Sosyo-mekânsal ayrışma ve güvenlikli siteler: Antalya örneği
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
İnsanın en temel ihtiyaçlarından olan konut olgusu, tarihsel süreç içerisinde meydana gelen fiziksel, sosyal, kültürel, ekonomik ve politik değişim ve dönüşümlerle birlikte farklı anlamlar taşımaya başlamıştır. 1980'li yıllarda neoliberal küresel ekonomi politikaların hâkim olmaya başlaması ile birlikte kentlerde hızlı bir sosyal ve mekânsal değişimler meydana gelmiştir. Bu dönemde, sosyal refah devletindeki çözülmeler, istihdam yapısındaki değişimler, gelir dağılımdaki eşitsizlikler, tüketim kültürünün yaygınlaşması gibi ekonomik ve politik faktörler güvenlikli sitelerin oluşmasında önemli bir rol oynamıştır. İlk defa 1970'lerde Amerika Birleşik Devletleri'nde ortaya çıkan ve 1980'li yıllardan itibaren dünya geneline yayılan güvenlikli siteler, konut üretim biçiminde ve konuta yüklenen anlamlardaki değişimlerin önemli bir göstergesi olmaktadır.`Kendilerini kentin geri kalanından farklılaştırmak` isteyen yeni orta ve üst sınıfın taleplerine karşılık olarak güvenlikli siteler ayrıcalıklarla dolu ideal bir yaşam tarzı söylemi ile pazarlanmaya başlamıştır. Bu sınıflar, homojen bir topluluk oluşturma arzusu, seçkin bir yaşam ideali, güvenlikli bir yaşam isteği, kentin çevresel ve toplumsal sorunlarından kaçış, sosyo-mekânsal ayrışma ihtiyacı gibi sosyo-kültürel faktörler doğrultusunda güvenlikli siteleri tercih etmektedirler. Bu tez kapsamında da sınıf temelli sosyo-mekânsal ayrışmanın bir sonucu olan güvenlikli sitelerin Antalya özelinde tercih edilmesine etki eden bu sosyo-kültürel faktörler ele alınmıştır.Anahtar Kelimeler: Kent, Sosyal Ayrışma, Mekânsal Ayrışma, Güvenlikli Siteler The phenomenon of housing, as one of the basic needs of the human being, has come to borne different meanings together with the physical, social, cultural, economic, and political change and transformation taking place in the historical process. Rapid social and spatial alterations occurred in 1980s following the rising hegemony of the neoliberal global economic policies. In this period, economic and political factors like disintegration of the social welfare state, changes in the structure of employment, inequalities of income distribution, and proliferation of consumption culture played an important role in the formation of gated communities. Gated communities, emerging for the first time in the United States of America in 1970s and spreading throughout the world from 1980s onwards, have become an important indicator of the changes in the housing production and the meanings attributed to housing. Gated communities started to be commercialised by a discourse of ideal life style full of distinction in reply to the demands of the new middle and the upper classes who wanted `to differentiate themselves from the rest of the city`. These classes prefer the gated communities in line with the socio-cultural factors like the desire to build a homogeneous community, the ideal for an elitist life, the aspiration for a secure life, the escape from the environmental and social problems of the city, and the need for socio-spatial segregation. Within the context of this dissertation, these socio-cultural factors affecting the preference of gated communities which are an outcome of the class-based socio-spatial segregation in Antalya case are dealt with. Keywords: City, Social Segregation, Spatial Segregation, Gated Communities.
Collections