A Study of the urban form of Byzantine Constantinople

Abstract

iv ÖZET Eski dünyanın en önemli kara ve deniz yollarının kavşak noktasında yer alan Konstantinopolis, M.Ö. 7. yy. 'da küçük bir Megara kolonisi olarak kurulduğundan beri bir ticaret ve ulaşım merkezi olarak önemli bir rol oynadı. imparator Konstantin'in, şehri Doğu Roma İmparatorluğu` nun başkenti olarak seçmesi, kentin tarihindeki en önemli dönüm noktasını oluşturur. Konstantin şehri, daha önceki Roma dönemi şehri merkezi alınarak kurulmaya başlandı ve şehir imparator Teodosyus devrine kadar geçen 75 yıldan kısa süre içinde, kalın surlarla çevrili 13,5 km Mik bir alan üstüne yayılmış ve Greko-Romen kültürü nün en güzel örnekleriyle süslenmiş ihtişamlı bir metropol haline geldi. Şehrin çok özel coğrafi konumunu ve topografik alt yapısı, temel plan şemasının ve genel düzenlenmenin meydana gelmesinde belirleyici oldu. Buna rağmen şehir dokusu ve genel görünüm, imparatorluğun uzun tarihi içinde değişen çeşitli sosyo ekonomik ve kültürel faktörlerle ilişkili olarak önemli değişiklikler gösterdi. Şehrin idari prestij merkezi, 1. tepe üstünde merkezde yer alıyor ve ekonomik faaliyet alanları ile konut alanları bu merkezin çevresinde şehrin sınırlarına doğru yayılıyordu. Daha henüz 5. yy. 'da belirlenen bu homojen şehir dokusu 11. yy. 'a kadar değiş meden kaldı. Ancak 6. yy. 'dan itibaren şehrin genel görünümündeCreko- Romen unsurlar giderek geri planda kalırken Hristiyan karakteristik ağırlık kazandı. 12. yy. 'm başında imparatorluk sarayının ve bunun sonucu idare ve prestij merkezinin şehrin kenarına taşınması geleneksel şehir dokusunun parçalanması sonucunu doğurdu. 1204'teki Latin İstilâsının ve onu izleyen Latin krallığı döneminin sebep olduğu büyük yağma ve yıkım şehrin sonunun başlangıcı oldu. Bunu izleyen Paleologlar sülalesi döneminde imparatorluğun içinde bulunduğu kötü ekonomik ve politik durum nedeniyle şehrin yeniden imarı ve eski parlak günlerine dönmesi mümkün olmadı. Bunun sonucu olarak şehir, 1453'te Türkler tarafından fethedildiğinde, geleneksel dokusu tümüyle tahrib olmuş, fonksiyonlarının çoğunu ve bütünlüğünü kaybetmiş, büyük ölçüde boşalmış ve harabeye dönüşmüş bir haldeydi.

ABSTRACT Constantinople, located at the junction of the most important land and sea routes of the ancient world, played an important role as a center of commerce and transportation since its humbler beginning as a small Megaran colony İn the 7th century B.C. Constantine's choice for this city as the new capital of the Roman Empire marks a turning point in the history of it. Constan tine's city was founded around the nucleus of the previous Roman town, nevertheless, in less than 75 years till the time of Emperor Theodosius II it became a gtorius metropolis embellished with magnificent monuments of the Creco-Roman tradition, within the 2 bulkiest ramparts encompassing an area of 13.5 km. The basic layout and general arrangement was mainly determined by the contours of the land, an unavoidable result of the city's very special topography, and remained more or less the same until the end of the Empire. Nevertheless, the locations of the certain city function areas together with the city fabric and the general outlook of the city displayed remarkable changes due to the radical socio-economic changes and eras of prosperity and decline which the Empire underwent during its long history. The homogenous city fabric remained the same till to the end of the 11th century, with the administrative prestigious center on the apex of the promontory, surrouded with a zone of economic activity and residential quarters outwards. However from the 6thIII century on, the general view of the city took more and more a Christian character, eliminating the Greco-Roman elements. The beginning of the 12th century Is marked by the breakdown of the traditional city fabric, which was a result of the relocation of the imperial palace and hence the administrative and prestigious core to the border of the city area. The extensive looting and destruction of the Latin invasion in 1204 and the period of the Latin Kingdom lasting 57 years following this was the start of the decline of the city. During the Paleologean age (1261-1453) the city could not be reconstructed and brought back to its glory, due to the disastrous political and economic conditions during the declining years of the Empire. As a result, by the time of the conquest by the Turks, the traditinal homogenous city fabric was competely destroyed, most of the urban functions were lost and large areas were devastated and depopulated.