The Witch: Heroine or anti-heroine
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
adı /büyücü imgesi her zaman için kafalarda önemli bir yer tutmuştur. İnanç sisteminin bütünsel bir parçası olan bu kavram zamanla tüm gücünü yitirdi ve erkeklerce karşıt grubun bir sembolü haline getirilerek bir süre sonra yalnızca kadınlarla ilgili olarak düşünülmeye başlandı. Cadı /büyücü her türlü olumsuz mucizenin ve insanoğlunun basma gelen her belanın sorumlusu sayıldı. Daha da sonra bu imgeye yakıştırılan güç sorgulandı ve din adamları kadar filozoflar da kimsenin Tanrı kadar güçlü olamayacağına karar verip cadı /büyücüye atfedilen gücün hayali olduğu sonucuna vardılar. Bu değişimler erkeklerin yaptığı edebiyata yansımıştır, önceleri kadınlar, erkekleri mahvedebilecek güçte kişilikler olarak temsil edilmişlerdir. Daha sonraları bu güç onların elinden alınmış, tek işlevleri erkeklere zevk vermek olan marjinal tipler haline gelmişlerdir. Bu tavrın sonucu olarak, zamanla kadınlar da kendilerini ikindi, erkekten eksik ve değerlerini ortaya koyabilmek için erkekleri taklit etmek amacını gütmek zorunda olan varlıklar olarak görmeye başlamışlardır. Kadınlar, ancak ondokuzuncu ve yirminci yüzyıllara gelindiğinde kendilerine farklı bir imaj aramaya koyulmuşlardır. Bu imaj, öteden beri bir güç imgesi (ister olumlu, ister olumsuz olsun) olarak görülen cadı /büyücü görüntüsüydü. Ondokuzuncu yüzyılda Mary Shelley, bir büyücü olarak, canavar Frankestein'ı yarattı. Charlotte Bronte de bu imgeyi araştırdı ama peri kızı ile şeytan kadın arasında kesin bir seçim yapmaktan kaçındı. Yirminci yüzyılda Elizabeth Bo wen bu doğrultuda bir adım daha ileri giderek erkeklerin bu güçlü kişilik karşısında duydukları korkuyu işledi. Fay Weldon olayı doruk noktasına götürerek kadınların yeniden herkesten güçlü büyücü kimliğine sahip çıkmaları gerektiğim vurguladı. The image of the witch has always been an important one in the minds of men. The conception, which was an integral part of human bellief, later lost all its power and became the symbol of the out-group and was in the process of time solely associated with women. The witch became responsible for all the negative miracles and the wrongs that befell man. Still later the power invested in the ideation was questioned and philosophers as well as men of religion decided that none could be as powerful as God and therefore the power of the witch was only imaginary. These changes were reflected in the literature of men. Women were first presented as forceful figures who could lead men to their destruction. Later this power was taken from them and they were depicted as peripheral figures whose sole function should be to please men. Ultimately women came to see themselves as secondary and lacking male figures whose aim should be to emulate men and prove their merit. It was later in the nineteenth and twentieth centuries that women started searching for a different image for themselves. This image was the witch figure which had always been the symbol of power whether positive or negative. In the nineteenth century Mary Shelley created the monster Frankenstein in her capacity of witch. Charlotte Bronte explored the image but remained ambivalent in her choice between elf and goblin. In the twentieth century Elizabeth Bowen took a step further in this direction by seeing the connection between the conception of woman and her affiliation with the witch figure. Jean Rhys further examined men's fear of this powerful figure and Fay Weldon took it to its culmination by advocating women to assume once more the role of the powerful witch figure.
Collections