A strong value-neutral theory of autonomy
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Manipulasyon ve baskıcı toplumsallaşma günümüz özerklik tartışmalarının en ciddi sorunlarındandır. Yordamsal özerklik kuramları fikirlerimizin nasıl oluştuğuyla ilgilenir ve özerkliğin sağlanması için belirli normları zorunlu kılmaz yada reddetmez. Bu anlamda, yordamsal kuramlar içerik bakımından tarafsızdır. Ne var ki, bu kuramlar zihin yapımızın ve tercihlerimizin nasıl biçimlendiğinin analiziyle sınırlıdır. Baskıcı sosyalleşme ve özerklik arasındaki ilişkiyi açıklamak için gerekli analitik araçlardan yoksundurlar. Öte yandan, değer yüklü kuramlar, bu durumlardaki özerklik yoksunluğunu belirli norm ve değerlerin varlığı/yokluğu ile ilişkilendirir, fakat bunu sorunlu bir şekilde yapar. Değer yüklü kuramlar baskıcı sosyalleşme problemini daha derinlemesine ele aldıkları halde, bunu içerik bakımından tarafsızlığı kaybetmek ve özerkliği keyfi bir şekilde tanımlamak pahasına yaparlar. Bu tezde özerklik bağlamında baskıcı toplumsallaşma problemini açıklamak için alternatif bir sosyal özerklik kuramı ortaya atılmaktadır. `Via negativa` yöntemi kullanılarak özerklik tanımına özerkliğin ne olmaması gerektiği gösterilerek varılmıştır. Gerald Dworkin, Harry Frankfurt, John Christman, Natalie Stoljar, Sigurdur Kristonsson gibi felsefecilerin çeşitli yapıtları eleştirilerek bu yaklaşımların ortak kusuru olan `epistemik bireyselciliği'' aşabilen bir alternatife ulaşmak amaçlanmıştır. Peter Nelsen'in özerlik bağlamında geliştirdiği bu kavram ile güç ilişkileri odaklı analizin bir sosyal otonomi kuramı için vazgeçilmezliği vurgulanmıştır. İçerik bakımından tarafsızlık korunurken, otonominin büyük ölçüde toplumsal koşullarla belirlendiği ve bu koşulların gerçekleşmesinin köklü bir toplumsal değişimi gerektirebileceği gösterilmiştir. İlk bakışta oksimoron gibi görünen, katı ve değerlerden bağımsız bir yaklaşım bu şekilde makul bir kuram haline getirilmiştir. Manipulation and oppressive socialization are among the most serious issues of the contemporary debates on autonomy. Procedual theories of autonomy focus on the way our beliefs are formed and don't rule out or necessitate having certain norms for autonomy to obtain. In this sense, procedural theories are content-neutral. However, these theories are limited to an analysis of our mental structure and preference formation. Thus, they lack analytical tools to account for the relation between autonomy and social phenonmena like oppressive socialization. Substantive theories, on the other hand, associate heteronomy in such cases with the presence or absence of certain norms and values, albeit in problematic ways. While substantive theories bite the bullet and approach the problem of oppressive socialization in a more serious way, they do it at the expense of losing value-neutrality and defining autonomy in an arbitrary way. In this work, an alternative social theory of autonomy is propounded in order to explicate the problem of oppressive socialization in the context of autonomy. By employing the method of ''via negativa'', a definition of autonomy is reached by showing what it shouln't be. Various works of philosophers like Gerald Dworkin, Harry Frankfurt, John Christman, Natalie Stoljar, Sigurdur Kristonsson are criticized in order to reach an alternative which doesn't have their common defect, namely epistemic individualism, a concept further developed within the context of autonomy by Peter Nelsen. In this context, indispensability of a power relations oriented analysis for a social theory of autonomy is stressed. While content-neutrality is preserved, it is demonstrated that achieving various degrees of autonomy is mainly determined by social conditions and attainment of these conditions may require radical social change. This is how a strong content-neutral approach, a seeming oxymoron is turned into a plausible theory.
Collections