grupları arasında istatistiksel olarak anlamlı fark saptanmıştır. Dürtüselliği değerlendiren SKİP'te gruplar benzerdir. WKET sonuçlarına bakıldığında madde kullanan gruplarda (MKB, MKB+DEHB) bozulmanın daha fazla olduğu kendi aralararında benzer oldukları; DEHB ve kontrol gruplarının da kendi aralarında benzer oldukları görülmektedir. ÇÇTÖ açısından gruplar karşılaştırıldığında madde kullanan gruplarda ölçek toplam puanı daha yüksek olup, gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı fark saptanmıştır (p=0.000). Akran zorbalığı kurbanı olma durumlarına bakıldığında tüm hasta grupları (MKB, MKB+DEHB, DEHB) kontrol grubundan anlamlı düzeyde daha yüksek puanlar almıştır. Hasta gruplarında en yüksek skorun MKB+DEHB grubunda olduğu görülmüştür. Akran zorbalığı yapma durumlarına bakıldığında madde kullanan grupların (MKB, MKB+DEHB) daha yüksek puanlar aldığı, DEHB ve kontrol gruplarının benzer olduğu görülmüştür. Çalışmamıza davranım bozukluğu olan olgular dahil edilmemiştir. Madde kullanımının davranım bozukluğundan bağımsız olarak akran zorbalığını artırıcı bir etken olabildiği görülmüştür.Sonuç: MKB olan olgularda yürütücü işlevlerde bozulma olduğu saptanmıştır. MKB'ye komorbid DEHB olgularında bozulmanın daha fazla olduğu belirlenmiştir. Çocukluk çağı travmalarının madde kullanımı olan olgularda daha fazla olduğu görülmüş olup madde kullanımında DEHB eştanısı fark oluşturmamıştır. Akran zorbalığına uğrama ve zorbalık yapma davranışları açısından MKB+DEHB grubunun MKB grubuna göre ölçek skorları yüksek olmakla beraber MKB+DEHB olgularında istatistiksel olarak anlamlı fark saptanmamıştır. Madde Kullanım Bozukluğu hem zorbalık yapma hemde akran zorbalığına uğrama riskini artırsada DEHB zorbalık yapma açısından farklılaşmamaktadır. Madde kullanımı davranım bozukluğundan bağımsız olarak akran zorbalığına yatkınlığı artırmaktadır. Madde kullanımı ve akran zorbalığı ergenlerin yaşamlarını güçleştiren etkenlerdir. Koruma programları yapılırken bu sonuç gözönüne alınmalıdır.Anahtar Kelimeler: yürütücü işlevler, çocukluk çağı örselenmeleri, akran zorbalığı, kurban, dürtüsellik, madde kullanım bozukluğu Objective: Substance use disorders (USDs) are defined as recurrent diseases that affect a large number of people, with costly consequences. Comorbidity of Attention Deficit Hyperactivity Disorder (ADHD) and psychoactive substance use disorder is known to be high. In our study, the 14-19 age group patients with the diagnosis of substance use disorder, Attention Deficit and Hyperactivity Disorder and the patients with comorbid substance use disorder and ADHD were evaluated in terms of executive functions, childhood trauma and peer bullying, and all three groups were compared with each other and with healthy controls. Methods: Adolescents, aged 14-19 years, who were admitted to the Ege University Children's Psychiatry outpatient clinic and diagnosed with ADHD (n = 30), ADHD and ADHD comorbid SUD (n = 31) and SUD (n=30) and control adolescents of the same age group (n = 33) were included to the study. Sociodemographic data form was given, K-SADS was applied for accompanying symptoms, and cases without additional psychiatric diagnosis were included in the study. Informed consent was obtained from all the subjects indicating that they volunteered to enroll into the study. To all cases, WCST, SKIP, BRIEF-PF, CTQ, PVS, PBS were applied. Results: The mean and standard deviation values of the Executive Function Indicator scores in the YİDÖÖ-ABF are as follows: SUD = 128.5 ± 25.9, SUD + ADHD = 163.5 ± 23.8, ADHD = 146 ± 26.1, Control = 99 ± 15.2. In the further analysis made on the score of executive function indicator; there was a statistically significant difference between Control / SUD (p = 0.004), Control / ADHD (p = 0.000), Control / SUD + ADHD (p = 0.000), and SUD / SUD + ADHD (p = 0.000) groups. The results of the groups in SKIP that evaluate impulsivity were similar. When WCST results were examined, it was found that substance abuse groups (SUD, SUD+ ADHD) had more distruption and were similar among themselves; ADHD and control groups were also similar. Compared to the groups in terms of the CTQ, the scale score was higher in the substance use groups and statistically significant difference was found between the groups (p = 0.000). Considering the cases of victims of peer bullying, all patient groups (SUD, SUD + ADHD, ADHD) were significantly higher than the control group. It was seen that the highest score in the patient groups was in the SUD + ADHD group. In terms of peer bullying, substance use groups (SUD, SUD + ADHD) were found to have higher scores, on the other hand ADHD and control groups were similar. Subjects with conduct disorder were not included into the study. It has been found that substance abuse can be a factor to increase peer bullying irrespective of conduct disorder. Conclusion: Deterioration of executive functions was found in cases with SUD. It has been determined that ADHD has more impairment in SUD comorbid ADHD cases. Childhood trauma was found to be more frequent in substance use cases, and ADHD comorbidity did not make a difference. In terms of behaviors of peer bullying and being a victim of bullying, there was no statistically significant difference between ADHD and ADHD+SUD groups, although higher scores were determined in the SUD + ADHD cases. ADHD did not effect bullying but substance use increased both the risk of bullying and being bullied. Substance use increases the likelihood of peer bullying regardless of behavioral disorder. Substance use and peer bullying are factors that make adolescents' life difficult. This conclusion should be taken into account when implementing conservation programs.
Collections